Haber sunucusu Ece Üner’in sözleri üzerine başlayan tartışmaya değinmek için bu soruyu soruyoruz: Atatürk kaç kitap okudu?
Kara Harp Okulu tartışmaları bağlamında Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile konuşan Ece Üner Atatürk’ün büyük entelektüel birikimine vurgu yapmak için canlı yayında şunları söyledi: “Atatürk, 3 bin 375 kitap okumuş savaşırken cephede. Biz savaşmazken okuyamıyoruz o kadar kitabı.”
Bütün gericiler, bölücüler ve liboşizm artığı sözde entelektüeller bu sözlerle dalga geçti. Ece Üner’e internette. “Atma Ziya”, “yine Mustafa Kemal’i putlaştırdılar”, “şaka mı bu?” diye sataştılar
Kendine Atatürkçü diyen bazı cahiller bile bu koroya katıldı. Atatürk çok büyük askermiş, ama O’nu bu kadar tanrısallaştırmamak lazımmış. Bu kadar kitabı cepheden cepheye koşarken okuyamazmış. Biraz askerlik yapan biri bunu bilirmiş… Askerlikten muazzam anlayan (!) bu tiplerin, en azından kitap okumaktan hiçbir şey anlamadıklarını öğrenmiş olduk. Asker kitap okuyamazmış?! “Çok seviyorum kitapları ama inanın vaktim olmuyor” diyen sokak röportajcıları gibiymiş subaylar.
Bu tartışma iki şeyi ortaya çıkardı. Bir, toplumumuz 22 yıllık AKP felaketi sonrası hâlâ Atatürk’ün büyüklüğünü tam tasavvur edemedi.
İki, biraz klişe olacak ama toplum olarak kitap okumuyoruz. Özellikle de Atatürk düşmanı liberal, dinci, bölücü, sözde solcu tiplerin toplumun en cahil ve en kitap fakiri kesimi olduğu kesin. Bunlar belli ki yılda bir adet bile kitap okuyorlar. Atatürk’ün okuduğu kitap sayısını duyunca aptal gibi yorumlar yapıyorlar. Ve kendilerini küçük düşürdüklerinin bile farkında değiller.
Ece Üner, geri adım atmadı. Ertesi gün bir açıklama daha yaptı. Canlı yayında küçük bir hata yaptığını belirterek ekledi: “Atatürk’ün okuduğu kitap sayısı 3375 demiştim eksik söylemişim 3397’ymiş.”
Değerli Üner’e kitap düşmanı gericilerin hezeyanlarına karşı dik durduğu için teşekkür ederim. Ancak yine hata yaptı. Anıtkabir Derneği’nin tespitine göre, Atatürk’ün okuduğu tespit edilen kitap siyası 3997’dir. Tekrar ediyorum. Bu tespit edilen kitap sayısıdır. Yani sadece kütüphanelerde, arşivlerde bulunabilen, Atatürk’ün altını çizdiği, kenarlarına not aldığı kitapların sayısı, yazıyla belirtiyorum, üç bin dokuz yüz doksan yedidir!
“Alternatif tarih”, “gayri-resmi tarih” diye papağan gibi ötüp duran, Cem Karaca’nın ifadesiyle yarım porsiyon aydınları duyabiliyorum. Liberal-Kürtçü akademisyen tayfa dinci rant arkadaşlarının yardımına koşabilirler. Atatürk’ün en az 3997 kitap okumuş olduğuna ilişkin iddianın bir “resmi tarih kurgusu” olduğunu ileri sürebilirler. Ancak tarih, akademik derebeyliklerinde oturdukları koltuklarda büyüttükleri koca cüsseleriyle değil, belge ile yorumlanır.
