Mersin’de PKK’nın yaptığı terör saldırısının ardından 1 polis şehit düştü. Saldırının ardından iktidar ve yandaş medya düğmeye basmış gibi teröristlerden birinin CHP’nin raporunda “gazeteci” olarak geçtiğini söyleyerek alıştığımız “CHP, PKK’ya destek oluyor” propagandasına başladılar. Tayyip Erdoğan’ın dün bu konuya değinerek “CHP bir milli güvenlik sorunudur.” demesi iktidarın bu terör saldırısını muhalefete saldırmak açısından siyasi bir fırsat olarak gördüğünü gösteriyor.
Bu üslup elbette bizleri şaşırtmıyor. Ancak diğer taraftan dün Ali Özsoy’un yazısında belirttiği gibi olayda yer alan saldırgan 2013’te “açılım” adı altında AKP ve PKK’nın yaptığı görüşmeler ve bunun sonucunda çıkan 4. Yargı paketinden faydalanan bir terörist. Yani dışarıda olmasının sorumlusu bizzat AKP iktidarının kendisi. Bilerek ve isteyerek serbest bırakılmış.
“Çözüm süreci”, “milli mutabakat” gibi isimlerle pazarlanan dönemde hapishanelerden salıverilmiş PKK ile bağlantısı olan terör hükümlüleri bunlar. Kim bilir bu şekilde kaç PKK’lı serbest bırakıldı? Peki, iktidar bugüne kadar bu politikalardan dolayı bir özeleştiri verdi mi? “Terörü pazarlık ederek durdurmaya çalıştık ama hatalıymışız.” diye bir cümle duydunuz mu? AKP bugün kendi günahlarını tamamıyla muhalefetin üzerine yıkıp bu kanlı geçmişi unutturmaya çalışıyor.
Diğer taraftan yeni terör saldırılarının önüne geçmek için şu soruyu mutlaka sormak gerekiyor. Tıpkı Dilşah Ercan gibi bu af paketlerinden faydalanıp aramıza salınan kaç tane potansiyel terörist daha var? Gerçek şu ki PKK’nın bu dönemde cezaevlerinden çıkardığı ve eyleme hazır birçok canlı hücresi bugün toplumun içinde.
Ülkede 100 tane silahlı PKK militanının kaldığını söyleyip bununla övünen İçişleri Bakanı’nın asıl büyük tehlikeden haberdar olmamasına ihtimal var mı? İktidar bu dönemin sorgulanmaması ve hatırlanmaması adına toplumu ateşe atıyor.
Sosyal medyaya düşen haberlere göre PKK ölen teröristin Dilşah Ercan olmadığını, Ercan’ın hayatta olduğunu açıkladı. Eğer durum haberler doğruysa böyle bir terör saldırısında bile devletin açıklamalarının inandırıcılığı kalmaz. Bu vahim bir durum.
Daha da kötüsü ise eğer Ercan hayattaysa ve PKK tarafından da sahipleniliyorsa yeni terör saldırıları bekleniyor demektir.
Kampüslerde ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde terörist avına çıkan İçişleri Bakanı geçmişte AKP eliyle bırakılan PKK’lıların “topluma kazanıldığını” düşünüyor olabilir.
Demek ki bütün terör örgütü mensupları salıverildiklerinde Tayyip Erdoğan’ın uçağının gediklisi Akşam Gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz gibi ehlileşmiyor. Bilindiği gibi iktidar medyasının önemli kalemlerinden Kurtuluş Tayiz PKK üyesi olmaktan mahkûm olmuş ve 13 sene cezaevinde kalmıştı. Şimdi ise bütün dış gezilerinde Tayyip Erdoğan’ın yanında.
Tam da çözüm sürecinin ruhuna uygun bir şekilde iktidar tarafından “kazanıldı” ve iyi bir AKP’li oldu. Ama işte parti kadroları bu kadar geniş olmadığı için bütün hükümlüleri devşirmek mümkün olmuyor. Bazıları “şanslı” oluyor, iktidar gazetelerinde yazı yazıyor; ama çoğunluğun terör örgütüyle ilişkisi devam ediyor. Bunların bir kısmı da askeri, polisi şehit ediyor. Ama “İtlerin salındığı, taşların bağlandığı” bir çözüm masasının hesabını kimse vermiyor!