Dünkü yazımda Devlet Bahçeli’nin deprem sonrasında enkaz altında kaldığını ve artık siyasi miadını doldurduğunu yazmıştım.
Bahçeli artık Tayyip Erdoğan’ın vesayeti altına girmiş ve gücünü yitirmiş bir siyasetçidir.
Bu çöküşün tek sebebi deprem değil.
MHP’nin çıkış noktası olarak gösterdiği Türk milliyetçiliği uzun zaman önce yol ayrımına girmiş ve yeni bir siyasi çıkış yaratma zorunluluğuyla karşılaşmıştı zaten.
AKP’nin yeni Türkiye’sinde milliyetçiliğin, Siyasal İslam’ın dayattığı toplumsal düzenle hesaplaşması ve bunun sonucu olarak da laikleşmesi, Cumhuriyet sosyolojisinden kaynaklanan bir zorunluluk.
İmam hatip iktidarının koltuk değneği haline gelen ne olduğu belirsiz bir milliyetçiliğin gücü de yok geleceği de yok.
İYİ Parti, bu süreci fark ettiği ve laikleşmeyi tercih ettiği için kısa sürede MHP’den çok daha etkili bir toplumsal güç haline geldi.
Bu partilerin temsil ettiği klasik ülkücü geleneğin dışında kalan genç kesimler içinde geniş taban yaratan güçlü bir Türkçü hareket de oluşmuş durumda. Kendisini “sol düşmanlığı” üzerinden değil siyasal İslam’a karşı tanımlayan, laik ve Atatürk’ü benimsemiş mücadeleci bir akım bu.
MHP dışındaki tüm bu milliyetçi akımların yarattığı etki değerlendirildiğinde, Devlet Bahçeli’nin ve temsil ettiği çizgisinin siyasi mevta haline geldiği ortaya çıkıyor.
Büyük deprem felaketi bu süreci hızlandırmış, MHP’nin çöküşüne son noktayı koymuştur.
Devlet Bahçeli’nin kendi memleketinin de bulunduğu afet bölgesine ancak 15 gün sonra Tayyip Erdoğan’la birlikte gidebilmesi; Bahçeli’nin artık Erdoğan’ın vesayetine girdiğini gösteriyor.
MHP’nin elinde bulunan az sayıda belediyeden bir tanesi olan Osmaniye ziyaretinin görüntülerinde Bahçeli ev sahibi gibi değil, bölgeyi ziyarete gelmiş yabancı bir diplomat gibi duruyor.
MHP’li belediye başkanının bile kendi Genel Başkanına değil, AKP Genel Başkanına hitap ettiği; Bahçeli’nin durumdan memnun, kafa sallamakla yetindiği bir ortam var.
Aday olarak gösterdiği bir belediye başkanının yanında bile suskun kalmayı tercih eden, misafirliği benimsemiş, yorgun bir siyasetçi görüyoruz.
Kendi toprağından olan depremzedelere gitmek yerine, belediyenin döktüğü yeni asfaltlardan “Selamsız Bandosu” misali hızla geçen, hemşerilerinden bile kaçan bir siyasetçidir artık Devlet Bahçeli.
AFAD Osmaniye’de yapılan basın toplantısında Tayyip Erdoğan’ın 18 dakikalık konuşmasında yanında oturan Bahçeli’nin sürekli Erdoğan’a bakmasını iletişimciler yorumlamalı.
Tüm bunları “devlete duyulan saygı” olarak göstermek gerçeğin üzerini örtmek olur.
Deprem bölgesine yapılan ziyarette Bahçeli, sadece bir defa konuştu; konuşmasında da “depremde bir sır olduğunu” anlattı.
Ortada sır yok; devletin yetersizliği, halkın çaresizliği ve ölen on binlerce insanımız var. “Sır” arayanlar, tüm dünyanın yardım için koşarak geldiği deprem bölgesine gelemeyen ve “sırra kadem basan” Bahçeli’ye bakmalı.
Gördükleri şey, İslamcılığın örümcek ağına düşen sahte bir Türk milliyetçiliğinin kaçınılmaz sonu olacak.