“Kullanışlı Aptallar” bizi de aptal sanıyor
Bilindiği gibi AKP diktasının inşa sürecinin ilk aşamasında yandaş güçleri bugünkünden farklıydı. Kemalizm ve TSK düşmanlığı temelinde oluşturulan iktidar bloğunda PKK, Fethullahçılar, liberaller ve “yetmez ama evet”çi bin çeşit unsur Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde birleşmişti.
AKP’nin yandaşları çok değişti. Ancak akıllanma olmadı. Kullanılıp atılanların boşalttığı kadrolara aday olan mutlaka yeni yandaşlar çıktı. Saray kapısı bu kadar ballı demek ki…
Kimi eski yandaşlar gocunmadan “kullanışlı aptaldık” dedi. Ali Nesin, Baskın Oran, Nuray Mert, Ufuk Uras gibi en kibirli ve en aptal “yetmez ama evet”çiler ise hâlâ burunlarından kıl aldırmıyor: “Hayır biz kullanışlı değiliz, o dönem biz onları kullandık.”
İnsanın aklına ister istemez onların kadrosunu kapan Perinçek geliyor: “Biz AKP’nin yanına gelmedik, AKP bizim yanımıza geldi.”
Konumuz AKP’nin eski destekçilerinden Selahattin Demirtaş. Son zamanlarda epey gayretkeş… Her hafta bir mektubu servis ediliyor. Kimileri “yeni bir lider yaratılmak isteniyor” diyor. Oysa Selo yeni değil, epey eski ve hatta eskitilmiş ve kullanılmış bir isim.
“Selo kimdir, HDP nedir?” diyenlere yanıtım kısa olacaktır: 2015’e kadar süren AKP-PKK ittifakı yerini kısa sürede AKP-MHP ittifakına bıraktı. Hem AKP hem HDP hem de MHP için yapılabilecek tüm yorumların özeti bu kronolojidir. Demirtaş ise bu süreçte zavallı bir aparattır. Kullanılmıştır ve çöpe atılmıştır.
Tek farkı hapiste olmasını sermayeye çevirmeye çalışmasıdır. “Kullanışlı aptal” değilse bile en fazla “kullanışlı kurnaz” olabilir.
Selo’dan Tayyip’e açılım çağrısı
Selo’nun son mektubunda yine bolca laf salatası var. İçindeki en önemli bölümde ise Saray’a hitap ediyor. Aynen aktarıyoruz:
“Akan kanın durması AKP’ye oy getirir diye barışa karşı çıkmak ahlaken de siyaseten de yanlış olur. AKP’ye yarayıp yaramayacağını bilemem ama Türkiye toplumuna yarar, herkes nefes alır. Böyle bir durumda HDP seçmeni AKP’ye oy verir mi diye merak ediliyorsa bunun yanıtını ancak sandıkta görebiliriz.” (18 Temmuz 2022)
“Muhalif tutuklu” lidere bak! AKP için Kürt oyu avına çıkmış. Tekrar açılım olursa HDP seçmeni AKP’ye oy verebilirmiş.
Selo ve Sırrı onca yıl AKP-MİT-PKK tarafından kullanıldı. Oslo-Kandil-İmralı-Saray arasında kuryelik için mekik dokuyup durdular. İşleri bitince de bir köşeye atıldılar. Hikâyeleri bu kadar basittir. Burada bir “mağduriyet” varsa artık o kadar da olsun. Hitler ile aynı yatağa biz girmedik.
Şimdi bu düşkün karakterleri “muhalif” saymamız gerekiyormuş. En çok da Aktroller bu konuda ısrarcı. Oysa kafalarında hiçbir değişiklik yok. Mahkemede verdikleri savunmalar “açılıma FETÖ engel oldu”, “bizi Türk Solu tutuklattı”, “Dolmabahçe’de AKP’li yetkililerle konuştuklarımızı açıklarız” pespayeliğindeydi. Kısacası her ikisi de hâlâ AKP’deki ve MİT’teki eski amirlerine yaltaklanma derdindeydiler. Bu yüzden Selo’nun son “açılım” mektubu bizi hiç şaşırtmadı.
Hapishane insanın karakterini biraz olsun düzeltmez mi, yontmaz mı?
Normal insan psikolojisi nedir? En azından biraz muhasebe yapar, eski yandaşı olsa da AKP diktasına kinlenir…
Altan ve Kavala dahi kendilerince bir muhasebe yaptılar ve her şeye rağmen eski müttefikleri de olsa, Tayyip’e boyun eğmediler. Adam gibi yattılar. Her hafta orası burası ayrı oynayan açıklamalar yapmadılar. “Açılım” vs. bahanesiyle saraya el uzatmadılar. Daha doğrusu el açmadılar.
