8 Ocak’ta Brezilya’nın başkentinde yaşanan Kongre baskını, iki yıl önceki ABD Kongre baskınını andırıyor. Fakat benzerlik, dünya basınına yansıyan vandallık görüntülerinden ibaret değil.
Lula da Silva’nın Cumhurbaşkanlığı seçiminden zaferle çıktığı günden beri göz göre göre hazırlanan bu süreç, Trump’ın adım adım hazırladığı 6 Ocak baskınına varan süreçle neredeyse bire bir aynı.
Tıpkı yakın dostu Trump gibi faşist Bolsonaro da görev değişimi yaklaştıkça azgın kitlesini seçimlerin hileli olduğu yalanıyla kışkırtmaya devam etti. Dahası Bolsonaro taraftarları, haftalardır silahlı kuvvetlerin kışlaları önünde çadır kurmuş, ayan beyan seçilmiş Lula hükümetine darbe çağrısına bulunuyordu.
Jair Bolsonaro’nun barışçıl bir görev teslimini reddetmesi ise görevde olduğu dört yıl boyunca uyguladığı kutuplaştırıcı siyasetin son örneği oldu. Yılbaşından hemen önce Florida’ya uçması ama bunu yaparken beş koruma memurunu yanına tahsis etmesi, kurguladığı planın önemli bir ipucuydu. Bolsonaro, bir askeri veya sivil darbe kışkırtmayı başarıp sonuç alabilseydi, güvenlik içinde Brezilya’ya dönebilecekti. Aksi takdirde zaten ahretliği Trump’ın Mar-a-lago’daki malikânesinde güvende. Şimdilik.
Lula ise seçim sürecinde sergilediği kararlı duruşuyla tehdit ve saldırılar karşısında taviz vermedi. Kendi korkmadığı gibi halkın korkmasına da izin vermedi.
Ama her şeyden önemlisi Lula, destekçilerini arttırmak için ideolojisini, yani kişiliğini pazarlık konusu yapmadı. Helalleşme yarışıyla kendi değerini düşürüp kökten dinci aşırı sağa göz kırpmadı.
Lula, koalisyonu oluşturan yeşiller, sosyal demokratlar, komünistler, hatta kendi partisiyle bile bıkkınlık verici masa toplantıları yapmayı aklının ucundan geçirmemiştir herhalde. Parti programı da adayın vaatleri de zaten belli.
Ama bundan en az 2 sene önce Lula’nın adaylık niyeti de belliydi. 2022 Ekim ayının seçimlere sahne olacağı da ortadaydı. Motivasyonun düşmesine izin vermedi ve daima meydanlarda, mitinglerde halkla birlikte olmayı tercih etti.
Lula’nın İşçi Partisi, “aman adayımız yıpranmasın”, “destekçilerimiz gücenmesin”, “kimsenin gönlü kalmasın” diye milleti kanser etmedi. Fakat Lula’nın üstündeki hukuksuz mahkûmiyet kararının bozulması için nisan ayını beklemek zorundaydılar. Lula sadece iyi bir siyasetçi değil, aynı zamanda kazanacak adaydı. Parti liderliğinden kimsenin Lula hakkında “popstar” benzetmesi yapmadığını tahmin etmek de zor değil.
İşte Lula, şartların eşit olmadığı bir seçimi kazanmasının tesadüf olmadığını, göreve gelişinin ilk haftasında, 8 Ocak’ta da gösterdi. Bolsonaro’nun mesajlarıyla yürüyüşe geçen kitle, Bolsonaro taraftarı bazı polislerin işbirliğiyle Kongre, Başkanlık Sarayı ve Yüksek Mahkeme binalarını yerle bir ederken, derhal inisiyatifi eline aldı.
Saldırının olduğu saatlerde sel baskınından ötürü Sao Paolo ziyaretinde olan Lula, Bolsonaro’nun dilediği otoritesizlik haline müsaade etmedi. Akşam karanlığı çökmemişken, federal başkent bölgesinde olağanüstü hal ilan etti. Bunu takip eden 3 saat içinde, saldırgan kitle her üç binadan da temizlenmişti. 1200 tanesi şu an gözaltında.
ABD’deki 6 Ocak baskınıyla karşılaştırılacak olursa, Lula lehine olan fark, Lula’nın bir haftadır zaten mazbatalı yetkili Devlet Başkanı olmasıdır. ABD’deki baskında, darbenin hedefi, Biden’a mazbatanın verilmesini engellemekti.
ABD’de darbeyi engelleyen, yeni Başkan’ın yetkisizliğine rağmen kurumsal işleyiş olmuştur. Senato Başkanı ve Başkan Yarımcısı Mike Pence, Trump tarafının darbesine katılmayı ve sayımı durdurmayı reddetti. Silahlı Kuvvetler de buna uygun olarak Kongre liderliğinin çağrısına kulak verip Maryland ve Virginia’dan Ulusal Muhafız birliklerini gönderdi.
Brezilya’da ise Bolsonaro’dan bakiye ordu dâhil tüm kurumlar, halkın ve siyasetin kokusuna burun uzattı. Yüksek Mahkeme Başkanının, saldırının önlenmesi konusunda görevi savsakladığı gerekçesiyle Bolsonarocu Federal Bölge Valisini 30 günlüğüne görevden uzaklaştırmasını da yine bu minvalde değerlendirmeliyiz. Brezilya’da tabi ki hâkimler var. Ama cesareti veren, Lula’nın olağanüstü yetkileri çekinmeden kullanması olmuştur.
Önümüzdeki günlerde, saldırıya önayak olan polislerin de terör suçlamasıyla teker teker gözaltına alınacağı kesin. Çünkü Lula, olayın sıcaklığıyla bunu da taahhüt etti. Koalisyon masasındaki %1’lik partilerin görüşünü almak için bir sonraki ayın toplantısını beklemedi.