Perinçek’in yandaş bülteni Aydınlık‘ta dün Uğur Mumcu ile ilgili bir yazı yayımlandı.
Hikmet Çiçek yazdığı yazıda Uğur Mumcu’dan “koğuş arkadaşım” diye bahsediyor.
Yazının başlığını görünce şaşırdım. “Allah Allah” dedim. “Ne oldu da Uğur Mumcu ‘ajan’lıktan koğuş arkadaşlığına terfi etti?”
Sonra yazıyı okudum ve sebebini anladım. Aydınlıkçılar, çok sevdikleri İran’ı korumak için Uğur Mumcu’ya sahip çıkıyorlarmış. Uğur Mumcu’nun katillerinin İran bağlantılı olması ya da bunun vurgulanması, Türk-İran ilişkilerini baltalıyormuş:
“Katil oldukları iddia edilen sanıkların tamamının ortak bir yanı vardı. Tümü de İran’da eğitim görmüş ve İran bağlantılıydılar. Bilinçli bir operasyon yapılıyordu. Bir taşla iki kuş vurulmak isteniyordu. Hem Türkiye-İran arasında gelişen ilişkiler baltalanacak, hem de kamuoyunun dikkati başka yöne çekilerek zihinler bulandırılacaktı.”
Eh tabi bunu Uğur Mumcu’nun koğuş arkadaşı olarak yazınca daha bir inandırıcı olabildiğini düşünüyor olabilir. Ancak Hikmet Çiçek bir şeyi unutuyor: Aydınlıkçıların bu ülkede kendileri dışında hiç kimse üzerinde inandırıcı bir etkisi yok.
Yani İrancılık yapmak için Uğur Mumcu’ya sahip çıkıyormuş gibi yapmalarına gerek yok.
Aydınlıkçıların geçmişte iftira atıp sonradan sahip çıkmaya çalışmaları bilinen bir şeydir. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi Türk Solu’nun önderlerine iftiralar atan, hatta ihbar eden Perinçek, son yıllarda Deniz’in mektup arkadaşı olduğunu, Denizlerin her şeyi ona danıştığı yalanlarını söylemeye başlamıştı.
Aynı şeyi şimdi Uğur Mumcu için Hikmet Çiçek yapıyor. Çiçek’in derdi, Mumcu’nun öldürülmesi konusunda İran’ı temize çıkarmak. Yoksa geçmişte “CIA-MOSSAD ajanı” dedikleri Uğur Mumcu’ya sahip çıkmak değil.
Hikmet Çiçek, 2000’e Doğru dergisini çıkardıkları dönemden bahsediyor. O günlerde 2000’e Doğru dergisinde Uğur Mumcu’dan “CIA-MOSSAD” ajanı diye bahsediyorlardı. 2000’e Doğru‘nun Ankara sorumlularından biri olan Soner Yalçın, bunun tanığıydı.
Soner Yalçın, çok sonraları, 20 Kasım 2007 tarihinde OdaTV‘de yayımlanan yazısında Perinçek-Uğur Mumcu kavgasını ve Perinçekçilerin Mumcu hakkında attıkları “CIA-MOSSAD ajanı” iftirasını anlatmıştı:
“…
Şimdi gelelim meselenin Uğur Mumcu’yla ilişkisine: Uğur Mumcu öldürülmeden önce ‘Öcalan-MİT‘ ilişkisini araştırıyordu. O dönemde Perinçek, Öcalan’a Bekaa’da kırmızı karanfil veriyordu.
Mumcu, Öcalan MİT ilişkisi konusunda Cumhuriyet’te bazı makaleler yazdı.
Mumcu’nun, Öcalan’la ilgili yazdıklarına en büyük tepki kimden geldi dersiniz; Doğu Perinçek’ten!
Yayın organı 2000’e Doğru dergisinde Mumcu’yu, CIA-MOSSAD ajanlığı ile itham etti. Perinçek’i bu kadar öfkelendiren neydi biliyor musunuz?
Mumcu’ya göre Öcalan Aydınlık’ın (o dönemdeki adı Şafak’tı) bildirilerini dağıtırken, yakalanmış ve bu dönemde MİT tarafından ‘devşirilmişti‘
…”
(https://www.odatv4.com/siyaset/dogu-perincek-ugur-mumcunun-kemiklerini-sizlatti-413)
Uğur Mumcu, PKK ve Öcalan’ın MİT bağını araştırıyordu ve Perinçek de bu bağlantının tam merkezindeydi. Perinçek de buna çıldırmış ve her zamanki gibi ajanlık iftirası atmıştı.
Gelelim Hikmet Çiçek’in Uğur Mumcu ile koğuş arkadaşı olmasına. Hikmet Çiçek, Uğur Mumcu ile 12 Mart’ta aynı koğuşta kalmış olabilir. Çünkü Hikmet Çiçek o zamanlar Aydınlıkçı değil THKO’luydu. Yani aslında Hikmet Çiçek, Uğur Mumcu ile koğuş arkadaşı olmasını Aydınlıkçı olmamasına borçludur.
Bugün Taliban’dan Hizbullah’a kadar tüm gerici yapıları destekleyen Aydınlıkçılar, işin kolayını bulmuşlar: Meğersem Uğur Mumcu’yu Gladyo öldürmüş!
“‘Hizbullah’, ‘Tevhid ve Selam’, ‘Kudüs Savaşçıları’ vb. gibi isimler kafanızı karıştırmasın. Cinayet, tehdit, gasp, haraç, uyuşturucu ticareti vs. yapmak için çeşitli yeraltı örgütleri kurmak bir Gladyo yöntemidir!“
Müthiş buluş gerçekten. E bunu herkes söyler ki? Size ne gerek var?
Benim merak ettiğim, bir dönem Perinçek’le ters düşüp Aydınlıkçılıktan atılan Hikmet Çiçek, ekibe geri katılmanın diyetini mi ödüyor?
Tüm bu tiyatro aslında tek bir şey için yapılıyor; Uğur Mumcu’nun öldürülmesinde en kilit bağlantı olan İran’a sahip çıkmak. Yoksa Aydınlıkçıların da Hikmet Çiçek’in de Uğur Mumcu diye bir dertleri yok.