Enes Kara’nın intiharı ve tarikatların tekrar tartışmaya açılması
Fırat Üniversitesi Tıp fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara, iki hafta önce 10 Ocak’ta ailesinin baskısıyla kaldığı Nur cemaatine ait tarikat yurdunda intihar ederek yaşamına son verdi.
Enes Kara’nın intihar etmesi ve intiharından önce paylaştığı videoda söyledikleri, Türkiye’nin tarikat yurtları gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmesine sebep oldu.
Enes Kara’nın intihar videosunda söylediklerini burada tekrardan yazmaya gerek yok. Türkiye günlerce Enes Kara’nın son sözlerini tartıştı. Herkes konuya vakıf. Tarikat yurdundaki yaşamı ve verilen eğitimi kabullenemeyen, ailesi ve tarikat yurdunda gördüğü baskıyı aşamayan gencecik bir insanın yaşamına son verdiğini bilmek yeterli.
Ancak burada tartışmamız gereken mesele cemaat, tarikat, dini vakıf, adına ne dersek diyelim, Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk’ün zamanında tasfiye ettiği, şimdilerde ise AKP iktidarının kendi ideolojisine uygun gençler yetiştirmek için bu tarikatları, cemaatleri, vakıfları ve onların eğitim kurumu adı altında açtıkları okullar ve yurtlar.
Elbette ki bu yapıları ve onların gençler üzerindeki etkileri tartışırken, bunun siyasetle ilgisini de atlamayacağız. Aslında Enes’in katilini çok da uzakta aramamak gerek. Enes’i öldüren, gençlerin barınma imkânlarını genişletmeyerek gençleri tarikat ve vakıf yurtlarına mahkûm eden AKP zihniyetidir.
Ama AKP’yi eleştirirken, muhalefeti de es geçmeyeceğiz. Muhalefet bu tür olaylar olurken tepki göstermekle birlikte, bu yapılanmaların nasıl tasfiye edileceğine dair ayrıntılı bir program oluşturmuyor. Bırakın program oluşturmayı, ana muhalefet partisi lideri, Enes’in ölümü üzerine tepki bile vermiyor, etik olmadığı gerekçesiyle.
Ancak mesele etik mi değil mi tartışmasını çoktan geçmiş durumda. Yakın zamanda yine bir tarikat yurdunda kafası kesilerek öldürülen gencimizden sonra Enes’in intiharıyla birlikte, artık bu tarikat yurtları dediğimiz yapılanmaların gençliğin hayatını tehdit ettiğini söyleyebiliriz.
AKP adım adım çocukları tarikatların kucağına itti
Enes Kara’nın intiharına giden yolun taşları bir günde döşenmedi. AKP iktidarı, özellikle 2006 yılından sonra gerek tarikat ve vakıf yurtlarının sayısının artırılması gerekse de Milli Eğitim’de tarikatların ve cemaatlerin etkinliğinin artırılması için çeşitli adımlar atmıştır.
2006 yılında Türkiye genelinde 2.735 yurt, 1.723 de vakıf ve derneklere ait yurt bulunuyordu. 2021’ye gelindiğinde ise özel yurtların sayısı 4.406’ya vakıf ve derneklere ait yurtların sayısı ise 3.331’e yükseldi.
Çocukların cemaat ve tarikatların kucağına itilmesine neden olan bir diğer AKP uygulaması ise yatılı ve köy okullarının kapatılmasıydı. Resmi rakamlara göre, 20 bin civarında köy okulu, 235 de yatılı okul kapatıldı. 2002’de 521 yatılı ilköğretim bölge okulunda 278.448 öğrenci varken bu sayısı 2016’da 341 okul, 94.455 öğrenciye, 2021’de ise 286 okul 57.050 öğrenciye düştü. Böylelikle çocuklar hem nitelikli eğitimden mahrum kaldılar hem de tarikat yurtlarına mahkûm edildiler.
AKP 2013 yılında TCK’nın 263. maddesini yürürlükten kaldırdı. Kanuna aykırı eğitim kurumu açan, çalıştıran ve bu merkezlerde çalışanlara verilen 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasının kaldırılmasıyla, tarikat ve cemaatlere istedikleri gibi okul, yurt açmanın imkânı sunuldu.
Milli Eğitim Bakanlığı ile başta Ensar olmak üzere, bu vakıf ve tarikatlar arasında imzalanan eğitim protokolleriyle, Türk çocukları, Türk gençleri tamamen tarikatlara teslim edildi.
21 Temmuz 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelik ile birlikte bu vakıf ve tarikatların eğitim kurumu ve yurt açmaları için kamu kuruluşlarına ait taşınmazların bedelsiz kullanıma ilişkin esaslar belirlendi.
11 Eylül 2018 Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile “kamu yararına derneklere” okul, üniversite, Kuran kursu gibi eğitim faaliyetleri ve yurt için Hazine arazileri ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazların 49 yıllığına bedava verilmesi düzenlendi.
Sırf İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’de olduğu dönemde vakıf, dernek ve okullara 852 milyon lira para aktardığı raporlara yansımıştı. Bina tahsisleri falan da cabası. Buna bir de diğer belediyeleri eklediğimizde devasa bir ağın AKP eliyle Türkiye’yi nasıl kuşattığı görülebilir.
