Banu Avar’ın İranlı kadınların molla rejimine karşı sokağa dökülmesine karşı çıkarak “Bu eylemler kime yarıyor?” sorusunu sorması ve eylemlerin arkasında aslında ABD’nin olduğunu ima etmesi, AKP’nin yarattığı eylem düşmanı sahte ulusalcılığın sıradan bir göstergesi.
Avar; ağzından “ulusalcılık, milliyetçilik” gibi kavramları düşürmeyen, Göktürk alfabesini tercih eden, AKP’ye karşı ama gerekirse “devletini savunmak için” AKP’nin yanında tavır almaktan utanmayan, donanmasını ve ordusunu yok etmiş bir iktidarın uydurduğu “mavi vatan” kavramıyla kendisini tatmin eden, muhalif olduğunu iddia eden ama sonuna kadar AKP’li garip bir siyasi akımın karikatürize edilmiş hali.
Böylesine sakat bir akımın dünya üzerindeki her toplumsal olaydan sonra “bu eylemler kime yarıyor?” diyerek sorması elbette gerçeği aramak için yapılan bir beyin fırtınası değil. Bu ekip dünyadaki her eylemin arkasında ABD’yi arayacak kadar paranoyak. Her atılan sloganın ardından bir komplo teorisi kusmak, evde oturup hiçbir şey yapmamanın gerekçesi oluyor. Tepki göstermeyelim, ABD’ye yarar! Slogan atmayalım, ABD’ye yarar! Hakkımızı aramayalım, ABD’ye yarar!
Böylesine zavallı bir bakış açısı Atatürk Anadolu’ya geçtiğinde “Padişahı kızdırmayalım, İngiliz’in işine yarar” diyerek korkaklığı “gerçekçilikmiş” gibi sunmaya çalışıyordu. Bu şebekenin özünde Enver’i çok Turancı görerek sevmesi, Atatürk’ü de Anadolu’ya hapsolmakla eleştirmesi bir tesadüf değil. Ama yazımızın konusu bu değil.
Siyaset yapan hiç kimse açıkça “ben korkağım!” demez. En korkakların cesur taklidi yapabildiği değişik bir arenadır siyaset. Banu Avar “cesur analizler” yapıyormuş gibi yapıp her olayın arkasında ABD’yi gösterip aslında eylem kırıcılık yapıyor. Kazakistan’da insanlar ayaklanmış, milyonlar diktatörün heykelini yıkıyor; Avar hemen soruyor “bu eylemler kime yarıyor?”. Sri Lanka’da insanlar sefaletin verdiği öfkeyle sarayı basıyor, Avar anında atıyor tweetini: “Bu eylemler kime yarıyor?”. İran’da halk ayaklanmış, kadınlar katlediliyor, eylemciler bedel ödüyor, Banu Avar evinden yine aynı soruyu soruyor. Hiç sekmiyor ve değişmiyor bu durum. Büyük resme bakmaktan yorgun düşen insan topluluğu!
İşin kötü tarafı kendisini epeyce taraftar yaratmış sahte bir milliyetçilik bu. Erdoğan milliyetçiliği, Bahçeli milliyetçiliği gibi. Aynısı!
Yine de sorunun saçmalığını göstermek için cevabını vermek gerek. Gerçekten İran’daki eylemler kime yarıyor?
Mesela İran’da esaret altında yaşayan Türklere yarıyor. Zaten eylemlerin daha kitlesel olduğu yerler Türklerin daha yoğun yaşadığı bölgeler.
İran’da molla rejimi altında yaşamak zorunda kalan İran halkına yarıyor. Molla zulmüne karşı ses çıkaramayan, sessizce gelecek güzel günlerin hayalini kuran, sokaklarda “ahlak polisiyle” muhatap olmak istemeyen milyonlarca sıradan insana yarıyor.
İran, kadınların cehennemi her gün yaşadıkları bir yer ve insanların sokakta eylem yapmasından en çok kadınlar faydalanıyor. Kendilerine yeni bir özgürlük alanı açmış, molla rejimine karşı daha güçlü biçimde ses çıkarmış oluyorlar.
Tüm Ortadoğu halkları faydalanıyor. Mollaların yaymaya çalıştığı kin ve nefret kendisine engel olacak halk barikatlarıyla karşılaştığında Ortadoğu arınmış oluyor, Suriye ve Irak nefes alabiliyor. Lübnan rahatlıyor.
Peki eylemlerden kim “faydalanamıyor”? Tabii ki kadın düşmanları ve mollaları rahatsız ediyor halkın sokağa dökülmesi. Bir de Banu Avargilleri. Bunun adı ulusalcılık, milliyetçilik ya da Turancılık değil. Düz korkaklık, eylem yapabilecek kadar cesur insanlara düşmanlık.
Gezi’de eylem yapan insanların arkasında bile dış güçler arayan zavallı bir bakış açısı bu.
İran eylemlerinden ABD faydalanabilir mi? Evet, faydalanabilir. Avrupa? Onlar da faydalanabilir. Tıpkı Ukrayna’nın Rusya’ya direnmesinin batı bloğunun işine gelmesi gibi.
O zaman ne yapacağız? Emperyalistlerin işine yaramasın diye emperyalizm yok oluncaya kadar eylem yapmayacak mıyız? Hakkımızı aramayacak mıyız? “Büyük resim”den payımıza düşen şey derin bir sessizlik mi olacak? Ve tabii ki ABD-AKP geriliminde ABD’nin işine yarayacak diye emperyalizmin öz evladı olan bir siyasal rejimi mi savunacağız?
Zurnanın son deliği işte burası. “Büyük resimcilerin” günü geldiğinde “BOP’un eş başkanıyım” diyenleri nasıl savunduğunu gördüğünüzde, resimdeki asıl yerinizi fark edip rahatsız olabilirsiniz. Ama iş işten geçmiş olur.