Neyse ki, Anıtkabir Derneği de tüm bu cahil sürüsünün çenesini kapatmak için tam 24 Ciltlik dev bir eser yayınladı. Bu eser çeşitli arşivlerde tespit edilen, Atatürk’ün el yazısıyla yanına sayfa kenarlarına not aldığı, altını çizdiği kitapların ilgili bölümlerini içeriyor. Bu eserin önsözünden aktarıyorum:
“Bugüne kadar tespit edilen Atatürk’ün okuduğu kitapların sayısı 1741’i Çankaya, 2151’i Anıtkabir, 102’si İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, 3’ü Samsun Gazi İl Kütüphanesi olmak üzere 3997’dir. Cilt sayıları, dergi, harita, atlas ile nota albümleri bu sayının dışındadır.”
Bakın bu eser 2001 yılında yayınlandı. İsteyen okuyabilir de. Liberal ve gerici yobazlar o kadar zavallı tipler ki; hadi kitap okumadıklarını zaten biliyoruz, ilkokul üçteki bir çocuğun yapabileceğini yapamıyorlar mı?
Yazın arama motoruna. “Atatürk kaç kitap okudu?” diye çıkıyor zaten aldığı notlar ve çizdiği satırlar ile birlikte. Bağlantısını da veriyoruz.
(https://www.anitkabir.com.tr/Files/Kitaplar/Ataturkun-Okudugu-Kitaplar-Cilt-1.pdf)
2001 yılında tespit edilebilin sayı 3997. Bu tarihten sonra belki çok daha fazlası tespit edilmiştir. Türk Solu gazetesinin değerli yazarı Feyzullah Budak’ın bu konudaki bir araştırması İleri Yayınları’ndan çıktı: “Atatürk Gücünü Nereden Alıyordu?”
Sayın Budak’ın çalışmasından da görülebileceği gibi gerçekten de Atatürk’ün en büyük gücü entelektüel birikimidir. Türklük ruhu, O’nun dehasıyla birlikte fikri bir güce dönüşmüştür. Hani derler ya fikirleri öldüremezsiniz.
Budak, özellikle Atatürk’ün tarih ve Türk tarihi alanındaki çalışmalarına odaklanmış. Ben bu kitabı okuduğumda, Anıtkabir Derneği’nin saptayabildiği 4000’e yakın kitaptan kat kat fazlasını Atatürk’ün okuduğuna ikna oldum. Sadece tarih alanındaki araştırmaları belki 4000’dir.
Son yazdığım “Cumhuriyet Devrimi” kitabında Atatürk’ün TBMM’de, 1 Kasım 1922’de Saltanat’ın İlgası görüşmelerinde verdiği tarihi nutku büyük oranda aktarmıştım. Sadece bu konuşmanın metnini okuyan biri, Atatürk’ün en azından İslam tarihi hakkında yüzlerce kitap okuduğunu anlayacaktır.
Şimdi başta sorduğumuz soruya geri dönelim. Atatürk kaç kitap okumuştur?
“Hah hah ha, nereden o kadar kitap okuyacak” diyen körkütük cahillere, sıradan bir insan ne kadar kitap okuyabilir sorusunu yanıtlayarak önce susturalım.
Ortalama bir aydın haftada bir kitap rahatlıkla okur. Zaten okumazsa gerilediğini hissedecektir. Bu yılda 52 kitap demektir. 18 yaşından başlatsak bile süreci – ki kitap okumada hem nicelik hem nitelik olarak esas önemli eşik ergenlik yıllardır – 20 yılda; yani 38 yaşına geldiğinde bir kişinin en az 1000 kitap okumuş olması çok doğaldır.
Eğer bir akademisyenseniz bu oranın mutlaka iki veya üç kat olması gerekir. Yani en azından ellili yaşlarında 3000 kitabın altına düşen bir entelektüelin, geçmişte verimli bir dönemi olsa bile, zihnen durgunluk ve gerilemede kurtulmasının zor olacağını söyleyebiliriz.
Ben iyi bir kitap okuyucusu değilim. Ama yine de elimden geleni yapıp, özelikle gençlik yıllarımdaki hıza ulaşmaya çalışıyorum. Bu zorlamayla olacak bir şey de değil. Hakikaten insanlığa ilişkin bir iyimserlik, dünyayı değiştirmeye yönelik bir çaba, biraz da kendinden vazgeçmeme bu tür bir emeği zaten dayatır.
