Az önce AKP TBMM grup toplantısı yapıldı. Türkiye’nin 41 madenci için yasta olduğu günlerde, toplantı iğrençlik düzeyine ulaşan bir gürültü ve neşe içinde geçti.
AKP Lideri Tayyip Erdoğan salona girdiğinde Titan tarzı saadet zinciri toplantılarını anımsatan saçma sapan coşku, hoplama, zıplama, üçlü çekme şamataları yaşandı. Kadınlar Edis konserine gitmiş gibi çığlık attı, adamlar türlü şaklabanlıklar yaparak seslerini duyurdu.
Sonra da övgülerini kaptılar. Tayyip bu taşkın kalabalığa “Maşallah bu ne coşku, bu ne heyecan!” diye iltifat edince, salondan çıkan sevinç höykürüşleri bir üst perdeye çıktı.
Bir gün önce CHP’nin grup toplantısı saygı duruşu ile başlamıştı. İyi Parti’nin Genel Başkanı ise madenci kasketiyle kürsüye çıkıp saygısını sunmuştu.
AKP’ye yakışan toplantı tam olarak buydu aslına bakarsak. Ancak yine de dolu mideyle izlenmesi çok zor bir karnavaldı. Yeni AKP’li Mehmet Ali Çelebi’ye rozet taktı sonra Tayyip Erdoğan. Bu da çok yardımcı olmadı bulantıya.
Bir de Tayyip yeni parti üyesinin sadece tek çocuğu olduğunu öğrenince “sayımızın artması lazım” talimatı verdi. Çelebi’nin tutuklu olduğu Ergenekon davasının savcısı ilan etmişti zamanında kendisini. Şimdi hangi mesleğe soyundu bilemiyorum?
Daha ne kadar ileri gidebilirler diyebilirsiniz ama konuşmasında Tayyip din iman meselelerine girdi. Adeta fetvalar dağıttı. Konu iş kazası olarak yutturulmak istenen iş katliamında ölen madencilerimiz ile ilgiliydi.
Kısaca özetleyelim. Kazanın nedeni takdir-i ilahiymiş. Ölümlere ihmal yol açmamış. Allah öyle karar vermiş. Ülkenin %99’u Müslüman’mış. Kendisi kader, mukadderat, kazaya iman ediyormuş. Ancak Bay Kemal’in İslam ile alakası yoksa kendi bilirmiş.
Değil lise, ortaokul düzeyinde bilgi, annesi ve babasından azıcık din eğitimi alan herkes bilir ki Tayyip’in bahsettiği din İslam değil, Hıristiyanlıktır.
İslam’ın böyle bir kader anlayışı yoktur. “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını da Tanrı’ya verin” diye buyuran Papalıktır. İslam değil.
Yine, bir tokat yersen öbür yanağını çevir diyen Hıristiyanlıktır.
İslam’ın bu tarz bir tevekkül ve kader anlayışı yoktur. Tersine sadece öbür dünyada değil, bu dünyada da adaleti ve hakkı savunur. Hatta inananlara bunu sağlamayı bir görev olarak yükler.
İslam’da “kadercilik” anlayışı var diye düşünen laik aydınlarımız da yanılıyor. Dinci sömürücülerin elinde böyle bir koz yok. Biz niye bu kozu verelim?
Ortodoks papazı olmak isteyen olabilir. Ama kimse kürsüden bu palavraları sıkıp sonra da “İslam bunu buyuruyor” diyemez. İslam, Hıristiyan-Roma dininin bu açmazını hiç yaşamadı. Dileyen tarihsel yaklaşır, insanlık gelişmiş der. Dileyen Allah’ın kelamı bozulmadığı için böyle der. Atatürk’ün de dediği gibi en son din olduğu için en doğru dindir.
Sonuç olarak İslam’da bu konuda bir tartışma konusu yoktur. Tayyip’in bulandırmak istediği, muamma yaratmak istediği konu ithaldir. İslami terminoloji ile bidat.
“Kader varsa biz sorumsuzuz, günah bizden gitti” skolastik açmazı Katolikler ile Protestanlarındır. İslam’da ise bir külli irade varsa, bir de cüzi irade vardır.
Sarhoş bir şoför trafik kazası yapıp, insanları öldürdüğünde, “Allah’ın takdiri” diye cezadan sıyrılamaz. Şoför cezalandırılsın diyene “senin İslam ile alakan yok mu, takdiri ilahiye karşı mı geliyorsun” diye çıkışana da ancak münafık denir.
“Zulme karşı susan dilsiz şeytandır.” İslam’ın imanı böyledir Tayyip.
Kaldı ki sadece İslam değil bütün laik ahlak sistemleri de, yöneticilerin ve egemenlerin adaletsiz ve zalim olduğu bir düzene itaat etmemeyi, hatta isyan etmeyi salık verir.
Bartın’da yaşanan facia bir kaza değil, cinayettir. Katliamdır. Defalarca Sayıştay raporlarında kazanın geleceği belirtilmiş. TTK’nın başına Kozlu’daki iş katliamından dolayı kusurlu bulunduğu için 3 yıl 4 ay hüküm almış adamı geçiren de sensin.
Bunlar Allah’ın işi değil, şeytanın işidir. Az işçi çalıştıracağım, tecrübesiz işçi çalıştıracağım, güvenlik önlemi almayacağım, maliyeti düşüreceğim, yandaşa imtiyaz dağıtacağım, kârına kâr katacağım diyenlerin işidir.
Ve elbette Allah bize bu işlere razı olmayı değil, sorumlulardan hesap sormayı görev olarak biçmiştir.
Eyyyy Tayyip. Yine de senin de kendine has bir “imanın” olduğunu biliyoruz. Buyur o zaman. Her şey takdiri ilahi ise, kendin de önlem alma. Halkın arasına bir korumasız gir. Mesela Bartın’a bir de öyle git. Öyle on yedi bin iki yüz kırk üç adet gorille dalma facia alanına.
Hayırdır. Sizi pek hevesli göremedim.
Mademki takdiri ilahiye güveniyorsun, hadi buyur!
Ne o Soma’dan ders mi çıkardın? Önlemini alıyorsun değil mi? Ama unutma. Hakikaten kaderden kaçılmaz.