Aydınlıkçıların Amerikancılığının kaynağı Çin-ABD işbirliğindedir
Amerika’nın Türkiye’yi NATO’dan atma planı ile Aydınlıkçıların “Türkiye NATO’dan ayrılsın” söylemi, bir planın iki karşıt görünümlü aynı çizgiyi ifade ediyor.
Aydınlıkçılar “NATO’dan ayrılalım” kampanyası yaparak sözde Amerikan karşıtı davranıyor, halbuki Aydınlıkçılar kuruluşundan beri Türkiye içinde Amerika’nın güdümünde bir harekettir.
Geçmişte, Türkiye’de sol hareketin Sovyetler Birliği’ne yakınlık duyduğu bir dönemde Maocular, sol harekete ve Sovyetler Birliği’ne karşı “Sovyet sosyal emperyalizmi” teorisiyle mücadele çizgisi açmış ve Amerikancı çizginin Türkiye’deki politikasını oluşturmuştur.
Çin ile ABD arasındaki uluslararası işbirliği Nixon’un Çin’i ziyareti ve Mao ile görüşmesi ile başlamıştır. Mao’nun ölümünün ardından karısının kurşuna dizilmesi ve Maocu devrimin bütünüyle yok edilmesi sonrası Amerikancı bir devrim yaşanan Çin, “Kırmızı Kitap” yerine “Beyaz Kitap”la dünya sistemine entegre olarak emperyalizmin bir alt üretim merkezine dönmüştür. Çin, uluslararası sistemde Amerika’nın uydusu ve partneri konumuna gelir ve uluslararası devrimci hareketlere ve Sovyetler Birliği’ne karşı çıkarken, Amerika ve Çin işbirliğinin Türkiye’deki pratiği ise Aydınlıkçılar önderliğinde Sosyal emperyalizm teorisiyle Sovyetler Birliği’ne karşı çıkmak ve Amerikan saflarında yer almaktı.
Aydınlıkçıların Suriye politikası
Günümüze gelirsek, Erdoğan’ın Amerika ve NATO’yla ilişkilerini pekiştirmeyi esas alan politikası, Rusya’nın Erdoğan’ı güvenilmez olarak değerlendirmesine neden oluyor. Hatta Perinçek’in “AKP ve devlet Amerika’dan korkuyor” açıklaması çok tepki aldı. Bu noktada, Suriye’de görmediğimiz, en azından Aydınlıkçılar adına görmediğimiz durum, İran’ın Şii Hilali ile Suriye’de egemen olması ve Türkiye’nin kesinlikle Suriye’den ayrılmasıydı. Başından beri savunduğum “Türkiye Suriye’ye girmelidir. Bu sınır ötesi harekât ulusal çizgide olacaktır.” dediğim yerde, bize “Erdoğan’a akıl veriyor”, “Üşümezsoy, Erdoğan’ı göreve çağırdı” eleştirileri yapmışlardı.
Peki Aydınlıkçıların Suriye politikası nedir? Suriye’deki Sünni Türkmen ve Araplaşmış Türkmenlerden oluşan Özgür Suriye Ordusu’nun Esad tarafından terörist ilan edilerek yok edilmesi ve Türkiye’nin Suriye’den çıkması… Buna karşılık, Esad o bölgeleri koruyamayacaksa bile Haşti Şabi ile İran’a yani Şii Hilali’ne vermek noktasındadır.
Diğer taraftan, Türkiye’de 10 milyona yakın Suriyelinin Halep’ten, Şam’dan ve Humus’tan geldiğini ve bunların da Sünni Türkmen ve Araplaşmış Sünni Türkler olduğunu biliyoruz. Buradaki boşalan bölgelere ise bugün Nusayri ve Hıristiyan ittifakı ile Esad yerleşiyor. Böylelikle de bir taşla birkaç kuş vurmuş oluyorlar. Türkiye’yi bu bölgeden çıkarıyorlar, Türkiye ile bağlantısı olan ÖSO’yu tasfiye ediyorlar, diğer taraftan Halep’ten kovulan İdlib’deki Sünnilerin terörist olarak yok edilmesi planlanıyor. Böylelikle de İran, PKK’nın yerini alarak bütün bu kuşak boyunca Şii Hilali’ni oluşturuyor. Üç yıl evvel yazdığım bir yazıda da “Ya PKK koridoru ya da Şii Hilali birbirinin yerini alacak iki kuşaktır ama ikisi de Türkiye’nin aleyhinedir ve Türkiye bu bölgeye girmelidir.” demiştim.
