Doğu Perinçek’in Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda “Erdoğan’ı destekleyeceklerini” açıklaması, kimseyi şaşırtmamıştır.
Hatta bu “destek” Millet İttifakı açısından daha hayırlı bile olacak.
Sonuçta Perinçek, 12 Eylül darbesini alkışlayan, seçimlerde Kenan Evren’e destek olan bir isim. Erdoğan’a destek olması Perinçek’in tutarlı çizgisinin kanıtı.
Cumhur ittifakına katılmak için AKP’ye başvuran Perinçek, reddedildikten sonra “Cumhur ittifakının Vatan Partisi yerine HÜDA PAR’ı tercih ettiğini” söylemiş, iki ittifakın da bölücülüğe güç kazandırdığını dile getirmişti.
Anlaşılan o ki “tarafsız” tutum, Aydınlık’ın ve Ulusal Kanal’ın içinde bulunduğu mali sıkıntılardan dolayı rafa kaldırıldı.
Perinçek medyası, şu anda devlet bankalarından en çok reklam alan kuruluş olabilir. Halk Perinçek’e sandıkta ilgi göstermese de, özellikle kamu bankaları Perinçek’in kanallarına çok büyük “teveccüh” gösteriyor.
Aydınlık gazetesinin arka sayfası nedense hiç boş kalmıyor. Halkbank, Vakıfbank gibi bankaların Aydınlık’a sürekli ilan verdiği bir dönemde, Perinçek’in ittifaka girmek gibi “nazik isteği” kabul görmediği için küsmesi söz konusu olamaz.
Bu tavrın “vatan savunması” olarak pazarlanması, tam da Nâzım’ın “kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan” dizelerinde vurguladığı bir işbirlikçilik.
Apo’ya gül uzatmış, Kürt bölücülüğünün siyasi hamisi olmuş, genel başkanı olduğu parti “bölücülükten kapatılmış” bir figürün, Millet İttifakı’nı bölücülük üzerinden suçlaması ve Erdoğan’a destek açıklaması “zamanın ruhunu” gösteren güzel bir örnek.
Halk yanlış yapabilir. Ancak kendisini “halkın öncüsü” olarak tanımlayan bir siyasi hareketin açıkça AKP’ye destek olması bir “hata” değil, organik bir ilişkinin artık saklanmayacak bir boyuta gelmesi ve deşifre olmasıdır.
Öyle kirli bir ilişki ki bu seçimlerde binlerce seçmen haberleri olmaksızın Vatan Partisi’nden “müşahit” yazdırıldı ve sandıklarda oy kullanmalarına engel olundu. Böylesi bir hilenin tezgahlanması, iktidar ve onun aparat olarak kullandığı Vatan Partisi açısından yüz kızartıcıdır.
Ama Perinçek artık “özgürleşti” ve Erdoğan’a açıkça destek oluyor.
Peki ya içimizdeki diğer Perinçekler?
Muhalif gibi görünen ama aslında AKP iktidarının devamını sağlamak için çalışan başka isimler de yok mudur?
Soner Yalçın’ın seçim öncesinde ve sonrasında yaptığı Erdoğan güzellemeleri bir tesadüf mü? Hatırlatalım, Yalçın da Perinçek’in talebesidir.
Kısaca “Perinçek vakası” tepki gösterilecek değil, muhalefetin “ders çıkaracağı” bir olaydır.