Ahmet Davutoğlu’nu destekleyen Karar gazetesinin yazarı Mehmet Ocaktan, dün yüzsüzlük sınırlarını zorlayan bir köşe yazısı kaleme aldı. Başlığı şu: “Ulusalcı solun adayı Erdoğan mı?”
Mehmet Ocaktan’a ancak şu yanıtı verebiliriz: Yılın “zeytinyağı” adayı sen misin?
Rezil ve küçümseyici bir üslupla kaleme alınmış köşe yazısında Mehmet Ocaktan “Ortodoks solcuların” (geleneksel / ana akım anlamına gelen ortodoks sözcüğü küçük harfle yazılır Mehmet Bey) ve “ulusalcı solcuların” aslında Tayyip Erdoğan’ın başkan seçilmesini istediklerini ileri sürüyor. Çünkü amaçları halkı kutuplaştırmakmış. Tayyip Erdoğan seçimi kaybederse “halk kutuplaşmazmış”. Bu yüzden solcular halkı “kutuplaştırıp” Tayyip Erdoğan kazansın diye çalışıyormuş. Kazanırsa da halk daha da “kutuplaşacakmış.” İçinde bol bol “kutuplaşma” kelimesi geçen bir yazı.
TMSF tarafından el konulan Akşam gazetesine Tayyip Erdoğan tarafından eski AKP milletvekili Mehmet Ocaktan’ın Genel Yayın Yönetmeni olarak atandığı dönemi hatırlıyorum. “Kutuplaştırma” nasıl yapılır iyi biliyor olmalı. O zaman yönettiği gazetenin manşetleri kepazeceydi. CHP’den tut, Gezicilere kadar muhalif olan herkes “teröristti”, “darbeciydi”, “cemaatçiydi.”
Saray rejiminin medya diktasını ve faşist karalama dilini oluşturmaya birinci elden katkısı olan birinin böyle muhalif kesimlere parmak sallayıp, “kutuplaştırma” üzerine söylevler vermesi kelimenin tam anlamıyla yüzsüzlüktür.
Bu “kutuplaştırma” üstadı beyefendi adeta bir zeytinyağı gibi üste çıkmasını becerebiliyor. Ve belli ki “kutuplaştırma” ve hedef gösterme konusunda yeteneğini (!) hiç de kaybetmemiş.
Laflara bak! CHP’nin kıyısında köşesinde Atatürkçüler “gecekondular kuruyorlarmış.” Ve “6’lı Masa”ya “Atatürkçülük adına ateş ediyorlarmış.”
Liberal kökenden gelen eski AKP yandaşlarının yüzsüzlüklerine muhalif kesim oldukça alışkın. “Yetmez ama evet” şiarıyla tanınan bu oportünistlerin kendilerini muhalefete dayatma çabaları her seferinde büyük tepkiyle karşılaştı. Ali Nesin, Baskın Oran, Nuray Mert gibileri “aslında biz o zaman da haklıydık, bugün de haklıyız” kibriyle tecrit olmuş isimler. Elbette kimse onlara muhalif de demiyor. Bunun nedeni ideolojik bir sekterlik değildi. Çünkü özeleştirisinde samimi olan bütün eski AKP’liler bugün kendi ideolojileriyle pekâlâ muhalefet yapabiliyor. Halk dışlamıyor.
2002 yılından beri milyonlarca insan her ne pahasına olursa olsun AKP diktasına direndi. Asla yolu AKP ile kesişmeyen bu halk muhalefetinin tek isteği var: Samimiyet. Kimse ideolojik bir saplantı içinde değil çünkü vatan kaygısını her şeyin önüne koyan bir Kuvayı Milliye ve Cumhuriyet geleneği bu insanları bir arada tutuyor.
Bu ülkede her zaman için bir sağduyu vardır. Bu sağduyuyu da Kuvayı Milliye geleneğinin esas mirasçıları olan ulusal solcular ya da daha geniş ifadeyle Atatürkçüler en iyi şekilde taşır. Mehmet Ocaktan’ın önce “Ergenekon çetesi” sonra da “cemaatçi darbeciler” diye küçümsediği milyonların içinde bu yüzden her ideolojiden insan oldu. Necmettin Erbakan bile dışlanmadı bu cephede. Milli Görüşçüyü de ulusalcı vatanseveri de daha 2002 yılında bile yan yana gördük bu direnişte. Eski saray muhafızı, yeni muhalif Mehmet Ocaktan’dan kimse “kapsayıcılık” dersi alacak değil.
