Türban siyasal simgesi ile ilgili tartışmalar, konunun TBMM Anayasa Komisyonu’na gelmesiyle yeniden Türkiye’nin en önemli gündemi oldui. Son toplantıda, AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla muhalefetin önerisinin reddedilmesinin ardından, CHP’liler ve İyi Parti’liler masayı terk etti. Giderken iktidar partisi ve ortağının komisyondaki temsilcilerine “sizi halka şikâyet edeceğiz,” demeyi de ihmal etmediler.
Fakat görünen o ki durum, pek de muhalefetin umduğu gibi ilerlemeyecek. Mevcut halde, muhalefetin halka şikâyet edeceği bir iktidardan çok, AKP’nin seçimlerde temel propaganda malzemesi olarak kullanarak muhalefeti ekarte edeceği bir türban meselesi var karşımızda.
AKP’nin türbana anayasal güvence meselesindeki taktiğini, seçim sürecinden ayrı değerlendiremeyiz. Bu nedenle şundan emin olmak gerekir: AKP ve MHP, muhalefetle uzlaşarak bu konuda istediklerini almak yerine, bilerek ve isteyerek uzlaşmadan kaçınmayı tercih edecektir. Süreci bilinçli olarak referanduma sürükleyeceklerdir.
Günün sonunda “Yerli ve Millî” faşist blok, uzlaşma halinde de uzlaşmama seçeneğinde de zaten türban konusunda istediğini alıyor. Her iki yolun vardığı menzilde de türbana hapsedilmiş ve türban siyasal simgesi ile eli kolu bağlanmış bir politik ve sosyolojik ortam doğuyor. Fakat iktidar, şimdi elindeki bu kozu sonuna kadar kullanacak siyasî kurnazlığa da sahip elbette.
Seçimlere giderken seçmene söyleyeceği şey şimdiden belli: “Bakın, biz türban konusunda Anayasa değişikliği için o kadar uğraştık ama muhalefet bize engel oldu, hayır dedi. Zaten geçmişte konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan da CHP idi, vs…”
Şunu çok iyi bilelim ki dünyadaki en kötü ekonomik koşullar altında dahi “türban” gibi çok güçlü bir siyasal simgenin satranç tahtasında öne sürülmesi, muhalefeti bir şah-mat durumunda bırakmaya yeter. Ki bunu söylerken AKP’nin ekonomi ve diğer alanlarda şapkadan ardı ardına çıkardığı ve çıkaracağı tavşanları hesaba katmıyorum bile.
Türban, zaten Türkiye’nin son 40-50 yılına sağcılığın, İslamcılığın ipotek koyabilmesini sağlamış temel propaganda malzemesi. Hele bir de AKP, artık çok büyük bir ihtimal haline gelmiş bulunan türban referandumunu, seçimlerle birlikte yaparsa o zaman muhalefetin yapacağı çok az şey kalacaktır.
AKP ve MHP, seçimi referandumun bir uzantısı olarak ve “İslam ile İslam karşıtları” arasındaki bir mücadele olarak seçmene sunacaktır. Zaten ne hikmetse sadece Putin’in ve AKP’nin elini güçlendirecek şekilde bir anda ortaya çıkan İsveç, Hollanda vs. provokasyonları da bu değirmene çoktan su taşımaya başlamış bulunuyor.
Kısacası çok boyutlu bir tezgâh kurulmuş ve tıkır tıkır işliyor…
Gelelim işin daha temel ve acıklı kısmına…
Hatırlayalım: Bundan birkaç ay önce Türkiye’de “türban” diye bir tartışma yoktu. AKP ve lideri dahi bu konuyu bir siyasal malzeme olarak ısıtıp tekrar önümüze getirmeyi epeydir unutmuştu. Ne de olsa faydalı olmayacağını bildikleri bir konunun üzerinde tepinmeyecek kadar akıllıdırlar. Ama akıllı olmayanlar da var tabii.
En beklenmedik anda bu konuyu Türkiye’nin kucağına, seçimlerde patlaması çok muhtemel bir saatli bomba misali bırakan kişi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ta kendisi olmuştu. Aylarca “helalleşme” vs. diyerek kıvrandıktan sonra, masaya koyduğu altın yumurta buydu…
Kılıçdaroğlu, aslında çoktan bitmiş bir tartışmayı yeniden alevlendirmekle kalmamış, yaptığı politik işgüzarlığın hemen ardından, Erdoğan’ın da bizzat ve keyifle belirttiği gibi “gole çevirmezse olmayacak bir ortayı” tam da onun önüne atmıştı.
Şimdi işte o ortanın sonucunda atılacak golün gelişimini izliyoruz maalesef. Ama şunu da bilelim: Bu golü yiyecek olan Kemal Kılıçdaroğlu değil, bizzat Türk milleti ve laik Cumhuriyet’tir.
AKP’ye “türban kozunu” hediye eden Kılıçdaroğlu’ndan başkası değil.
AKP, Kemal Kılıçdaroğlu’na ne kadar teşekkür etse az. Ama Kılıçdaroğlu, bu teşekkürlerle yetinmek zorunda da değil. Dinci faşizme karşı kazanılması çok mümkün bir seçimi, aday olma ısrarıyla, iflah olmaz pasifizmiyle, üst üste attığı yanlış adımlarla ve hepsinden de çok AKP’ye verdiği “türban kozu” armağanı ile zorla kaybettiren lider olarak tarihe geçecek. Olumsuz da olsa unutulmamayı garantiledi.
Kendisini şimdiden tebrik edelim!