Mehmet Ali Erbil güzide “saray sanatçıları” kervanına katıldı. Bilindiği gibi sarayda verilen ultra lüks iftarlarda ve davetlerde hep aynı isimler Tayyip ile eşinin etrafında ağızları kulaklarına varmış şekilde poz verir. Alişan, Orhan, Hülya(lar), Kadir, Bülent, Serdar ve birkaç tanesi daha…
Mehmet Ali Erbil de herhalde son dönemeçte bu trene atlamaya karar vermiş ki; AKP’yi ne kadar sevdiğine dair Sabah gazetesine demeçler verdi. Ve tabii her “yerli ve milli” sanatçı (!) gibi toplumda artan ahlaksızlıklardan şikâyet etti. Sevgili devlet büyüklerine bu ahlaksızlıkları durdurmaları için seslendi.
Şaşıralım mı, gülelim mi, ağlayalım mı? Mehmet Ali Erbil topluma ahlak dersi veriyor. AKP’yi de göreve çağırıyor. Şıracı ve bozacı!
Herkesin bildiği gibi Mehmet Ali Erbil son 40 yıldır bel altı gündem dışında hiçbir şekilde öne çıkmaz. Hakkında taciz ve tecavüz gibi iğrenç iddialar da sürekli gündeme gelir. TV’de canlı yayında, konuğunun donunu indirecek kadar da edep yoksunu garip bir tip. Öyle bu adam ki TikTok’a girdiğinde bile gündem olmuş ve seviyesizlikle eleştirilmişti. Tiktok’un bile ahlakını düşürme kapasitesine sahip bir “cevher”! Hep deliliğe vurarak bir şekilde de işin içinden sıyrıldı.
Şimdi bu adam kalkıyor önce AKP’ye yalakalık yapıyor ve ardından kural olduğu şekilde ahlak ile ilgili nutuklar atıyor. Demecinden aktarıyoruz:
“İstedikleri kadar linç etsinler. Hizmeti övüyorum ben. Türkiye AK Parti döneminde sağlık alanında rönesans yaşadı. Şehir hastanelerimiz çok güzel…
AK Parti yaptı diye bu yapılanları söylemeyecek miyim? Kim hizmet ederse bunu söylerim. Eskiden 8 saatte gittiğim İzmir’e şimdi 3.5 saatte gidiyorum. Bu yolları kimse yadsıyamaz. 20 yıldır gelinen nokta ortada. Ülkemizin boynu uluslararası alanda da artık eğilmiyor. Yunanistan başını kaldırmaya kalktı, Milli Savunma Bakanımız F 16 ile onlara güzel cevap verdi.”
Kendince formülü çözmüş. Tam AKP’li dayı moduna girmiş. Önce “yeğenim hastaneler çok güzel.” Sonra gelen cümle “yol yabdı.” Ardından “Batı bizi kıskanıyor”. Biraz da “eyyy Yunanistan”, F-16, Bayraktar falan filan.
Ve tabii sonra asla ve asla unutmamız gereken “ahlak” nutku geliyor:
“Eşcinsellik benim için sapkınlıktır. Benim de 16 yaşında oğlum var. Böyle sapkınlardan gençlerimizi korumalıyız…
… ‘Erşan Kuneri’ (Cem Yılmaz’ın dizisi) beni hayal kırıklığına uğrattı. Küfre dayalı komedi yapmış. Halk tarafından bu film kırmızı kart görmeli. Devletimiz de bence müdahale etmeliydi. Bu kadar olmaz… Ben erkek halimle bu küfürlerden utandım.”
Mehmet Ali Erbil “küfre dayalı komediden” rahatsız olmuş! Küfürden “utanmış”! Acaba gerçekten de ahir zamanlara mı girdik?!
Tabii bu açıklamalar büyük tepki yarattı. Mehmet Ali Erbil hangi hadle insanlara ahlak dersi veriyor tarzında itirazlar yükseldi.