Ortadoğu’da ABD-Rusya işbirliği
Esas olarak benim başından beri savunduğum şu tezdir: Rusya ve Amerika, Ortadoğu’da ortak bir politika izliyorlar. Rusya, gazını Avrupa’ya satabilmek için Ortadoğu’nun gaz güvenliğini azaltacak savaşları kışkırtmaktadır, Amerika da aynı şekilde Ortadoğu gazının çıkmasını engelleyerek kendi kaya gazını Avrupa’ya satmak istemektedir. Yani birinci aşamada Ortadoğu gazını devreden çıkarmak için işbirliği yapan Amerika ile Rusya, Avrupa’ya gaz satma konusunda Ukrayna’da savaşma noktasına gelmiştir.
Hesap yapmasını bilmeyenler için anlatalım: Almanya’nın Rusya’dan aldığı gaz, yıllık 50 milyar metreküptür. Amerika’nın Almanya’ya sattığı sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) 1 metreküpü, 600 misli doğalgaza dönüşmektedir. Bir gemide 250 bin metreküpe kadar LNG taşınabilmektedir. Bu da demektir ki, Almanya’nın Rusya’dan aldığı doğalgaz toplam 350 gemiyle aktarılabilmektedir. Yani, günde bir gemi gelerek boşalırsa, Almanya’nın gaz ihtiyacı karşılanmış olacaktır.
Amerika’nın Avrupa’ya gaz satma yolu budur. Bu anlamda, Türkiye’nin Rus gazını Dedeağaç üzerinden Avrupa’ya aktarması ise tam bir hayaldir çünkü Yunanistan da Mısır gazını gemilerle Dedeağaç’a götürüp buradaki büyük merkezlerden ikinci bir yol olarak Avrupa’ya ulaştırmaktadır.
Dolayısıyla, “Türkiye’nin Kesik Damarları” karşımızdadır: Irak’tan, Katar’dan ve İran’dan gelen gaz boru hatları hem Şii Hilali tarafından hem de Amerika’nın Kürt koridoru tarafından kesilmiştir.
Aydınlıkçılar, ABD’nin Türkiye’yi NATO’dan dışlama politikasına hizmet ediyor
Ulusal Kanal’a çıkan Amiral Cihat Yaycı geçenlerde şöyle söyledi: 2014’ten beri Amerika’daki bir grup, Pentagon merkezi ve NATO merkezi, Türkiye’nin NATO’dan dışlaması gerektiğini savunmaktadır. Bu durumda da öyle bir noktaya geldik ki, son olarak İsveç’te Erdoğan’ın maketinin ayağından asılarak Mussolini çağrışımı yapılması ve Kuran yakılarak uygarlıklar çatışması yaratılmasıyla hem Erdoğan’a “İslam dünyasının lideri” payesi verilmiş hem de Erdoğan’a meydan okuyarak “Biz NATO’ya gireceğiz ama sizi NATO’dan atacağız” tavrı gösterilmiştir.
Burada karşımıza şöyle bir durum çıkıyor: Vatan Partisi’nin “NATO’dan çıkalım” politikası, Amerika’nın Türkiye içindeki uzantısıdır. Anti-Amerikan gözükerek, Amerika’nın istediği politik ortamı yaratmaktadırlar. Geçmişte Amerika’nın politikası, Sovyetler’e karşı olmaktı. Çin ile uzlaştıktan sonra Aydınlıkçılar Sovyetler’e karşı çıkarak Amerika’ya hizmet ediyorlardı. Bugün de Amerika’nın politikası Türkiye’yi NATO’dan dışlamaksa, Vatan Partisi de bu politikaya hizmet ediyor.
