İsveç’in NATO’ya katılımı için bir engel daha geride kaldı. TBMM Dışişleri Komisyonu’nda tasarı görüşüldü ve Genel Kurul’da görüşülmek üzere kabul edildi.
ABD memnun, İsveç memnun…
AKP, MHP ve CHP de memnun. Çünkü onların oylarıyla komisyondan geçti.
Burada Özgür Özel’in “ezber bozan” muhalefet anlayışını bir yere not etmekte fayda var. En azından 12 şehit sonrası vaadi buydu.
Oysa sırf NATO ve Batı odaklı bir değerlendirme yapacak olduğumuzda İsveç’in NATO üyeliği çok acil de sayılmaz çok elzem de… Finlandiya’nın üyeliği ile birlikte Baltık suları Rusya’ya tamamen kapandı. Eski Königsberg’in dünya ile bağlantısı, Ebrar’ın Lokomotiv Kaliningrad’a transferinden ibaret desek yeridir.
Üstelik İsveç’in genel güvenlik politikası zaten NATO ile tamamen uyumlu. İsveç, 2014’ten beri Avustralya, Ukrayna, Gürcistan ve Ürdün’le birlikte kapsamlı bir NATO işbirliği programına dâhil.
Dolayısıyla NATO üyeliği, İsveç’in NATO’da tam söz hakkı elde edeceği, verdiği tavizlerle ölçülemeyecek kadar önemli bir politik kazanç olacak.
Erdoğan’ın kısa süre Finlandiya’ya direndikten sonra daha uzun süre İsveç’e karşı ayak direme politikası sürdürmesinde bu temek gerçek yatıyor. Ama Erdoğan’ın ve AKP diplomasisinin her konuda olduğu gibi bu konuya da yaklaşımı at pazarlığı şeklinde.
Bu at pazarlığı süreci, görünürde Erdoğan-Biden kavilleşmesinde öngörülen takvime göre ilerliyor. Türkiye İsveç’in üyeliğine yeşil ışık yaktığı takdirde ABD de F-16 Blok 70’lerin engelini kaldıracak.
Aslında Erdoğan ve AKP’nin Türkiye’yi nasıl bir diplomasi çukuruna sürüklemiş olduğu burada ortaya çıkıyor. Tıpkı yıllardır AB konusunda maruz kaldığımız, parodilere konu olan, “üyelik olmaz da imtiyazlı ortaklık gibi bir şey ayarlarız” muamelesi gibi…
Farkındaysanız F-35’in adını anan, ABD’nin el koyduğu uçakların parasını bile soran yok…
Hâlbuki İsveç’in NATO’daki mevcut durumu imtiyazlı ortaklık! Biz ligden düşerken, binemediğimiz at (F-35) yerine eşeğe (F-16) razı olurken İsveç’i yükseltiyoruz!
Ama pazarlık söz konusu olduğunda İsveç’ten önce bir de Afganlar meselesi vardı. Erdoğan’ın kim bilir ne tür tavizler karşılığında Biden’la Afgan pazarlığı yaptığı ortaya çıkmıştı. Hem de tam 2.5 yıl önce! ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin kendi aralarında yaptığı bir telekonferansın resmi dökümü ayan beyan ortadaydı. Yüz binlerce Afgan, Biden’la pazarlık sonucu Türkiye’ye doluşmuştu.
Bunların dışında İsveç’in tam bir PKK üssü olduğu doğru. Ama Türkiye’nin isteklerini ne ölçüde karşıladıkları tartışma konusu. Terörle mücadele konusunda anayasal bir değişikliğe de imza attılar ama mesela AKP hükümetinin sürecin başında verdiği “teslim edilecekler listesi”nden bahseden yok.
AKP amigoluğuna vatanseverliği, ulusalcılığı, o da olmadı deliliği kalkan yapmaya kalkan bazıları aksini umsa da AKP ve MHP oyları başta olmak üzere İsveç’in NATO üyeliği Meclis’ten geçecek gibi görünüyor.
Türlü ithamlarla (bunlardan biri de NATO’culuk) saldırdıkları İyi Parti’nin komisyonda “Ret” oyu vermesi bu bakımdan önemli. Yani İsveç’in PKK başta olmak üzere teröre ve Türkiye karşıtlığına yuva olması karşısında verdiği taahhütlerin yeterli olmadığı savını Meclis’te İyi Parti temsil ediyor.
Asıl ilginç olan ise yeni adı Dem olan HDP’nin komisyondaki oylamaya katılmamış olması. PKK uzantısı Dem Parti, bu tavrıyla sol karşıtı görünmemiş oluyor ama kuyruğuna takılmış sosyalistlerin ideolojik yükünü hiçbir şekilde omuzlarında hissetmediğini de göstermiş oluyor. Yasal değişiklik ve düzenlemelerle AKP’yi memnun etmeye çalışan İsveç’e ise belki bir yandan tavır göstermiş oluyor ama bir yandan da yediği kaba pislememeye çalışıyor. Ama her halükarda kendilerini bu tartışmadan uzak tutuyorlar.