Bence kesinlikle bu eleştiriler yanlıştır. AKP’nin kendini ahlak bekçisi ilan ettiği bir ülkede Mehmet Ali Erbil tam olarak ahlak vaizliği için en uygun isimlerden biridir.
Ahlak derken, belaltı veya belüstü tartışmalarına girmek de doğru değil. Ne yani AKP’li kodamanlar “belaltı”nda çok mu edepli?
Elinde hiçbir silah kalmayan AKP sürekli siyasette bir belaltı ve “ahlaksızlık” gündemi yaratmaya çalışıyor. Bu konularda muhalefet genellikle AKP’nin yarattığı hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, torpile dayanan rezil düzeni hatırlatıyor. AKP’nin kasıtlı olarak ahlakı belaltı tartışmasına çekmek istediği söyleniyor.
Elbette bu doğru bir eleştiri. AKP demek, bir kuşak için kul hakkı yemek ve sömürü demektir. Ancak bu doğru eleştiri dâhi eksiktir. AKP’nin sürekli alevlendirmek istediği “belaltı” gündeminin de tam ortasında AKP vardır.
Özellikle son yıllarda ilginç bir şekilde Türkiye’de LGBT tartışması alevlendiriliyor. AK-troller ve hatta İçişleri Bakanı bu gündemi istiyor ve çok seviyor. Bunun büyük sapıklık olduğunu ve toplumu, aileyi tehdit ettiğini ileri sürüyorlar. Beyoğlu’nda yakaladıkları beş on kişiyi gözaltına falan alıyorlar.
“LGBT tehdidi” denen şey büyüdü ve Türk toplumunu tehdit noktasına geldiyse, herhalde AKP’nin 20 yıllık iktidarının ve Mehmet Ali Erbil deyimiyle “Rönesans’ının” hanesine yazmamız gerekli bu olguyu da.
AKP’liler Ensar Vakfı ve diğer pislik yuvalarındaki çocuk istismarlarını ve tecavüzleri “LGBT” kapsamında görmüyor, “bir kerecik olmuş” diye toplu halde savunmaya geçiyorlar.
Yozlaşma gerçekten bir bütündür. Nasıl ekonomik yozlaşmanın göbeğinde AKP’liler duruyorsa, diğer her türlü bataklığın ve sapıklığın da göbeğinde bu tipler var. Para hem de en haramından tonlarca para zaten AK-kodamanlarda. Bir zahmet hedonizmden de biz sorumlu olmayalım!
Haziran ayında, AK-troller’in LGBT ile ilgili iğrenç başlıklar açıp, “CHP zihniyeti LGBT zihniyeti” başlığıyla akılları sıra gündem yaratmaya çalıştıkları gün, bunların içinden gelme ve ciğerlerini bilen Sedat Peker yandaş medya patronunun özel videolarını patlatıp, Cem Küçük’ü de imalı bir şekilde uyarmıştı. Ak-trollerin başlığı anında twitterda kaybolmuştu.
AKP “ahlak” kartı açmak istiyor ama bu kart hep kendisini vuruyor. Diğer yandan şunu da belirtmeliyiz. Eğer AKP bir “ahlak” açılımı yapacaksa ancak Mehmet Ali Erbil düzeyinde olabilir bu açılım. Bu duruma da şaşırmamamız gerekiyor.
Mehmet Ali Erbil bir “ahlak hocası” olarak bir tek AKP’li yozlara ve yobazlara yakışır. Tüm kafa mesailerini belaltına ayıran insan tipleridir bunlar. Aslında o kadar birbiriyle aynılar ki!
Yıllar önce Gökçe Fırat, Akit gazetesi yazarı bir provokatöre “Programın adı Yüksek Gerilim ama çok alçaktan gidiyorsun. Belaltı gündemi bırak” demiş ve “AKP’nin kültür elçisi Cemil İpekçi’dir” cümlesiyle de kışkırtıcıyı susturmuştu.
Doğru söze ne denir? AKP’nin kültür elçisi ancak Cemil İpekçi veya Bülent Ersoy olabilir. Ahlak hocalığına da Mehmet Ali Erbil yakışır.