Nakşibendi İsmailağa Cemaati, 1 Mayıs’ta tarihinde bir ilki gerçekleştirdi ve basın toplantısı düzenledi. Bilindiği gibi İsmailağa’da Şeyh Mahmut Ustaosmanoğlu’nun 2022’deki ölümünün ardından sular bir türlü durulmuyor. Türkiye’nin bu sayıca olmasa da etkisi açısından çok önemli cemaati, kendi içindeki grupların birbiriyle çatışmasına sahne oluyor.
Ustaosmanoğlu’nun ardından onun yerine posta oturan Hasan Kılıç’ın da geçtiğimiz günlerde vefat etmesiyle birlikte İsmailağa’daki içten içe yanan köz yeniden alevlendi. Cemaatin merkez grubu diyebileceğimiz fraksiyon, yeni şeyhin Ahmet Fikri Doğan olduğunu ilan etti. Cübbeli Ahmet ise bu kararı tanımadığını açıklayarak çatışmaya dâhil oldu.
Bu basın toplantısı da bu çatışmaların kamuoyuna yansımasının bir sonucu. Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik’in toplantıyı organize ettiği biliniyor. 20 gazetecinin davet edildiği toplantıya, son dönemde İsmailağa ile çok ilgili olan Aydınlıkçılar çağırılmamış ve onlar da buna son derece içerlemiş!
Dün, Aydınlık’ta Mustafa İlker Yücel imzasıyla konuyla ilgili bir haber çıktı. Daha doğrusu haber değil de serzenişle tehdit ve ihbar arası bir metin diyebiliriz buna. Yücel yazısına“İsmaliağa ile ilgili en çok haberi biz yaptık, biz niye davet edilmedik” yakınmalarıyla başlamış.
Konu normal gazetecilik ve haber yapma kavramlarıyla açıklanabilecek olsaydı belki bu yakınmaların bir anlamı olabilirdi ama işin özünün o olmadığını gayet iyi biliyoruz. Son dönemde Aydınlık yani Perinçek tarikatı, İsmaliağa’daki iç karışıklıkta doğrudan taraf oldu. Cübbeli Ahmet ve ekibiyle birlikte bu çatışmaya katıldı. Cübbeli defalarca Aydınlık’a konuştu, Ulusal Kanal’a çıktı vs… Aydınlık adeta Cübbeli’nin yayın organına döndü.
Şimdi bu kadar kavganın içindeyken, tarikatın içinde epey bir fitne fesat faaliyeti yürüttükten sonra herhalde bu toplantıya davet etmemekte pek haksız da sayılmazlar herhalde!
İlker Yücel’in bu eleştirileri yaparken yine de kendilerini davet etmeyen Ersin Çelik’le arayı bozmamaya çalışması, bu iktidar medyası unsurunun kalbini kırmamaya gayret göstermesi ayrıca göz yaşartıcıydı. Bu sayede biz de İlker ile Ersin Çelik arasındaki anti-LGBT yoldaşlığını öğrenmiş olduk.
Yazının iddiası, o toplantıya alınsalar çok önemli sorular sorarak İsmailağacıların başını ağrıtacak oldukları. İşte, Cemaatte aslında o Fethullahçıymış bu Süleymancıymış filan. Belki bu entrikalar gerçekten de Aydınlık ile İlker’in ilgi alanıdır çünkü hayatları zaten entrikadan ibaret ama İsmaliğacılara, Cemaatteki çocuk istismarlarını soracakları iddiası son derece gülünç. Bunları herhalde Cübbeli’ye de sorabilirdiniz. Defalarca bu fırsatı yakalamış olmalısınız, değil mi?
Bir de Cemaatin önde gelenlerinden İsmailağa Camii imamı Salih Topçu’ya çok darılmışlar çünkü bu hazret de Perinçek için “derin devletin adamı, dinsiz” filan diyesiymiş. İlker de buna karşı, Doğu Efendi’nin yıllarını nasıl Hz. Peygamber ve din-i İslam medeniyeti övgüsüne hasrettiğini anlatmaya girişmiş. Ben pek öyle bir dönem hatırlayamadım ama dönüp bir de Perinçek’in 2000’e Doğru dergisi dönemine bakmak gerekir herhalde! O dönemler neler yazmış, dergisinde nasıl peygamber ve İslam sevgisi yaymış herkes incelemeli bence…
Her neyse biz İsmailağa tarikatıyla Perinçek-Cübbeli kliği (İlker’in deyimiyle “iki milli-vatansever isim”!) arasındaki kavgayı izlemeye devam ederken İlker Yücel’i de dergâh kapısından içeri alınmayan rabıtası kesik dervişin derin hüznüne teslim edip şimdilik konuyu burada bırakalım…