PKK’lıların geçtiğimiz pazar günü Kadıköy’de düzenlediği Apo yürüyüşünü biliyorsunuz. Muhaliflere, gazetecilere, işçilere, TCDD raylarında canını kaybedenlere kan kusturan AKP, PKK’lıların Kadıköy’ün orta yerinde eylem yapmasına müsaade etmişti.
Öyle bir imtiyaz ki, terör sloganları eşliğinde Apo’ya erken “Babalar Günü” selamı çakan PKK’lılar, İstanbul’un orta yerinde polise yumruk atmaya bile fırsat buldu. Güvenlik (!) tedbirleri PKK’lılara bu fırsatları sunuyor ama Soylu’nun işaret ettiği sorumlu nasıl oluyorsa yine CHP ve Kılıçdaroğlu oluyor. Nasıl yağma ama!
Bugün de tüy dikercesine, Hürriyet’in Saray postacısı Abdülkadir Selvi’nin “Öcalan’a görüş izni verilecek” yazısı düştü önümüze. Selvi’ye, sözümona kulis bilgisi ve izlenim aktarma işi vermişler.
İki yıl aradan sonra İmralı’daki terör örgütü lideri bir yakınıyla görüştürülecekmiş. Ama bu görüş izni, Saray’ın gündeminde yeni bir çözüm süreci olduğundan değilmiş de PKK-HDP’nin gerginlik çıkartma bahanesinin önüne geçmek içinmiş.
Anlayacağınız, pazar günkü yürüyüş işi hem CHP’yi suçlamak için AKP’ye yaramış, hem de görüş izni koparan bebek katiline “Babalar Günü” hediyesi olmuş!
Selvi, AKP’in yeni bir çözüm süreci planının olmadığını iddia ediyor. Biz bunu “en azından önümüzdeki seçimlere” kadar şartıyla okumalıyız. Zira Selvi, geçmişteki çözüm sürecini savunmaktan geri kalmıyor ama sonrasında yapılan bazı “pürüzleri” hatırlatma ihtiyacı duyuyor.
Selvi için pürüz olan hususlar, İstanbul’daki yenileme seçimi öncesi yetiştirilen Apo mektubu ve Osman Öcalan’ın TRT röportajı. Ama bu, ilkeli tutumdan kaynaklanan onurlu bir duruş değil, Saray’ın kan kaybından duyulan endişeyle getirilen taktik bir eleştiri.
Saray aparatı Selvi’nin netleştiremediği konu ise, Apo ile görüşe hangi yakınının gideceği. Kardeşi Mehmet Öcalan mı, meclisteki yeğeni Ömer Öcalan mı?
Apo ile görüşmeye hangi yakınının gideceğini tespit edemeyen Abdülkadir Selvi’ye ve Saray’daki komiserlerine yardımcı olalım.
Mesela “Sayın Öcalan” demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkarmakla övünen Arınç kadar Apo’ya yakın kaç tane PKK’lı var? Peki, eski HADEP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Metiner? Arınç’ın “kral çıplak” çıkışına Metiner dün akşam canlı yayında hakaretlerle cevap verdi. Apo hem yakınlarını görmüş olur, hem de iki eski dostu barıştırır. Saray rejimindeki çatlak görüntüsü de bir nebze onarılmış olur.
Şu sıralar pek sesi çıkmayan Yiğit Bulut, “Ortadoğu’da Türkiye’nin önünü açtığını” iddia edecek kadar Apo’ya yakınlaşmıştı. Apo, yakınlarıyla bir araya gelme hakkını onunla değerlendirebilir.
Hiç kuşkusuz Cem Küçük, Apo’ya yakınlık hususunda en iddialılar arasında. “Öcalan olmasaydı çoktan kan gövdeyi götürmüştü,” gibi bir cümleyi en kıdemli sözde merkez komite üyeleri sarf etmemiştir. Apo, görüşsüz geçen iki yılın yaralarını tetikçi Cem Küçük ile sarabilir. Ha kalem, ha keleş…
Selvi, Saray’daki komiserlerine daha başka isimler de önerebilir. Yasin Aktay, Hilal Kaplan, Nihal Bengisu, Nagehan Alçı, Abdurrahim Boynukalın, Orhan Miroğlu gibi, Apo’ya yeteri kadar yakın çok sayıda AKP’li isim mevcut.
Bunların hiçbiri ikna etmediyse, dağ kadrolu, hükümlü terörist, 13 yıl yatarlı Saray PKK’lısı Kurtuluş Tayiz var! Bu da mı gol değil yani?
Olmadı, Perinçek’i gönderin. Onu anlatmayayım şimdi, abes kaçar.
O da olmadı, Bahçeli’yi gönderin. İpten alarak uzakları yakın eden kendisiydi sonuçta. Üstelik bu yakınlık münferit kalmadı. 2019’da Apo’yu takip etmiyorlar diye HDP’lilere yüklenmişliği bile var.
Ama Selvi kıskanmasın. Çalışsın, onun da olur. Şansı var. Sonuçta Çözüm Süreci’ni istikrarlı biçimde savunagelmiş bir isim. Selvi’nin 2014’te “Öcalan bu süreçte çok büyük sorumluluk bilinci ile hareket ediyor. Bence çözüm sürecinin ilerleyen aşamalarında Öcalan’ın konumunu Türkiye artık tartışmalı,” diye öneri ortaya atmışlığı bile var.
Ne dersin Abdülkadir Efendi? Apo’yu İmralı’dan çıkartamamış olabilirsin ama ayağına giderek kendini affettirebilirsin. O kadar sevmişsin. Git konuş bence.
Yine de aranızdan bir kişi “eşitler” içinde birinci. Türkiye’de Apo’yu “Sayın”, şehidi “kelle” diye anmayı hepiniz ona borçlusunuz. Görüş hakkı bâkidir. Hiçbiriniz Apo’ya onun kadar yaklaşamadı!