Bundan yaklaşık bir hafta kadar önce, 16 Kasım Çarşamba günü, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çin’in Ankara Büyükelçisi Liu Şaobin’i CHP Genel Merkezi’nde kabul ettiği haberlere düştü. CHP, Ekim ayında gerçekleşen Çin Komünist Partisi (ÇKP) 20. Kongresi’ne tebrik mesajı göndermiş, Çinli Büyükelçi de bu vesileyle CHP’ye Çin diktatörü Xi’den selam getirmişti.
Bu ziyaretin gerek CHP’nin uluslararası prestiji açısından, gerekse iç siyasî dengeler ve genel olarak zaten ideolojik açıdan büsbütün sakıncalı yönleri var. Ama pek akıllara getirilmeyen, asla unutulmaması gereken bir hadise var ki, CHP’nin uluslararası ilişkiler sorumlusu Ünal Çeviköz’ün bunu ne derece dikkate aldığı merak konusu.
Mesele şu ki, Kılıçdaroğlu’nun Genel Merkez’de konuk ettiği Şaobin, bundan bir buçuk sene önce 2021 nisanında, Barın’daki Uygur katliamını andığı için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı tehdit eden küstahın ta kendisi! Şaobin sadece CHP’nin Başkent Belediye Başkanını değil, ittifak ortağı Meral Akşener’i de aynı sebepten tehdit etti. Bunu yaparken de Büyükelçiliğin resmi sosyal medya hesaplarını kullandı.
O gün İyi Parti Genel Başkanı Akşener de CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da bu Çinli hadsize karşı geri adım atmadı. Hatta Mansur Yavaş bir adım ileri gitti ve ASKİ imkanları marifetiyle Ankara’daki Büyükelçiliğin ana kapısının önünde kanalizasyon kazısı gerçekleştirerek bu tehdit dilinin altında kalmayacağını göstermiş oldu.
Tehdit edilen kişi, Türkiye Cumhuriyeti’nin, hem de Başkent Ankara’nın Büyükşehir Belediye Başkanı’ydı. Ama o gün ne Yavaş’ın partisi CHP’den, ne de devleti temsilen iktidar kanadından Çin’e bir yanıt gelmedi. Tam aksine, aynı yıl temmuz ayında ÇKP’nin 100. yıl dönümü vesilesiyle AKP havuzunun gazetelerinde ücret mukabili tam sayfa propaganda haberleri basılmaya bile başlandı.
Şaobin’in geçen haftaki CHP ziyareti haberinin hemen ardından bu sefer dün Çin’den CHP Genel Merkezi’ne üst düzey bir ziyaret gerçekleşti. ÇKP Merkez Komitesi’nin “Dış İlişkiler Bakan Yardımcısı” ünvanlı Qian Hongshan ve beraberindeki heyet, CHP Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz ve beraberindekiler tarafından konuk edildi. Haberlere göre görüşme iki saati bulmuş.
Ünal Çeviköz’ün ÇKP’li yetkililere ilettiği “işbirliği potansiyeli” açıklamaları ise tam bir fecaat:
“Ben ÇKP’nin 20. Kongresi kararlarına baktığımda da benzer bir anlayışı görüyorum. Birikimlerimiz ve benzer taraflarımız işbirliğimizi neredeyse mecburi kılıyor.”
Geçen yıl ÇKP’nin, gelecek yıl da CHP’nin 100. yılı olması dışında iki parti arasında bu asırda ne tür benzerlikler olabilir diye insan sormadan edemiyor.
Türkiye’nin 100 yıl önce Atatürk önderliğinde emperyalizme karşı kazandığı zafer, tüm dünya gibi Çinli devrimcilere de ilham oldu, kuşkusuz. Ama bugün gelinen noktada ÇKP gibi kapkaranlık bir tek adam diktatörlüğünün daha çok AKP’ye ilham olduğu sır mı?
Çin’in ucuz işgücünü korkunç bir dijital faşizm ile birleştirerek yüz milyonlarca insanı öldüresiye sömürmekten başka nasıl bir mucizesi var ki, CHP feyiz alsın?
Tam tersine, Xi’nin adeta yarı tanrı ilan edildiği, eski lider Hu Jintao’nun binlerce partiliye gözdağı verircesine derdest edildiği 20. Kongre, tam da AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın ağzını sulandıran terör nizamının ilanı olmuştu.
Her şey bir yana, Kılıçdaroğlu’nun Genel Merkez’de konuk edip sıktığı Çinli ellerden Uygur kanı akıyor. Çeviköz’ün işbirliği imkânları aradığı ÇKP’nin Doğu Türkistanlıların elindeki Atatürk resimlerini ve Türk bayraklarını terör suçu kapsamında değerlendirdiğini hatırlatmak da boynumuzun borcu.
Dahası, İngiltere ve ABD’de temiz finansman arayan CHP, Çin’de ne bulacak ki? Batılı ülkelerin bir bir ambargo uyguladığı, Uygur köle emeğiyle toplanan pamuktan kaçtığı, Apple gibi kâr delisi bir kapitalist devin bile üretimden kaçmaya başladığı Çin’den bahsediyoruz. Üstelik Çin finansının temizinde bile hayır yok. Çin kredisi, Londralı tefecileri aratır seviyede.
Ama madem karşılıklı işbirliğinden bahsediliyor? Acaba ÇKP’nin CHP’den ilham almaya niyeti var mı, diye sormak lazım. Mesela CHP’liler, Çinlilere şöyle bir öneride bulunmuş mudur: ?
“Bakın biz, ikinci yüzyılda öyle bir toplumsal barışın temellerini attık ki, tarihimiz boyunca bize atılan abuk subuk iftiraları bile enayi gibi kabul edip herkesle helalleşmeye çalışıyoruz. En azılı cumhuriyet düşmanının bile ayağına gidip gönlünü kazanmaya bakıyoruz. Siz de mesela soykırımdan geçirdiğiniz masum soydaşlarımız Uygurlarla helalleşseniz. Kredi tuzağıyla batırdığınız Sri Lanka’dan, varını yoğunu iç ettiğiniz Pakistan halkından, askeri darbe tezgâhladığınız Myanmarlılardan, beş para etmez mühendislerinizin işkence edip aşağıladığı Afrikalılardan özür dileseniz güzel olmaz mı? Amerikan işgalinden güç bela kurtulan Vietnam, üstüne bir beş sene de sizin adi işgal girişiminizle cebelleşti, onlarla da bir helalleşme programı ilan etseniz fena olmaz mı? Biz kendimizi kaybettik, AKP’nin değirmenine su taşıyoruz. Siz bari az biraz insafa gelin, göstermelik de olsa şu baskı rejimini yumuşatın.”
CHP’nin ÇKP’ye böyle bir öneri getireceğine tabi ki ihtimal vermiyorum. Ama bundan çok daha imkânsız ihtimal, müstemlekeyi yıkıp yerine bağımsız cumhuriyet kurarak tarih sahnesine çıkan CHP’ye Çinli faşistlerin özenmesi olur.
Ankara’da Mansur Yavaş’ı tehdit edecek cüret, olsa olsa kendini sömürge valisi gibi gören bir faşistin diplomatik terbiyesiyle açıklanabilir. Fakat elimizde sadece Ankara örneği yok. Çin diplomasisi o kadar vahşi sömürgeci anlayışta ki Çinli bir diplomat, İngiltere’de bile protestocuları polisin gözleri önünde diplomatik misyon binasının bahçesine çekip darp edebiliyor.
