Deprem gece saat 04.17’de oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ilk arayanlardan biri Süleyman Soylu. Kendi ifadesine göre saat 04.22’de arıyor.
Saat 05.10’da yani depremden 53 dakika sonra ise Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı ile görüşüyor.
Cumhurbaşkanı, kabinenin başı ve kendi kabinesindeki İçişleri ve Savunma bakanlıklarından bilgi alması çok doğal, onlara talimat vermesi gerekiyor.
Ama Cumhurbaşkanı’nın bu iki bakanı ile görüşmesinin peş peşe olması gerekmez miydi?
O halde ilk sorumuz şu olsun: Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı ile neden 53 dakika sonra görüştü ya da neden 53 dakika bekledi?
Dikkat edin, dakikaların bile hayat kurtaracağı bir andan bahsediyoruz.
Ama kimsenin üzerinde durmadığı başka bir şey daha var. Cumhurbaşkanı aynı zamanda Başkomutan. Yani TSK doğrudan kendisine bağlı.
Peki, Başkomutan depremden sonra kendi Genel Kurmay Başkanı ile görüştü mü?
Hulusi Akar, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını kendisinin aradığını ve bilgi aldıktan sonra da Cumhurbaşkanı’nı aradığını belirtiyor. Bu açıklama doğruysa demek ki Başkomutan, kendi komutanları ile doğrudan görüşmüyor, kim bilir belki de görüşemiyor…
Bu kadar güçlü bir Başkanımız var ama anladığımız kadarıyla İçişleri Bakanı ile Milli Savunma Bakanı’nın vesayeti altında.
Üstelik bu iki bakan arasındaki rekabet, devleti paralize etmiş durumda. Depremde vatandaş can derdindeyken bunlar yetki savaşına tutuşmuş.
Bu arada denilenlere göre 2. Ordu Komutanı askeri hazır tutmuş ama talimat gelemediği için sahaya gönderememiş ve ağlamış sinirinden.
Neden ağlamış ki, arasaymış Başkomutanı’nı ve anlatsaymış durumu diye soramıyorum çünkü Genel Kurmay Başkanı bile arayamamış anlaşılan Başkomutanını.
Deprem enkazında asker neden yok diye sorduk, çünkü yoktu. Ama görüyoruz ki aslında ortada bir komutan da yokmuş, Başkomutan da.