Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar’ın önceki gün Habertürk’te yaptığı konuşmanın ardından dün gözaltına alınması bugün de tutuklanması, AKP iktidarının “yüzyıllık vizyon” sürecine nasıl gireceğini gösteren çok önemli bir olay.
Kimileri bunu AKP-HDP görüşmesinin yarattığı tartışmaları unutturmak için yapılmış “suni bir gündem” olarak okuyabilir ancak Kolivar’ın gözaltına alınması, sıradan muhalif vatandaşa verilmiş önemli bir gözdağına dönüşmüş durumda.
Şarkıcı Gülşen’in tutuklanması üzerinden topluma nasıl bir mesaj verildiyse, Kolivar’ın “dezenformasyon yasasının” hemen ardından açıklanması çok güç biçimde tutuklanması da aynı amaca hizmet ediyor.
Kolivar’ın açıklamalarının “dezenformasyon yasasına” dahil olması ve bu kapsamda olması gerekmiyor. Hukuki bir meseleden ve Kolivar’ın neyle suçlandığından bahsetmiyorum; iktidar eliyle yaratılan yeni bir düzenden bahsediyorum ve dezenformasyon yasası yargıya uçsuz bucaksız bir yorum alanı için dayanak teşkil ediyor.
Kolivar’a yönelik olarak yargının süratle harekete geçmesi, iktidarın muhalefeti susturmak noktasında “ne derece kararlı” olduğunu göstermek istemesinden kaynaklanıyor.
Herkes biliyor ki Kolivar’ın gözaltına alınmasının sebebi ekmekle ilgili olan görüşleri değil, “Toplum ekmek ile doyduğu için 20 senedir başında böyle yöneticiler duruyor” diyerek doğrudan AKP’yi hedef alması.
Neredeyse 6 aydır toplumun her kesiminin alıştırıldığı yeni bir hukuk düzeni, “yüzyılın vizyonu” adıyla açıklanan siyasi düzenin yargı ayağı haline geldi. Kolivar’a çıkan tutuklama kararı da iktidarın bu birlikteliği tüm topluma açık biçimde deklere etmesi anlamına geliyor.
AKP Genel Başkanı’nın Gezi olaylarına katılan milyonlarca insana “sürtük” dediği, sanatçıları “dillerini koparacağız” diyerek tehdit ettiği bir ülkede yine aynı partinin sözcüsü olan Ömer Çelik’in Kolivar’ın ifadelerini “nefret söylemi” olarak göstermesi zamanın ruhunu gösteren trajikomik bir ifade.
Daha da trajik olan şey ise muhalefetin böylesi bir komediyi AKP’nin sunduğu “kutsal ekmek” argümanı üzerinden görüp Kolivar’a sahip çıkmayı riskli görmesi ve ses etmemesi.
Kolivar’a sahip çıkmak için siyasetçi mi olması gerekiyordu? Yoksa sadece siyasetçilere dokunulduğunda mı muhalefet edilecek?
Böyle düşünen varsa bilinmeli ki, toplum nazarında siyasetçi olmayan popüler isimlerin hedef alınması bilinçli bir tercih. Bu tarz isimlerin seçilmesi tesadüf değil ve bu süreç tamamlandığında bugün sessiz kalmayı tercih eden muhalif siyasetin dayandığı tüm toplumsal taban da tamamen yok edilmiş olacak.