Medya-siyaset ilişkileri, yandaş basın, havuz medyası tartışılırken, es geçilmemesi gereken bir grup var.
Kimler mi?
Perinçekçiler, yani Aydınlık grubu!
Aslında bu yazıyı yazmama vesile olan da bir Aydınlık yazarı, Gaffar Yakınca. Gaffar, dün Aydınlık‘ta yazdığı yazıda, Halk TV gibi izlenme oranı düşük olan “dandik” (bu ifade Gaffar’a aittir) bir kanalla CHP’nin niye sözleşme yaptığını sorguluyordu.
Yazının o kısmını görünce aklıma gelen, AKP’nin Aydınlık gibi “dandik” bir gazeteye neden bu kadar ilan verdiği oldu. Öyle ya, bugün tirajı 2 binin bile altında olan Aydınlık gazetesini başta AKP olmak üzere, devlet bankaları, Türk Telekom, Emlak Konut gibi devlet kurumları ilana boğarken, Basın İlan Kurumu da Aydınlık‘a ilan konusunda epey cömert davranıyor.
Tüm dini ve milli bayramlarda Aydınlık‘ta en az 4-5 devlet bankasının, kurumunun ilanı yayınlanır. En son 15 Temmuz’un yıldönümünde, Aydınlık‘ta 7 tane ilan yayımlandı. Bunların üçü, Halkbank, Vakıfbank ve Ziraat Bankası‘nın tam sayfa ilanlarıydı.
Emlak Konut ve Türk Telekom da yine Aydınlık‘a tam sayfa ilan veren iki devlet kurumuydu. 5 tam sayfa ilanın yanı sıra Bursa ve Kocaeli büyükşehir belediyeleri de yarımşar sayfalık ilanlarla Aydınlık‘a destek atmıştı.
Aydınlık işi büyütmüş, artık AKP’li belediyelerden de ilan alıyor diye düşünenler olmuştur. Ama Aydınlıkçılar, seçim döneminde bizzat Perinçek’in ağzından Erdoğan’a destek çağrısında bulunmanın ve meydanlarda Erdoğan için oy istemenin karşılığını alıyorlar. Seçimden önceki son günlerde Aydınlık‘ın arka sayfasını Erdoğan’lı AKP seçim ilanları süslüyordu, seçimden sonra ise AKP’li belediyeler, Perinçek’e ilan desteği atıyorlar.
Ancak Aydınlık‘a devlet desteği sadece bunlarla sınırlı değil. Özellikle muhalif basına ilan konusunda oldukça cimri davranan, hatta bazı gazetelere ambargo uygulayan Basın İlan Kurumu, Aydınlık‘ı adeta ilana boğuyor. O kadar ki, gazetede ilandan haberlere yer kalmıyor.
21 Temmuz günlü Aydınlık, tam da böyle bir nüshaydı. Toplamda 6 sayfaya tekabül eden 8 adet mahkeme ilanı, Aydınlık‘ta haber vermeye yer bırakmamıştı adeta. 16 sayfalık gazetenin 6 sayfası ilan! Şimdi buna gazete mi diyeceğiz?
Gaffar’a dönecek olursak, Halk TV gibi (Gaffar’a göre izlenme oranı düşük, dandik) bir kanalla CHP’nin neden sözleşme imzaladığının hikmetini, kendi yazdığı gazeteye AKP’nin ilan yağdırmasında araması gerekiyor.
Aydınlık gazetesi, Türkiye’nin tirajı en düşük gazetelerinden biri. Şu günlerde 2000’in altında bir tirajı var. Yani AKP ile Aydınlık arasında siyaseten bir birliktelik yoksa, ya da şöyle söyleyeyim, Aydınlık, AKP borazanlığı yapmasa, bu ilanları rüyasında bile göremez.
Çünkü Gaffar’ın dünkü yazısında altını çizdiği üzere, bu ilanlar televizyonların izlenme oranına göre verilir. Aynı şekilde gazetelerin de tirajına göre verilmesi beklenir. Tirajı yüksek olan gazetelere ilan verirseniz, ilanınızı daha çok kişi görür. Bu kadar basit.
Ha, eğer benim reklamımı kimse görmesin diyorsanız, elbette Aydınlık‘a verebilirsiniz. Ama kimse dünyanın parasını görülmeyecek bir reklam için harcamaz. Elbette amaç, reklamın görülmesinden ziyade, reklam verilen gazeteyi beslemek değilse.
Eh, Aydınlık da görevini fazlasıyla yerine getiriyor. Akit‘ten beter bir üslup ile şimdiden en seviyesiz yandaş gazete oldu. Hani sahibinin sesi derler ya, Aydınlık‘ın şu anki durumu tam olarak bu.
Gaffar, Aydınlıkçı olmadığı için meseleye bu noktadan girmiş ama bu nokta Aydınlık‘ın en zayıf noktasıdır. Bir Aydınlıkçı asla meseleye buradan girmezdi. Çünkü “Halk TV’nin reytingine laf edeceğine dön kendi tirajına” bak derler.
Başlıktaki sorunun cevabı artık herkese malum olmuştur sanırım. Aydınlık‘ın, Perinçek hapisten çıktığı günden bugüne kadar gelen yayın çizgisindeki değişiklik, bir gazetenin, bir siyasi hareketin, parayla nasıl devşirildiğinin en ibretlik örneğidir.