Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, maddi dünyamızdan göç etmesinin 85. yılında, saygı ve özlem ile anıyoruz.
Atatürk, yaşayan bedeniyle aramızda değil ancak bilinçli ve vicdanlı her Türk’ün bedeninde fikirleri, ilkeleri ve devrimci ruhuyla yaşıyor. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki yaşadığımız ülkede, Bağımsızlık ve Özgürlük adına var olan ne varsa O’nun ve O’nun kuşağının mücadelesi ve devrimleri sayesinde var.
Adaletsizlik ve sömürü adına var olan her şey ise Cumhuriyet düşmanı karşıdevrimcilerin, Atatürk’ün ifadesiyle Türk ulusuna düşman “zorbaların” bizlerden gasp ettikleridir. Cumhuriyetimizin 100. yılını bile kutlamayan işbirlikçi ve gerici bir iktidarın altında yaşıyoruz. Ancak 29 Ekim kutlamaları bu sene adeta bir devrim kutlamasına, büyük bir halk hareketine dönüştü.
29 Ekim’de “devletin kepenkleri” kapalıydı. “Devlet ricali” ise topluca raporlu, yine kaçak! Ancak tüm bu “ahval ve şerait”e inat, Türk milleti çocuğuyla yaşlısıyla, erkeğiyle kadınıyla 10 milyonlarla sokaklarda, caddelerde, meydanlardaydı. Bugün ise 10 Kasım ve yine milyonlar anacak Ata’sını. Her şeye ve özellikle “herkese” rağmen!
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyen Büyük Devrimcinin ne kadar haklı olduğunu yine ve yeniden gördük. Çünkü Cumhuriyet bir ruh, bilinç ve halk eylemidir. 29 Ekim’de kepenklerini kapatan “devlet ricali” değil, eline Türk Bayrağı, Atatürklü flamalarını alan ve meydanlara taşan on milyonlar Cumhuriyet’tir.
“Yaşayan Atatürk tam olarak nedir?” derseniz, ben şöyle yanıt veririm. İşte o ön fon da kalpaklı Atatürk portresi, arka fonda Ay Yıldızlı Türk Bayrağı olan, meşhur flamadır. Cumhuriyet Mitinglerinde yaygınlaşmış. Gezi Direnişinde sembolleşmiş. Halk muhalefeti ve isyanının muazzam simgesi.
Bu flamayı, hangi çocuğun elinde görürseniz o duruşu da görürsünüz, hangi Türk ailesinin balkonunda asılıysa, orada aslında bir direniş ve isyan duyurusu olduğunu bilirisiniz. Nedir bu duyuru? “Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” diyen Atamızın düsturu.
Fondaki Türk Bayrağı “dış zorba” emperyalizme karşı bir tavrıdır. Asla Bağımsızlığımızdan taviz vermeyeceğiz. Kanımızın son damlasına kadar Türkiye Cumhuriyeti’ni savunacağız. Flamanın ön cephesindeki Atatürk ise Özgürlük demektir. Asla Özgürlük aşkımızdan da vazgeçmeyeceğiz. Sultan bozuntusu yeni “iç zorbalar” ve yeni “saraylılar”a duyurulur!
Tıpkı Atatürk gibi özgürlük aşığıyız biz. Bizim için Hürriyet ile eşanlamlı olan Cumhuriyet’i hep savunacağımızı iyi bilin. Kan ve irfanla kurduk ve aynen öyle savunacağız. Tıpkı Atatürk gibiyiz. Hem İstiklal hem Hürriyettir bizim de karakterimiz. Birini diğerine tercih etmeyiz çünkü yalandır bu. Bağımsızlık yoksa özgürlük yoktur. Özgür olmayan ulus ise zaten bağımsız olamaz.
Yaşayan Atatürk budur. İrfanlarda ve vicdanlarda yükselen, o flamayla cisimleşmiş, Bağımsızlık ve Özgürlük aşkı, isyanı!
Başını verip, boynunu vermeyen Cumhuriyet şehidi Kubilay’da… Alnındaki kıpkırmızı nişanı şerefle taşıyan Hürriyet şehidi Turan Emeksiz’de… Mustafa Kemal’in Erzurum’da boynuna taktığı ilmiğe hiç duraksamaksızın bir kez daha boynunu uzatan “Tam Bağımsızlık ve Gerçek Demokrasi” şehidi Deniz Gezmiş’te… Yaşayan Atatürk işte budur. Bağımsızlık ve Özgürlük aşkı.
Bugünkü Türk gencinin vatan ve hürriyet aşkı ve mücadelesinde de işte yine o ölümsüz Atatürk yaşamaktadır.
İşte bugün yaşayan Atatürk budur. Peki ama istikbaldeki Atatürk nedir? Geleceğimize ışık tutan, zamanının ruhuna gelecekte de işlenecek Atatürk nedir?
İşte onun için küçük çocuklara bakın. Anasının, babasının kucağındadır daha ama Atatürk’ün posterini gördü mü, parmağını adeta geleceğe uzanır gibi, uzatır ve “anne bak Atatürk” diye Ata’sını gösterir.
Dünyada başka hiçbir ulusun çocuğu bu sıcaklığı, zevki, güveni yaşama şansına ulaşamaz. Çocuk için anne ve baba vardır. Onları gördüğü an mutludur, güvendedir ve kimliğini, varoluşunu bu iki dev dağa dayanarak inşa eder. Türk çocuğunun ise üçüncü bir dağı daha vardır. Annesi, babası ve daha da büyük bir ailenin, Türk Ulusunun Ata’sı! İşte bir sevgi, bir akıl, bir ahlak kaynağı daha var.
Hangi ulusun evlatları bu kadar şanslı? İşte gelecekte yaşayacak ve var olacak Atatürk nedir derseniz, o Atatürk, “anne bak Atatürk” diyen küçük çocuklarımızın gözlerindeki parıltı, neşe ve güven duygusudur.
İşte bu yüzden Atatürk ölmez. Atatürkler ölmez. Ve önümüzdeki yüzyıl, iç ve dış bütün zorbaların hayallerine rağmen, Atatürk Yüzyılı olacaktır!