Mersin’deki terör saldırısının faili olarak PKK’lı Dilşah Ercan gösterildi. Aktroller ve yandaş medya ise Dilşah Ercan üzerinden CHP’ye yönelik büyük bir saldırı kampanyası başlattı. Kampanyanın temelinde CHP’nin bir raporunda adı geçmesi yer alıyordu.
Oysa burada amaç AKP’nin büyük bir ihanetini gizlemekti. Dilşah Ercan’ı “gazeteci” diye tahliye eden AKP iktidarıydı. CHP’nin hatası AB destekli Bianet kuruluşunun raporunu denetlemeden tekrar yayınlaması. Bianet ise o dönemki AKP-PKK ortak söylemini sadece belgelemiş. Ve bu belge için kendilerine teşekkür bile edilebilir çünkü bu sayede Mersin’de polislerimizi şehit eden teröristin aslında AKP’nin ve PKK’nın ortak projesiyle salıverildiğini öğrenmiş olduk.
Terörist Dilşah Ercan ile ilgili Bianet’in 2013 tarihli raporundaki bölümü aynen aktarıyorum:
“Azadiya Welat Mersin dağıtımcısı Dilşah Ercan 4. Yargı Paketi kapsamında tahliye oldu (11 Mayıs). Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi Ercan’a 9 Haziran 2011’de “örgüt adına suç işlemek”ten 8 yıl 8 ay hapis cezası vermişti.”
Buradaki kilit bölüm 4. Yargı Paketi. Bilindiği gibi AKP ve PKK arasındaki pazarlık süreci önce gizli bir şekilde Oslo’da yürütüldü. Sonra 2013’te kamuoyuna “Açılım” adı altında duyuruldu ve teröristbaşı Apo’nun seçtiği “Akil Adamlar” adı verilen bir grup AKP-PKK yanlısı isim göreve (!) başladı. Adeta paralel devlet gibi faaliyet gösteren bu grubun ilk icraatları “Yargı Paket”leri adı altında PKK’lı teröristlere yönelik örtülü af kanunlarının çıkarılmasını sağlamaktı.
Mersin’deki saldırıdan sorumlu tutulan Dilşah Ercan’ın serbest bırakılmasını sağlayan 2013 yılının “4. Yargı Paketi” ise en çok tartışmaya yol açan paketti. Aktrollerin utanmadan “CHP’nin gazetecisi” dediği terörist zanlısı aslında AKP’nin “gazeteci” olarak görüp, salıverdiği bir isim. Kaldı ki AKP’nin gazeteci düşmanlığı iyi bilinir. Teröristbaşı Apo istediği için teröristi bile “gazeteci” diye salıveren bir hoşgörülü yanları da var.
2013 yılında hem CHP hem MHP 4. Yargı Paketi’ne çok sert bir şekilde karşı çıkmıştı. CHP’li Ali Özgündüz TBMM’de yaptığı açıklamada, bu yasanın bizzat teröristbaşı Apo’nun talebiyle hazırlandığını ve paketin amacının PKK’lı teröristleri hapisten çıkarmak olduğunu açıklamıştı:
“Öcü PKK, cici PKK oluyor. Çocuk katili Öcalan, Apo bey oluyor, bu yasa onu sağlıyor… Tasarıyla yapılan değişikliğe göre, diyelim ki birisi, ‘PKK terör örgütü değildir, Kürdistan İşçi Partisi’dir’ diyecek ve bu suç olmayacak ama DHKPC’nin amblemi ile birisi dolaştığı zaman bu suç olacak’.”
AKP lideri ve dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ise, dünkü terör eyleminin faili olarak gösterilen Dilşah Ercan’ın salıverilmesi için çıkarılan yasayı, bizzat şu sözlerle çok hararetli bir şekilde savunmuştu:
“Hedef saptırmayalım, gözünüzü seveyim. 4. Yargı Paketi’nin yakından uzaktan alakası yok. Pazarlığa yönelik hiçbir maddeyi parlamentodan çıkarmayız. Söylemlerinizde muhalefet azını kullanırsanız farklı konuşmak zorunda kalırım. Kimse ile şehidimizin kanını pazarlık konusu yapmayız.” (19 Mart 2013, TRT Haber)
Dilşah Ercan’ı serbest bırakacak yasayı Tayyip savunmak için “hedef saptırmayın” diye öne atılmıştı. Ne yazık ki, terörist de yılar sonra kendisine gösterilen “hedef”e, sapmadan saldırdı.
Dilşah Ercan AKP ile PKK arasındaki pazarlık ve anlaşma sonucu 2013’te tahliye edilenlerden isimlerden biriydi. Bu gerçeği kimse değiştiremez.
2013’teki 4. Yargı Paketi PKK’lı teröristler için örtülü aftı. Düzenlemeyi bizzat teröristbaşı Apo istemiş, AKP de hemen yerine getirmişti talebi. Eğer terör eyleminin faili bu kadınsa, şehit polislerimizin kanı aynı zamanda 2013’teki AKP’li yetkililerin elindedir.
AKP’liler er ya da geç “PKK Açılımı” ihanetinden dolayı yargılanacaklar. İnternette trollük yaparak bu büyük suçlarını gizleyemezler. CHP adam akıllı yanıt veremese bile belgeler ile biz veririz. İleride Cumhuriyet Savcıları da bu belgelerle harekete geçecek.
Burada önemli olan gerçeklerin ortaya çıkması değil, çünkü küçük bir çocuk bile terörist Dilşah Ercan’ın AKP-PKK ortak kararıyla tahliye edildiğini internette yapacağı kısa bir açık arşiv araştırmasıyla ortaya çıkarabilir.
Önemli olan şu: “Açılım” döneminde AKP-PKK-MİT ortak kararıyla binlerce terörist salıverildi. 7 Haziran 2015 seçimlerini AKP kaybettikten sonra harekete geçen teröristler, şimdi seçimler gerçekleşmeden terör eylemlerine girişebilirler.
Tüm yorumların ötesinde Mersin’de polisimiz Sedat Gezer’in şehit edilmesinin arkasındaki kronolojiyi ve sorumluları kimse saklayamaz. Teröristbaşı Apo talep etti, AKP iktidarı 11 Mayıs 2013’te tahliye etti ve o terörist gitti, polisimizi şehit etti.