Nihayet AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı belli oldu: Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum.
AKP ve lideri Erdoğan, Murat Kurum gibi sahada epey zayıf kalacağı belli olan bir ismi neden seçmiş olabilir? AKP, seçim propagandasını asıl olarak kentsel dönüşüm üzerinden yürütmeyi planlıyor. Bu, bilinen bir şey ve Murat Kurum da bu anlamda tam da aradıkları adam. Murat Kurum’un şahıs olarak vatandaşta pek bir karşılığı olmayacak gibi. Fakat kentsel dönüşümün bir karşılığı olacağı açık. Özellikle zengini de yoksulu da çoğunlukla iyi kötü ev sahibi olan AKP kitlesinin, evlerini yenilemek ve değerini artırmak üzerinden kendilerine sunulacak bir teklifle ikna edilmesi çok mümkün. Buna bir de İstanbul’da her geçen gün yükselen deprem korkusunu da eklersek durum daha iyi anlaşılır.
Tabii bu yapılacak yeni evler nasıl olur, kentsel dönüşümün sonuçları nasıl gelir, insanlar ne kadar beklentilerine karşılık bulur; bunlar tamamen ayrı bir konu. Şimdi sonuçlar değil, kitlenin algısı önemli…
Bu anlamda Murat Kurum, tam da AKP’nin aradığı isim. Bu işleri de bu anlamda AKP’ye yakışır şekilde, alnının AKıyla yürüteceğinden ben eminim. Emin değilseniz siz de buyurun Murat Kurum’un göz dolduran kabarık siciline beraber bakalım.
Murat Kurum, 2005 yılında TOKİ’de çalışmaya başlamış. Bir yıl sonra da İstanbul TOKİ’de şube müdürü olmuş. Asıl yükselişi ise 2009’da başlamış. Epey genç yaşta Emlak Konut Genel Müdürlüğü’ne getirilmiş. Bu dönem itibariyle Kurum’un kariyeri bir anda hızlanıyor. 17-25 Aralık 2013 soruşturması kapsamında dönemin bakanlarından Erdoğan Bayraktar’la görüşmeleri dinlemeye takılmış. Ardından kendisi de ifadeye çağırılmış ama 2014’te savcı, 60 kişiyle beraber onun hakkında da takipsizlik vermiş. Böylece Kurum, yargılanmaktan kurtulmuş ama ne emredilse yapmak zorunda olacağı yeni bir sürece girmekten kurtulamamış tabii… O gün bu gündür de aynen devam ediyor.
Gördüğümüz gibi Kurum’un dosyası buraya kadar bile epey kabarık. Fakat asıl icraatları elbette 2018-2023 arasında Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı olduğu dönemde.
Kurum’un ilk başta gelen başarısı, İmar Affı. Kendisinin “İmar Affı, vatandaşın devletle olan barışıdır” sözleriyle övdüğü bu olayın sonucu maalesef deprem bölgesinde bu kapsama alınmış binaların enkazı altında can veren 10 binler oldu. Normal bir ülkede bu uygulamanın sahibi olan bir bakanın, çıkıp istifa etmesi gerekirdi ama Murat Kurum ise enkaz üstüne çıkıp siyasi nutuklar atmayı ve kameralara poz vermeyi seçmişti.
Bu arada poz vermek demişken kendisinin Sami Kervancıoğlu ile meşhur pozunu da unutmayalım: Hani enkazı altında 35 kişinin hayatını kaybettiği Ezgi Apartmanı’nın yıkılmasından sorumlu olan Kahramanmaraş MÜSİAD’ın eski Başkanı ve hâlihazırda bu sebepten firari bulunan kişi…
Murat Kurum’un dosyasının sayfaları sanki çevirdikçe artıyor!
Bakanlığı döneminde 16.855 proje için ÇED’e (Çevresel Etki Değerlendirmesi) gerek yoktur kararı alınması…
Cennet Koyu, Akbelen Ormanı, Salda Gölü ve Kaz Dağları talanları….
Kanadalı altın arama şirketinin havuzundan Fırat’a siyanür sızması…
Avrupa’dan Türkiye’ye çöp ithalatı ve bu alanda dünya rekoru kırılması…
Hangi birini saysak? Bunların hepsinin bir bakanlık devrinde tek bir kişiye nasip olmasını ayrıca takdir etmeliyiz. Bunlara, Murat Kurum’un Fesli Kadir’in arkasından ağıt yakması gibi ideolojik rezaletleri de eklememiz lazım ama onları zaten Kurum’un “nur” yüzünden, “nizami” bıyığından filan da tahmin edersiniz sanırım.
Elbette bu kadar güzel icraatın, bu kadar sadakatin de karşılığı olacaktı. En son Kurum’un matematik öğretmeni eşinin, RTÜK’e dolgun maaşla daire başkanı yapıldığını da gazetelerden okuduk elhamdülillah, içimiz rahat etti. Murat Beyimiz mağdur olmamış, hizmetlerinin ödülünü almış, diye sevindik.
İşte karşımızda AKP’ye ve Reis’e yakışan, kabarık siciliyle göz dolduran İBB adayı Murat Kurum! Biz de kendisinden teveccühümüzü eksik etmeyeceğiz tabii ki…