Türkiye’nin tarikat gerçeği: İstismar, cinayet, intihar…
Tarikat ve cemaatlere ait yurtlarda sadece 2021 yılında gerçekleşen olaylardan bazıları şunlar:
Antalya’da Antalya İlim ve Kültür Derneği’ne ait yurtta üniversite öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul başı satırla kesilerek öldürüldü.
Muş Merkez Karşıyaka Kuran Kursu’nda 3 Temmuz’da 12 yaşındaki Mehmet Halit Yavuz isimli bir çocuk kemeriyle tuvalet kapısının koluna asılmış bir şekilde bulundu. İntihar denip geçiştirildi.
Erzurum’da Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı merkez Palandöken ilçesinde bulunan Hacı Bahattin Evgi yatılı erkek Kuran kursunda yedi çocuk cinsel istismara uğradı.
Bunların yanı sıra Türkiye’de duyulduğunda infial yaratan tarikat bağlantılı olaylar da var. Örneğin, AKP’lilerin “bir kereden bir şey olmaz” deyip oylamayı reddettikten sonra kutlama yaptıkları Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’ne (KAİMDER) ait evlerde kalan çocukların cinsel istismara ve tecavüze maruz kalması olayı vardı.
Adana’nın Aladağ ilçesinde, Süleymancılar cemaatine ait kız öğrenci yurdundaki yangında 11 öğrenci, 1 kadın eğitmen hayatını kaybetti, 22 öğrenci ise yaralandı.
Bütün bu olaylar hiçbir şekilde araştırılmadı, soruşturulmadı. Meclis’e verilen önergeler AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Tarikat yurtlarında yaşanan bu çirkinliklerin ve cinayetlerin üzeri örtüldü. Tarikat kurbanı çocukların aileleri ise ya susturuldu ya da sustu.
Türkiye’nin tarikat gerçeği ne derseniz, Türkiye’nin tarikat gerçeği yukarıda yazıyor: Çocuklara yönelik istismar, cinayet, intihar…
Tarikat düzeninin sorumlusu AKP mi?
Başlıktaki sorunun cevabı elbette AKP ama sadece AKP değil.
AKP tabii ki kendi ideolojisine uygun gençler yetiştirmek için tarikatların, bu tür vakıfların, derneklerin önünü açmıştır. Yukarıda örneklerini verdik, belediyelerden bakanlıklara kadar AKP’nin idaresi altındaki bütün devlet kurumları bu yapılara yardımcı olmuştur, önünü açmıştır.
AKP iktidarı, tarikatlar istedikleri gibi at koştursunlar diye yasal düzenlemeler yapmıştır. Her yerde ve her zaman tarikatları, cemaatleri korumuştur.
Ama Atatürk’ün kapattığı tarikatlar, AKP iktidarı döneminde birden ortaya çıkmamıştır. Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde adına müze açtığı Adnan Menderes döneminde, Atatürk’ün attığı laiklik adımlarının tam tersi adımlar atılmış ve tarikatlar, cemaatler yeniden Türkiye siyasetinde egemen olmaya başlamıştır. Menderes’in açtığı yolu, 12 Eylül rejimi, Özal ve en son olarak Erdoğan izlemiştir. Yani Türkiye’nin bugünleri, Atatürk’ün ölümünden sonra başlayan gericileşmenin, Menderes iktidarıyla birlikte siyasete egemen olmasının sonucudur.
Muhalefetin yetersizliğine yukarıda Kılıçdaroğlu üzerinden değindim ama burada da birkaç şey belirteyim. Olayın etik, ahlâki kısımları ayrı bir tartışma ama Türkiye’de 20 yaşında bir genç, tarikat baskısı nedeniyle intihar edecek ve ülkenin ana muhalefet partisi, üstelik Atatürk’ün kurduğu, Atatürk ilkelerine sahip çıktığını, Atatürk devrimlerini savunduğunu iddia eden bir partinin genel başkanı, bu konu ile ilgili bir yorum yapmayacak, tepki göstermeyecek. CHP bu ülkede laiklik mücadelesini sadece tarikatlara ilişkin önerge vererek yürüteceğini sanıyorsa çok yanılıyor.
Ve son olarak çocuklarını tarikatlara kurban veren aileler… Karaman’da çocuklara yönelik istismar ortaya çıktığında Türkiye’de hemen herkes tepki verdi, Karaman’da çocukları istismar edilenler hariç. Kimilerinin para aldıklarını iddia ettiler. Kimileri korktu tepki göstermedi, dava açamadılar.
Alimder yurdunda başı kesilerek öldürülen Mehmet Sami Tuğrul’un babası, çocuğunun öldürülmesini neredeyse sevinçle karşıladı. İntihar eden Enes’in babası, ki bu babaların ikisi de tarikatçı, tarikatı değil, çocuğunu suçladı. İşin daha ilginç kısmı, her iki babanın da Milli Eğitim’de öğretmen olmaları. Bu insanlar okullarda çocuklara ders veriyorlar, çocukları tarikatlara yönlendiriyorlar.
Cemaat ve tarikatlar tasfiye edilmelidir. Ancak bunun ilk koşulu, AKP iktidarından kurtulmaktır. Sonrasında ise bu konuda Atatürk kadar kararlı ve Atatürk kadar radikal olmak gerekmektedir.