Selo’nunki nasıl bir karakter gevşekliği ki 5 yıllık süreçte adamın işbirlikçilik, yaltaklanma ruhu bir gram zedelenmemiş. Hâlâ aynı yerde duruyor. Saray kapısında teveccüh bekliyor.
Selo, Gezi’de de halk karşıtıydı bugün de
Gezi Direnişi’nin ikinci günü gençler AKP tarafından kurşunlanıyorken, Demirtaş, Diyarbakır’da şu basın açıklamasını yapmıştı:
“Ulusalcı, ırkçı ve milliyetçi kesimler ‘Kürt sorununu nasıl baltalayabiliriz’ arayışına girdi. Bunların farkındayız… Gezi Parkı’nda yaşananların barış müzakerelerinin karşıtlığına çevrilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü biz onlarla hareket etmiyoruz. Tabanımız kesinlikle ırkçı ve faşistlerle aynı etkinlikler içinde olmayız. Bizim tabanımız ne yapacağını bilir.” (2 Haziran 2013, Milliyet)
Selo’nun eylemcilere yönelik bu iftiraları zamanın bütün yandaş medyasında manşet olmuştu. Bu bir pot değildi. Selo halk düşmanlığında, AKP yalakalığında çok da ısrarcıydı. 13 Haziran 2013’te TBMM’de verdiği mülakatta Gezi Direnişçilerine karşı neden AKP’ye destek verdiğini şöyle açıklıyordu:
“Şimdi bize diyorlar ki ‘efendim niye onlarla yan yana durmuyorsunuz’. Onlar gelsinler bizimle yanyana dursunlar, mecbur muyuz onlarla yanyana durmaya…
… Bazı yerlerde çağrıları yapıldı. Özellikle ‘Türk Solu Dergisi’ çevresi… Aslında faşistler. İşçi Partisi gibi çevrelerin darbe çıkarabilir miyiz gibi bir arayışları denemeleri oldu. Bazı yerlerde sokağa bunun için çıkanlar da oldu. Ama bunu başaramadılar.” (13 Haziran 2013, Cumhuriyet)
Tayyip’in ve Aktrollerin bugün söylediğinin aynısı. Aslında Gezi bir darbeymiş. Gezi’ye katılanlar da darbeci. Selo hepsinden önce saptamış. Bravo! AKP’li savcılar Osman Kavala ve Gezi Davası’na, Selo’yu tanık olarak çağırsınlar bari. Hizmet etsin Apo gibi…
31 Temmuz 2013 tarihine geliyoruz. Bu tarih itibariyle AKP 8 genci katletmişti. Diktanın en kanlı perdesi açılmıştı. Selo ise hâlâ ekran ekran dolaşıp –o zamanlar bütün medya emrine amadeydi “Gezi’de darbeyi” nasıl “gördüğünü” anlatıyordu. O sıralar neredeyse günlük mesaiye çıktığı ünlü penguenci CNNTürk’e verdiği demeci aynen aktaralım:
“Hükümeti devirecek, darbeye doğru götürecek bir halk hareketini çıkarabilir miyiz anlayışı vardı. Bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Gezi’ye mesafe koyduk…
Bu şekilde hükümeti devirecek, darbeye doğru götürecek bir halk hareketini çıkarabilir miyiz? Ya da bu halk hareketini darbeye kanalize edebilir miyiz?’ Böyle bir arayış oldu. Bunu, biz hem sokaktaki gözlemlerimizle hem de arkadaşlarımızın tespitleriyle rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Bu bir spekülasyon değil. Biz bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Bu yüzden de bir mesafe koyduk. Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız biz.” (31 Temmuz 2013, Star)
Teröristbaşı Öcalan: “Erdoğan’ı Gezi’de biz kurtardık”
O günleri uzun uzun anlatacak değiliz. Bugün AKP diktasına payandalık rolü MHP’deyse, o günlerde de HDP’deydi.
Selo da ekran ekran gezip, “Gezi’deki darbeye” nasıl engel olduklarını anlatıyordu. Gurur (!) duyduğu kadar da var. Gerçekten de Gezi Direnişi sırasında Türkiye’nin bütün illerinde büyük halk protestoları oldu. AKP’nin en güçlü kalelerinde bile. Bir tek HDP’nin egemen olduğu doğu illerinde tek bir kişi bile sokağa çıkmadı. 21 Ocak 2014’te İmralı görüşmesinde Apo bu durumu hiç gocunmadan açıklıyordu:
“Başbakan seçimlerde beni idam etmekten bahsediyordu ancak ben Gezi olaylarında kendisini kurtardım. Sağduyulu davranmasaydık Başbakan’ı götüreceklerdi. 17 Aralık darbesine de karşı duracağız. Tüm darbelere karşı durduk…
Nisan’a kadar opsiyon tanıdım. Ancak hükümet bir an evvel bir Barış Yasası yapmalı. Yoksa biri çıkar Hakan Fidan’ı da Başbakan’ı da zora sokar. Hakan Fidan’ı vermemekle Başbakan doğru yaptı. Şimdi herkesi kurtaracak bir yasa çıkarmalı.” (21 Ocak 2013, Canlı Gaste, Can Dündar)
Yani Selo’nun ünlü “Gezi darbesi” söylemleri bizzat Tayyip ve Apo’nun talimatlarıyla şekillenmiş rezil bir faşist söylemdi. Gaf veya pot asla değildi.
