Depremin ilk anından itibaren tüm Türkiye saray iktidarının binlerce insanın canı pahasına yürüttüğü kutuplaştırıcı ve fırsatçı siyasete tanık oldu.
Hepimiz biliyoruz ki; AKP bölücü bir partidir. Böyle bir milli facia anında bile bölücülük yaparlar. Türk insanını değil, kendi ikballerini ve çıkarlarını düşünürler. Bu yüzden daha ilk günden AKP’liler ve Ak-troller “seçimlerin ertelenmesi” tartışmasını gündeme getirdiler. İnsanların sosyal medyada seçimler konusunu konuşmasının nedeni, Ak-Troller ve AKP’li yetkililerin kışkırtıcı ifadeleriydi. Daha ilk günden başlattıkları “ertelensin” propagandalarıydı. Ama iğrenç bir şekilde “bu durumda bile seçimi konuşuyor muhalifler” şeklinde kara propaganda yapanlar da kendileriydi.
Bu süreçte hiçbir muhalefet lideri “seçimlerin tarihi” ile ilgili tek bir açıklama yapmadı. Sadece Akşener, kendisine yöneltilen ısrarlı sorular üzerine, bunu bilemeyeceğini ancak seçimlerin demokrasi için önemli olduğunu belirten kısa bir yanıt verdi.
Hepimiz bekliyorduk, AKP seçim meselesini ne zaman gündeme getirecek diye.
Tam olarak tarihini ve saatini belirtiyoruz. 13 Şubat 2023. Saat 20.00. Kişi, AKP’nin tüm lanetli kumpas süreçlerinin tam göbeğinde bulunan kişi. Bülent Arınç.
Tweet attı. Hem seçimler ertelensin dedi. Hem muhalefete utanmazca saldırdı. Hem de Anayasa’yı ilga çağrısı yaptı. Kendini beğenmiş birine yakışır şekilde gereksizce uzatılmış açıklamasından iki bölümü aktaracağım. Birincisi:
“Vatandaşlarımız şu an seçim değil yaşam mücadelesi veriyor. Ahval bu iken bazı siyasetçilerin ve gazetecilerin seçimin mayısta mı haziranda mı yapılacağını tartıştığını görüyoruz. Allah’tan korkun, hala enkaz altında cesetler var. Seçmenden bahsedilemezken seçimden bahsetmek nasıl mümkün oluyor? Böyle bir dönemde acılarıyla yüzleşen vatandaşlarımıza karşı seçim propagandası mı yapacaksınız, oy mu isteyeceksiniz? Aday mı olacaksınız, miting mi yapacaksınız? Bunları hangi yüzle yapacaksınız? Seçmen yok, sandık yok. Bunların yanı sıra bölgede adli ve idari bürokrasi yok.”
Kim bu bazı siyasetçiler? Bakın tekrar söylüyorum. Seçimlerin tarihi ile ilgili iktidar partisi AKP’den veya parlamenter muhalefetin yetkililerinden hiç kimse bir yorum yapmadı. İlk yapan AKP’li Bülent Arınç. Demek ki “vatandaş yaşam mücadelesi verirken”, seçim tartışması yapan ve hatta bunu resmen başlatan ilk ve tek isim AKP’li Bülent Arınç’tır.
Bu yüzden utanmaz ve rezil bir üslup ile kaleme dökülen “Allah’tan korkun” ifadesinin tek muhatabı kendisidir. “Hangi yüzle” seçim tartışılıyor sorusuna da ilk yanıt vermesi gereken kişi Bülent Arınç’tır. Çünkü yineliyoruz. Tartışmayı başlatan zaten kendisidir.
Muhalefetten daha kimse “seçim startı” falan vermiş değil. “Seçim tarihi” tartışmasını da kimse ağzına almadı. Muhalefetin adayı bile belli değil! Ancak depremin ilk günü değil, ilk dakikasından beri kendi kuyruğunu kurtarmaktan başka aklında hiçbir düşünce olmayan organizma AKP’dir.
