“Geleceğim için üç alternatifim var: tutuklanmak, öldürülmek ya da zafer kazanmak”. Brezilya’nın Lula karşısında seçimi kaybeden eski devlet başkanı Bolsonaro, seçimleri kaybetmesi durumunda başına gelecek şeyleri bu üç maddeyle özetlemişti.
Anlaşılan Brezilya diktatörü, dördüncü bir yol bulmuş: ABD’ye kaçmak!
Bolsonaro, yanına eşini ve danışmanlarını alarak “yakında döneceğim” deyip ABD’ye kaçtı.
Elbette bir diktatör olarak Bolsonaro, başına nelerin geleceğini çok iyi biliyordu. O yüzden de seçim sonuçlarını kabul etmiyordu. Oyların yeniden sayımından, Brezilya ordusunun seçim sonuçlarına müdahale etmesi için çağrıda bulunmaya kadar elinden gelen her şeyi yapmıştı.
Ancak Brezilya Yüksek Seçim Mahkemesi sandıktan çıkan sonucu onaylayınca, yapacak bir şeyi kalmamıştı. Lula’nın yemin etmesi ve devlet başkanlığı koltuğuna resmen oturmasının ardından Bolsonaro’yu nasıl bir sonun beklediği merak ediliyordu.
Aslında başına gelecek olan belliydi. Yolsuzlukta dünya lideri sıfatını taşıyordu. Çocukları, eski karısı başta olmak üzere tüm aile efradı yolsuzluklara karışmıştı. Etrafında yolsuzluğa bulaşmamış bir tane adam kalmamıştı.
Bolsonaro, Brezilya’yı ailecek yağmalarken, Brezilya halkına da açlığı, yoksulluğu reva gördüğünü yazmamıza bile gerek yoktur sanırım.
Dünyanın akciğerleri olarak bilinen Amazon ormanlarını, madenciliğe açarak yok olma tehlikesiyle burun buruna getirdi.
Brezilya Senatosu tarafından, pandemi döneminde gerekli önlemleri aldırmayarak, insanlığa karşı işlenen suçlar, sağlık önlemlerinin ihlali, şarlatanlık, suça teşvik, belgelerde tahrifat, kamu fonlarının usulsüz kullanımı, suistimal, ölümle sonuçlanan salgın hastalıklar ve görevin onuruna saldırı suçlarıyla itham edilmişti.
Kovid salgını nedeniyle 600 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği Brezilya’da Bolsonaro, cinayet ve soykırım dahil olmak üzere 9 suçtan itham edilmişti ve ABD’ye kaçmasa, belki de bugün işlediği suçların hesabını veriyor olurdu.
Devlet başkanlığı döneminde Trump’ın izinden giden Bolsonaro, Brezilya halkı tarafından koltuktan indirildikten sonra da soluğu Trump’ın yanında aldı. ABD’ye kaçan Bolsonaro, Trump’ın Palm Beach’teki Mar-a-Lago tatil beldesine gitti.
Gidişini bile son gün aldığı bir kararla Brezilya halkına ödetti ve Brezilya Hava Kuvvetleri’nin uçağını kullandı. Brezilya hükümetinin Bolsonaro’ya 1-30 Ocak 2023 tarihleri arasında Miami, Florida’da eşlik etmek üzere beş devlet memuruna yetki veren bir kararname yayınlamasının ardından kaçışın gerçekleşmesi, her şeyin ince ince planlandığını gösteriyor.
Diktatörlerin son sığınağı olan ABD’de soluğu alan Bolsonaro, şimdilik hesap vermekten kurtulmuş gibi görünüyor olsa da sığındığı ABD, onu her an satabilir. Neticede Bolsonaro, ABD için bir piyondur ve piyonlar en kolay feda edilen taşlardır. Yani Bolsonaro, ABD’ye o kadar da güvenmesin.
2022’nin son günlerinde gerçekleşen Bolsonaro’nun kaçışı, 2023’ün diktatörler için kaçış yılı olacağını işaret ediyor. Şimdi merak edilense, sıranın kimde olduğu.
Brezilya seçimleri ve ardından tam da görevi devredeceği günün arifesinde Bolsonaro’nun kaçışı, elbette Türkiye için de dersler içeriyor. Yaklaşan seçimler öncesinde Erdoğan’ın seçimleri kaybetse bile koltuğu teslim etmeyeceği konuşulurken Brezilya’da yaşananlar, Türkiye açısından yakından takip edilmesi gereken gelişmelerin başında geliyor.
Seçimlerin kaybedilmesi durumunda AKP’lilerin hazineyi boşaltarak ülkeyi terk etmek gibi bir planlarının olabileceğini muhalefetin gözden kaçırmaması gerekiyor. Neticede AKP’lilere hazineyi boşaltmasını tavsiye eden Şevki Yılmaz gibi tiplerin olduğu yerde AKP’lilerin bunu yapması işten bile değil.
Muhalefetin, iktidarı alması halinde, AKP’lilerin kaçışını engellemek için şimdiden gerekli önlemleri düşünmelerinde fayda var.