Türk halkı kucaklayıcıdır. Belki de haddinden de fazla ancak Türkiye’de muhalefetin güçlü yanı bu birleştiricilik olmuştur. Bu yüzden de geçmişte AKP’yi destekleyen liberaller ve hatta dikta rejiminin inşası için çalışmış bazı eski AKP’liler bile samimi bir şekilde halkın saflarına geçtiklerinde, dışlanmadılar.
20 yıldır diktaya karşı direnişin ana omurgasını oluşturan Kemalist, ulusal solcu ve gerçek milliyetçi milyonlar asla ideolojik bir sekterlik içerisinde olmadılar. Ancak Mehmet Ocaktan 3 ayda bir aynı yazıyı ısıtıp ısıtıp köşesine koyuyor. Solcular, ulusalcılar ve Atatürkçüler halkı bölüyormuş, 6’lı Masa’yı parçalıyormuş. Ve hatta şimdi de iddiasına göre aslında gizli Tayyipçiymiş solcular.
Bu tezdeki kafasızlığa çok kısa değineceğim çünkü bence yazının mantıksızlığından daha önemli olan kibir ve buyurganlık kokan o bilindik AKP üslubu… Kafasızlığa gelirsek. Tez şu: 6’lı Masa’nın tek bir oyu bile kaybetmemesi lazımmış. Bu yüzden solcular, ulusalcılar ve Atatürkçüler saf dışı edilmeli!
Yani on milyonlarca seçmene hakaret edeceğiz, “CHP yamacında gecekondu kurmuşlar” diyeceğiz ve sesini çıkarana da sopa sallayacağız. Ama bunu da “tek bir oy” kaybetmemek, kutuplaştırmamak için yapacağız.
Eyyy siyaset kompetanı (!) Mehmet Bey! 6’lı Masa’nın tüm partilerinin oyunu topla. Sonra solcuların, ulusalcıların ve Atatürkçülerin oy sayısını buradan çıkar. Eline geçen sayıya bak. Bakıyor musun? “Kutuplaştırma” kalmadı değil mi? Çünkü ortada kutup kalmadı!
Uyanığa bak! Solcuların, ulusalcıların, Atatürkçülerin oylarıyla seçim zaferi kazanacak. Ama onlara da “CHP yamacındaki gecekonducular” diyecek. Ve “kutuplaştırıcı dil” kullanan yine biz olacağız.
Bay Ocaktan, ucuz seçim, oy tavlama politikası öneriyorsan “6’lı Masa”ya, matematik konusunda biraz kafan çalışacak. Böyle garip, fantastik önerilerle kimseyi kandıramazsın. Kılıçdaroğlu’nun da Akşener’in de önünde tonla anket var. Emin ol herkes “Türkiye’nin sosyolojisinden” senden bin kat daha haberdar. Bu yüzden kimsenin aklının ucuna bile Ahmet Davutoğlu’nu aday göstermek gelmiyor.
Bu matematiksizliği bir yana bırakıyoruz. Esas rahatsız edici olan eski AKP yandaşlarının bu üslupsuzluğu. Halka açık açık yalan söylemeye, parmak sallamaya, ona buna “terörist”, “darbeci” demeye o kadar alışmışlar, saray kibrini o kadar içselleştirmişler ki; muhalefet için kendilerine yer açılsa bile ellerinde sopayla dalıyorlar halkın arasına.
Eskiden kuruluşu için canhıraş çalıştıkları saray diktası için salladıkları sopayı, şu anda güya 6’lı Masa’nın “manevi şahsı” için ortaya çıkarıyorlar. Hayırdır Mehmet?! Senin yeni sarayın “6’lı Masa” mı? Peki ama “6’lı Masa” sana böyle bir görev verdi mi?
Bak ama yanılıyorsun. Halk muhalefeti için “6’lı Masa” bir araç. Ve elbette seçimleri biz senden çok daha fazla düşünüyoruz. Biz 20 yıldır bu cephedeyiz. Senin önce “Ergenekoncu” sonra “cemaatçi” diye saldırdığın insanlara, bugün de utanmadan “gizli Tayyipçi” demen halk tarafından ancak bölücülük olarak görülür.
Sakın 6’lı Masa’yı parçalamak için “gizli Tayyipçilik” değil ama eskisi gibi açık Tayyipçilik yapan sen olmayısın?