Ve Bülent Bey! Sizsiniz ilk seçim tarihi tartışması açan. Seçim startı isteyen bir muhalefet yok ancak sizin şahsınızda, “seçimlerin iptali” ve hatta “Anayasa’nın ilgası” startı veren AKP’dir. Bu durumda ancak ve ancak siz “yüzsüzlük” ve “enkaz üstünde seçim tarihi tartışmak” ile suçlanabilirsiniz.
Şimdi Bülent Arınç’ın açıklamasından ikinci çarpıcı bölümü aktaralım:
“Anayasanın 78. maddesini ileri sürerek seçimlerin sadece savaş sebebiyle ertelenmesinin mümkün olduğunu söyleyenlere tek cevap yeterli olacaktır: Evet, bu hüküm var ama anayasalar kutsal metinler değillerdir, hukuki metinlerdir. Yasama organı her zaman anayasa maddesini ilga edebilir, değiştirebilir ve yenisini koyabilir.”
Yani Bülent Arınç açıkça Anayasa bağlayıcı değildir diyor. Anayasa’yı “ilga” çağrısı güya yasama organına. Ancak bu da inandırıcı değil çünkü bunun için muhalefet ile iktidar partilerinin ortak kararı ve çoğunluğu gerekiyor. Ancak Arınç’a göre muhalefet “yüzsüz, Allah’tan korkmuyor, vatandaşa saygısız…”
Eğer Meclis çoğunluğu olmadan Anayasa “ilga” edilecekse bunun adı nedir?
Herhalde “seçimler iptal edilsin” diye referandum yapacak değiller! Yanıt çapraşık verilmiş. Paragrafın sonundan tekrar başına gidiyoruz. “Anayasa kutsal metin değildir” diyor. Yani delinecek! AKP’nin milyon kez yaptığı gibi…
Fakat bu sefer yapılan açıkça darbe çağrısıdır. Çünkü 24 Haziran 2023 tarihinde hem Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan mevcut kişi bu sıfatı yitiriyor, hem de 27. Dönem TBMM dağılıyor.
O zaman Anayasa ve yasalarda olmayan bir yetkiyle seçimi kim iptal edecek? İptal ederse 24 Haziran 2023 günü Türkiye’yi yöneten kişinin ve grubun sıfatı ne olacak?
Bu açıkça bir darbe çağrısıdır. Kimse inkâr etmesin.
Arınç “Anayasa kutsal metin değildir” diyor. Yani değiştirilebilir. Öncelikle devlet zaten kutsal metinle yönetilmez. Anayasa ve yasalarla yönetilir. Onların nasıl değiştirilebileceği de yine Anayasa’da yazılıdır.
Yani “kutsal metin” devleti bağlamaz, ancak bir tek Anayasa bağlar. Anayasa yoksa devlet yoktur. Cunta dahi değil çete vardır. Anayasa “kutsal metin değildir” demek kanunsuz, hukuksuz yönetelim demektir. Başka bir anlamı yoktur.
Şimdi sorulması gereken soru şudur. Arınç kendi adına mı konuştu? Yoksa korkaklık eden biri adına mı?
Ben ilk kez, ikinci şahıs azmettirici olmayabilir diyorum. Böyle bir olasılık da var.
Bu konu bir şekilde gündeme gelecekti. Kim bilir belki de muhalefet seçimin ertelenmesini teklif edecek; ancak Anayasal bir yöntem ve kesin bir tarih önerecekti. Ancak AKP’den ve muhalefetten “seçim tarihi” konusunda bir adım atılmadan, ilk açıklamayı Arınç yaptı. Hem de “Anayasa’yı ilga” gibi provokatif bir ifadeyle.
Kışkırtıcılıkta “Kozmik Oda” çıtasını aştı! AKP’nin içinde azıcık olsun şuurlu birileri varsa, bu işin size hiç ama hiç yaramayacağını görün! Arınç’ın ipiyle gireceğiniz kuyudan bu sefer çıkamazsınız.