Dünya, Çin zulmünü konuşuyor. Biz ise burada, İstanbul’da Çin zulmüne karşı eylem yapan Uygur Türklerine zulmeden AKP polisini konuşuyoruz!
Çin’in karantina bahanesiyle Doğu Türkistan halkına ettiği eziyetin vardırdığı nokta, artık çuvala sığmayan bir mızrak. Sadece Türklere de değil. Çin artık kendi halkına, yani Han Çinlilerine karşı da zulmün dozunu iyiden iyiye artırmış durumda. Ve şimdi faşist Çin rejimi de İran molla rejimi gibi ülke çapında protestolarla sarsılıyor.
Çin daha önce de protestolara sahne oldu. Fakat bu defaki daha öncekilere göre çok daha yaygın. Ve çıkış noktasında da geçtiğimiz günlerde Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de yaşanan “yangın” katliamına verilen tepkiler var. Han Çinlileri bile Doğu Türkistanlıların sesine kulak vererek ilk kez itirazlarının merkezine Urumçi’yi koyuyorlar.
Çin devletinin Urumçi’de karantina bahanesiyle zorbalığını son haddine vardırması, Uygur Türklerinin yaşadığı bir apartmanda çıkan yangında bazı iddialara göre 50 Türk’ün yanarak can vermesine neden olmuştu. Çin’in Doğu Türkistan’daki toplama kampları, katliamlar, işkenceler, tecavüzler tüm dünyanın uzun süredir farkında olduğu gerçekler. Bir süredir de Şi rejiminin “sıfır kovid” çılgınlığı insanları evlerine hapsederken Doğu Türkistan’da ise Türklerin evlerinde açlıktan ölmeye mahkûm edilmesine döndü.
Yangın sırasında insanların dışarı çıkmasına engel olunduğu gibi, itfaiye de olaya müdahale etmemişti. Bu da can kaybını artırmış, yangını bilinçli bir katliama dönüştürmüştü.
İşte önceki gün, İstanbul’daki Doğu Türkistanlılar da bu olayı protesto etmek için Çin Başkonsolosluğu’nun önünde toplanmıştı. Protesto derken, bu insanlardan kiminin yakınları toplama kampında, kimisi ailesinden yıllardır haber dahi alamamış, kimisi de en yakınlarının Urumçi yangın katliamında öldüklerini yıllar sonra ancak sosyal medyadan öğrenmiş. Yani tepki vermek hakkına en doğal haliyle sahip olan, acının birinci dereceden mazlumları bunlar…
Ve tam faşist Çin rejimi protesto edilecekken bir ses duyuluyor:
“Sizi buradan süpürürüz. Gözaltına alıp sınır dışı ederiz!”
Bu, AKP polisinin bir amiri ama AKP’den de çok ÇKP polisi olma heveslisi!
Polisin bu dediklerini yapmaya yasalara göre hakkı olup olmadığını tartışmaya bile gerek yok elbette.
Adam, karşısındaki insanların insan olduğunun farkında olmadığı gibi Türk olduğunun da farkında değil. Onların bir vatanının da Türkiye olduğunu bilmiyor. Bu ülkenin vatandaşı olmayı kendisinden çok daha fazla hak ettiklerini anlamıyor. Ama kimse de çıkıp “Sen kimi kimin vatanından kovuyorsun!” diyemiyor.
Bu A(Ç)KP polisinin Türklük, Doğu Türkistan gibi dertleri hiç yoktur tabii. Ama insanlık gibi bir kaygısı ya da anlayışı da yok. Dünyanın her yerinde Urumçi Katliamı protesto ediliyor. Japonya’da Doğu Türkistan bayrakları açılıyor. Herkes Çin faşistlerini kınıyor. Çin’in Doğu Türkistan’a en uzak ve Han Çinlileriyle meskûn kentlerindeki eylemlerde bile Uygurlarla duygudaşlık kuruluyor. Toplama kampları gerçeği artık Çin meydanlarında bile açıkça haykırılıyor.
Ama Türksüz AKP rejiminin ÇKP’li polisi burada, Türk vatanında, ay yıldızlı al bayrağın gölgesinde yer bulmakla avunduğumuz ülkemizde, ay yıldızlı gök bayrağın çocuklarına zulmediyor!
Herkese kucak açan, herkesi bağrına basan, milyonlarca Suriyeliyi, Peştun’u vs. ülkeye dolduran AKP rejimi için işte Türk’e bir karışlık yer yok. Türk, bu rejim için “süpürülecek” bir nesne!
Yazıklar olsun sizin düzeninize!
Kimse sormayacaksa da ben soruyorum:
AKP-ÇKP polisi! Sen kimin vatanından kimi kovduğunu sanıyorsun? Sana bu cüreti kim veriyor? Ne hakla Uygur Türküne Çin zulmü uyguluyorsun?
Sen, senin düzenin ve sana bu cesareti verenler. Tarih önünde, insanlık önünde ve elbette Türklük nezdinde suçlusunuz!