Şimdi Atatürk’ü ele alalım. Sıradan bir aydın O’nun vefat ettiği 57 yaşına geldiğinde en az 1500 kitap okuyabilecekken, bir akademisyen de öte bir kurmay subay ve büyük bir devrimci olan Atatürk’ün bunun 10 katı bile kitap okumuş olabileceğini varsayabiliriz.
Bazı cahiller, “cephede nasıl okuyacak?” diyor. Bu kadar mı konuya uzaksınız? Kitap nasıl okunur, nerede okunur bilmiyor musunuz?
Kaldı ki Atatürk’ün cephe ve karargâh mesaisi hakkında yayınlanan pek çok anı var. Bütün yaverleri, özellikle cephede her gün saatlerce kitap okuduğunu belirtiyor. Ayrıca Atatürk’ün kuşağı olan diğer subayların da çok okuduğunu biliyoruz. Eğriye eğri, doğruya doğru! Osmanlı’nın son dönem ve Cumhuriyet’in ilk dönem kurmay subayı muazzam bir kaliteydi. NATO süreci ve sağ iktidarlar Türk subayını geriletti.
Evet, kurmay subay bir akademisyendir aynı zamanda. Ancak akademisyenden öte bir pratisyen ve devrimcidir. Daha da çok okuması gerekir. Atatürk’ten bahsediyoruz. Cephedeyken arkadaşlarına yazdığı mektuplar da yayınlandı. Bir zahmet okuyun. Yazdıklarının derinliğinden ve bahsettiği kitaplardan, bu insanın ne kadar okur-yazar olduğunu zaten anlarsınız. Ayrıca bir insan eylem anındayken daha da çok okur. “Cephedeyken nasıl okusun, devrimler yaparken nasıl okusun” diyenlerin hiçbir şeyden anlamadığı kesin.
Hayatı Özal gibi kitap özeti, Tayyip gibi başkalarının yazdığı metinleri kendi konuşması olarak okuyanlara hizmetkârlık yapmakla geçen, yarım bile değil çeyrek porsiyon “aydınların” anlayamayacağı şeyler bunlar.
Ben Atatürk’ün özellikle askeri lisede, kurmaylık okulunda ve cephede okuduğu ve büyük ihtimalle kütüphanelere, arşivlere girememiş olan kitapların sayısının Anıtkabir Derneği’nin tespit ettiğinden de daha fazla olduğunu düşünüyorum.
Nihayetinde bir sayıya ulaşmamız gerekiyor. Sıradan bir aydın haftada bir kitap okurken, Atatürk’ün haftada 5 kitap okuyabileceğini varsayabiliriz. Evet, şaşırmayın. Çok kitap okuyanın, kitap okuma hızı artar. Bazı konuların zaten uzmanı da olmuştur. Bizim zorlandığımız metinleri, uzmanlar günlük okur gibi yutar. Demek ki Atatürk’ün yılda yaklaşık 250 kitap okumuş olması mümkündür. Manastır Askeri İdadi’sinden başlatarak 40 yılı aşkın bir entelektüel yolculuk varsayarsak bu en az 10 bin kitaptır.
Cahil gericimiz ve liboşumuz trollükle ve yalanla geçen vasatın vasatının altında geçen zavallı hayatlarının verdiği inanılmaz aptal özgüveniyle kikirdemeye devam edebililer. “Hah hah ha, o kadar kitabı kim okuyabilir ki?”
Yahu, hadi sizi biliyoruz da. Hiç mi etrafınızda kitap okuyan yok? Bir tane yakınınızın evinde kütüphane yok mu? Bilmediğiniz meselelere maydanoz olmaktan bıkmayacak mısınız?
“Cahille sohbeti kestim” demiş ozan. Nasıl kestin ki? Kaçamıyoruz da yapışkanlardan.