Vatan Partisi’nin “NATO’dan çıkalım” vulgar politikası, aslında birebir Amerika’nın politikasını yansıtması açısından, Amerikancı çizgisini ortaya koyması açısından önemlidir.
AKP teorisyenleri ise Amerika ile denge politikasını sürdürerek, Rusya’nın ve İran’ın Suriye politikasına karşı bir tavır geliştiriyorlar.
ABD’nin AKP ve HDP’yi “ehlileştirme” stratejisi
Benim görüşüm, Amerika, Türkiye’yi NATO’dan dışlamak istemiyor. Ama AKP’yi bununla korkutarak kendi çizgisine getirmek, ehlileştirmek istemektedir. Rusya’ya yüklenerek, Suriye ile anlaşmayarak Amerika’nın Suriye’deki politikasıyla ve Suriye Demokratik Güçleri ile uzlaşmak, ÖSO’yu burada pekiştirmek çizgisiyle HDP ile iktidarın anlaşması noktasına giden bir çizgi izleniyor. En azından HDP’yi tarafsızlaştırmak hedefleniyor.
HDP’yi kapatsa, HDP’nin oyları CHP’ye gider. Ama belki de kapatmayıp ileride ihya edecek… Onun işareti de Suriye’de Esad’la anlaşmayarak, ÖSO’yu tasfiye etmek isteyen Esad’a tavır göstererek, Haşti Şabi’nin Suriye’yi işgalini engelleyerek, diğer taraftan ÖSO ile birlikte SDG ile de anlaşarak Türkiye’de HDP’nin tarafsızlaştırılması politikasını izleyecekler.
Burada Amiral Yaycı’nın, Şule Perinçek’in programındaki konuşmasına geri gelmek istiyorum. “Türkiye’yi NATO’dan çıkarmak için bir kampanya var, Türkiye buna direnmeli,” diyordu. Öyleyse, Vatan Partisi “NATO’dan çıkalım” derken aslında Amerika’nın dümen suyunda olmakta ve “Biden tayfası” durumuna düşmektedir! Vatan Partisi ve TGB’nin cılız da olsa NATO karşıtı kampanyaları, mantık olarak Amerika’nın kampanyası oluyor. Amerika A istiyor, aynı şekilde Vatan Partisi de A istiyorsa, o zaman Amerika ile Vatan Partisi’nin istekleri aynıdır anlamına gelir.
İsveç’te Kuran yakan Rusçu grup ile NATO karşıtlığı yapan Amerikancı Aydınlıkçıların parallelliği
İsveç’te, büyükelçilik önünde Kuran yakan kişiyi örgütleyen, otel parasını veren, İsveç’te Rusya yanlısı, Rusya’dan para alan bir grup. Nasıl Le Pen, Rusya’dan para alarak Rusya yanlısı siyaset yapıyorsa, orada da Rusya’dan fonlanan bir grubun sayesinde gelip bu organizasyonu yapmış.
Türkiye’de sol harekete baktığımız zaman, Aydınlıkçıların strateji, taktik ve politikalarıyla tarihi, en çok “Kahrolsun Amerika!” diyerek Amerikan karşıtlığı yapıyor görünürken aslında Amerikancılık yapmaktır. 70’lerde “Kahrolsun Sovyet sosyal emperyalizmi” derken Amerikancılıkları daha açıktı. Ancak bugün “Yaşasın Rusya!” derken, esas olarak Amerikancı politikanın bir başka versiyonu uygulanmaktadır.
Bahçeli: “Fikirlerimiz Vatan Partisi’nde!”
Bahçeli’ye, Doğu Perinçek’in MHP’ye genel başkan olup olamayacağı sorulmuştu. Bunun üzerine Doğu Perinçek, “MHP’de görev almaktan gurur duyarım” demişti. Bahçeli ise “Bizim partimizde Perinçek’e çaycı olarak bile yer yoktur, almayız” diyordu. Buna karşı Perinçek, Bahçeli’nin ideolojisini aynen dillendiriyor.
Geçmişte MHP, “bedenimiz hapiste ama fikirlerimiz iktidarda” derken, Bahçeli bugün “Fikirlerimiz Vatan Partisi’nde” diyor.