Türkiye’nin ana gündem maddelerinden biri, AKP’nin yeni açıkladığı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”. AKP, her şey gibi eğitimi de “Türkiye Yüzyılı” denen Atatürk’ü ve Cumhuriyeti yok etme programına uydurmaya çalışıyor. Yeni müfredat tam da bunun için yapılmış.
Yeni müfredatla ilgili temel eleştiri noktası elbette müfredatta Atatürk ilke ve inkılaplarına yer verilmemesi. Açıklanan yeni müfredatta “Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı” bireyler yetiştirilmesine dair bir ifade yok.
22 yıldır iktidarda olduğu halde toplumda kök salamayan, özellikle gençleri etkileyemeyen AKP, neredeyse tüm okulları İmam Hatip yaptığı halde istediği sonucu alamadı. Şimdi ise tüm eğitim içeriğini değiştirerek istediğini almaya çalışıyor.
Eğitim, AKP’nin ideolojik hezeyanlarının genç dimağlara dayatacağı bir alan değildir. Bir siyasi parti sloganı olan “Türkiye Yüzyılı”, eğitim müfredatına giremez, girmemelidir.
Hele hele tarikat ve cemaatlerin MEB marifetiyle eğitimle bu kadar içli dışlı olduğu bir dönemde yapılan müfredat değişikliği öğrencilerin tarikat zihniyetine teslim edilmesi anlamına gelecektir.
Tüm bu tartışmaların ve eleştirilerin yanında AKP’nin gerici müfredatını savunanlar da var elbet. Bunların başını ise Perinçek’in tarikatı Aydınlıkçılar çekiyor. Son zamanlarda AKP’nin yaptığı her şeyi savunmak için elde tuzluk hazır kıta bekleyen Aydınlıkçılar, yine herkesten önce AKP’nin gerici müfredatını övmek için harekete geçmişler.
Dünkü Aydınlık‘ta bir haber vardı. Aykut Diş imzalı haberde, AKP’nin “eğitimci” diye nitelenen Konya Milletvekili Latif Selvi’yle yarım sayfalık bir röportaj yapılmış. Vatan Partisi’nin gençlik kolu olan Öncü Gençliğin bir dönem başkanlığını yapmış olan, sonradan partinin Ankara il başkanı olan Aykut Diş de bu arada taciz skandalının ardından tenzil-i rütbeye uğratılarak Aydınlık muhabiri yapılmış.
Konu elbette ki tartışma yaratan yeni müfredat. Aslında röportajın başlığı bile içeriği anlamak için yeter de artar bile: “AK Partili Latif Selvi’den müfredat eleştirilerine yanıt: Herkesin katkısına açık, bir grubun şekillendirmesine kapalı”.
Burada asıl verilmek istenen mesaj, yeni müfredat yapılırken tarikat ve cemaatlerin etkili olmadıkları. Peki herkesin katkısına açık ne demek o zaman? Örneğin Eğitim-Sen katkı sunabiliyor mu yeni müfredata? Yoksa bu hak sadece AKP’ye yakın sendikalara mı veriliyor?
Değerler eğitimi adı altında İmamlar, tarikatlar okullara sokuluyor. Eleştiriler karşısında Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “sivil toplum kuruluşları onlar” demişti. Mesela Atatürkçü Düşünce Derneği de bir sivil toplum kuruluşu ya da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği; onlar da okullara girip değerler eğitimi verebiliyor mu? Yok!
AKP’li milletvekilinin sözleriyle yeni müfredatta şu konular ağırlıklı olarak öğrencileri bekliyor: “Mavi Vatan duyarlılığı, Türk Devletler Teşkilatı, uzay çalışmaları, milli savunma planları, komşularla ilişkiler, birtakım uluslararası anlaşmalardaki konumumuz, Kıbrıs konusu, asılsız Ermeni iddiaları, Filistin meselesi, Kalkınma Yolu ve İpek Yolu gibi diğer ülkelerle ortak projelerdeki varlığımız gibi konularda öğrencilerin sorumlu düşünmeleri üzerine bir zemin yaratılacak.”
Yani Erdoğan’ın her konuşmasında tekrarladığı propaganda konuları ders olarak öğrencilere okutulacak. Ama vekil beye sorsanız “Türkiye Yüzyılı” AKP’nin sloganı değil, Türkiye’nin sloganıymış. Dolayısıyla da bir parti propagandası yokmuş.
Aydınlıkçılar ise bu müfredat rezilliğini bile savunacak kadar düştüklerini göstermiş oldular. Gerçi bu, Aydınlıkçıların gericiliği ilk savunmaları değil. Bunlar Taliban’ı bile savunan adamlar. İran zaten bunların kıblesi. Türkiye’de AKP’yi savunmuşlar çok mu?
Milli ve dini bayramlarda devlet bankalarından Türk Telekom’dan, seçim zamanları AKP’den tam sayfa Erdoğan ilanları alan Aydınlık‘ın, bu kadar ihsanın karşılığını bir şekilde vermesi gerekiyor değil mi?