Bugün de durum farklı değil. Tüm Türkiye bu rezil diktadan kurtulmak için birleşmiş. Tayyip’i seçimle göndermek en büyük demokratik talep ve ortak program olmuş. Seçime sadece bir yıl var ve Tayyip tüm anketlerde geride kalmış.
Tayyip gitmeli. Halkın derdi bu. Peki, Selo’nun ki ne? Selo ise “barışı” daha doğrusu Tayyip’i kurtarma derdinde. Tıpkı 2013’teki gibi.
Koyun can derdinde kasaplar yine et kovalıyor. Selo, Tayyip’in koltuğunu kaybetmemek için her şeyi yapabileceğini biliyor. Hevesle mektuplar döşeniyor. Saray kapılarını yokluyor.
Hortlayan Yetmez Ama Evetçi “Aydınlar”
Bunca felaketten HDP seçmeni bile ders çıkardı, Selo çıkarmamış belli. Selo böyleyken diğerleri durur mu? Ve beklenen o zevzek ses yine yükseliyor. “202 aydın” Demirtaş’a destek açıklaması yapmış. “Metin” hazırlamışlar, “imza” atmışlar. Aynen aktarıyoruz:
“HDP yetkililerinin de defalarca belirttikleri gibi, sorunlarımızın hukuk ve demokrasi içinde çözümünü ve toplumumuzun bütün farklılıklarıyla ‘barış içinde birlikte’ yaşamasının sağlanmasını amaçlayan, 6’lı masa liderleri başta olmak üzere, tüm siyasi partileri, tarafları ve herkesi, bu yoldaki barışçı ve birleştirici açıklama ve girişimleri desteklemeye çağırıyoruz. Kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine saygı ile sunarız.”
İsimlerini saymıyoruz bile. Aynı kadro. “Barış Akademisyenleri” provokasyonundan beri ortalıkta yoktu bu arkadaşlar. Yüzlerce insanın üniversiteden atılmasına sebep olmuşlardı. Hiçbirine de bir şey olmamıştı. Yıllardır gıkları çıkmıyordu. Yine mi toparlanıvermişler? Aman başlarına bir şey gelmesin. Cevat’tan icazet almışlar mı acaba? Ya da MİT’te bu açılım işleriyle bu aralar kim ilgileniyorsa artık.
Apo geçen ay Saray’a seslenmişti. Bu ay da Selo, AKP’ye açılım çağrısı yapıyor. Tamam anladık. AKP ile yeni bir ortaklık istiyorlar.
Peki ama “202 Aydın”a ne oluyor? Çıkmışlar “6’lı Masa”ya çağrı yapıyor açılım için. Ne alaka?! Yahu azıcık kafa yok mu sizde? Muhalefette olan parti nasıl “açılım” yapsın?
202 idraksiz imza atıyor, “Selo’yu destekliyoruz, 6’lı Masa açılım başlatsın.” İyi de Selo bile “AKP açılım başlatsın, HDP’den de belki oy alır” diyor.
Açılımı yapan, PKK ile kucak kucağa oturan, ülkeyi kan gölüne çeviren AKP, tüm bunların bile günahı CHP’ye yazılacak… Bir de Bay Demirtaş buyurmuş “HDP seçmeni yine AKP’ye oy verebilir”miş… Ama “6’lı Masa” da destek oluversinmiş. Vay be ne akıllı adamlarsınız siz!!!
AKP diktası uzadıkça, kendini aşırı tekrar etmeye başladı farkında mısınız? Gına getiren imzacı tayfa bile çıktı yine ortaya. İşte Selo’nun saçma sapan mektupları ile pazarladığı “büyük barış hayali” de bu. Bir beş yıl daha Saray ayakta kalsın diye rezilce yaltaklanacaklar. Eski filmleri yeniden izleyeceğiz. Saray da seçimi atlatırsa onlara ulufelerini verecek, yeni “açılım” başlatacak.
Bir de “muhalefet” bu rezil plana mutlaka destek olmalıymış. Son zamanlarda moda olan tabirle: “Lannn, git!”