Cumhuriyetin 100. yıldönümü tüm Türkiye’de coşkuyla kutlandı.
Bayramın coşkuyla kutlanmış olması, kimilerinin söylediği gibi “devlet ve halkın bütünleştiği, bütün ülkenin kenetlendiği” anlamına gelmiyor.
Aksine iki farklı Cumhuriyet’in ortaya çıktığı, AKP’nin Atatürksüz bir Cumhuriyet yaratma çabasının belirginleştiği bir gün yaşadık.
Vatandaş böylesi önemli bir güne sahip çıkmamış olsaydı, iktidarın Cumhuriyet’i anmak gibi bir tercihi zaten olmayacaktı.
“Öteki Türkiye” oyunu bozdu, toplumun geneline yansıyan büyük coşku ve ülke genelindeki bayram hazırlıkları, iktidarı da farklı bir hamle yapmak zorunda bıraktı.
Erdoğan’ın büyük günü ancak 24 saat kala hatırlayarak Türkiye’yi “bayrak asmaya” davet etmesi bile iktidarın Atatürkçü milyonlardan rol çalma çabasının bir ürünü…
Siyasal İslamcıların 100. yılı kutlamamaları bizleri fazlasıyla memnun eder.
Asıl önemli mesele iktidarın kendi suretinden bir Cumhuriyet tanımlaması yapması ve kendi tanımladığı Cumhuriyet’i kutlaması.
AKP “Cumhuriyet”inde boğazdan geçen savaş gemileri var, dron gösterileri var, TOGG konvoyları var, havai fişekler var, şatafat var. Her şey var ama sadece Atatürk yok!
Kimilerinin boğazdaki donanma geçişini görerek, kimilerinin de Üsküdar’daki “muhteşem dron gösterisi”ni izleyerek AKP’nin sahte Cumhuriyetine tav olması; Cumhuriyetin artık “ortak bir düşünce” haline geldiğine inanması…
Saf olmaya gerek yok, Cumhuriyeti yıkmaya güçleri yetmeyenler bugün Atatürksüz bir Cumhuriyet yaratarak Cumhuriyeti yok etmeye çalışıyor.
Ne olduğunu anlamak için Erdoğan’ın sosyal medya paylaşımlarına bakmak yeterli gelir.
“İhtişamıyla gözleri kamaştıran, kökleri derinlerde ulu bir çınar… Türkiye Cumhuriyeti!”
“Şanla, şerefle, sevinçle… Türkiye Yüzyılı”
“Cumhuriyetimizin 100. Yaşının heyecanını, gururunu yaşadığımız bu tarihi günde, İstanbul Boğazı’nda dron, havai fişek ve ışık gösterileri gerçekleştirilecek, 100 savaş gemimizle, savaş uçaklarımızla muhteşem bir geçit töreni icra edeceğiz.”
“Bugün Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümüne ulaşmanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. Ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yaşayan vatandaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı canıgönülden tebrik ediyorum.”
4 paylaşım yapılmış ancak 1 tanesinde bile Cumhuriyet’i kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün adı geçmiyor!
Atatürk alerjisinin daha açık bir ispatı olabilir mi?
Üsküdar’da yapılan “dron gösterisi” 9 dakika sürmesine rağmen, gösteriye eşlik eden konuşma metninde 1 kere bile Atatürk’ten bahsedilmemesi ancak Erdoğan’a teşekkür edilmesi de elbette bir tesadüf değil.
Tıpkı Erdoğan’ın donanmayı “Vahdettin Köşkü”nden selamlaması gibi…
Düzenlenen TOGG konvoyunun hemen ardından bir AKP milletvekilinin “Siz vals yapın, biz TOGG üretiyoruz” paylaşımı yaparak Atatürk’e laf yetiştirmeye çalışması, kutladığımız Cumhuriyet’in aslında aynı Cumhuriyet olmadığını gösteriyor.
Aynı topraklarda yaşıyoruz ama zihin ve ruh dünyamız tamamen farklı…
Bunların hepsi “ortak bir aklın” ürünüdür ve bu “küçük akıl” Atatürksüz bir Cumhuriyet yaratmanın peşindedir!
Oysa tüm dünya biliyor ki, ancak Atatürk varsa Cumhuriyet vardır!
Atatürk’ün olmadığı bir Cumhuriyet’in, İran İslam “Cumhuriyet”inden farkı yoktur.
Erdoğan’dan önce yolun, suyun, elektriğin olmadığını ispatlamaya çalışan zihniyet, şimdi de Cumhuriyet’in Erdoğan’la var olduğunu ispatlamaya çalışıyor.
Türkiye Cumhuriyeti bizimdir, birilerinin “çökmesine” izin vermeyeceğiz!