Kürtlere devlet vaat eden Özgür Özel
Tüm Türkiye, Bahçeli’nin başlattığı yeni açılım sürecini konuşuyor.
Bir taraftan bebek katili Apo, Erdoğan ve Bahçeli’yi göklere çıkarırken; diğer tarafta Bahçeli, yakın zamanda terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle yerine kayyum atanan Ahmet Türk’ü şöyle ağadır, böyle bilmem nedir diye övmeye başladı.
AKP zaten açılımcı. Daha önce iki kez denediler ve ikisinde de Türk milletinden gereken cevabı alıp rafa kaldırdılar. Bu kez sözde milliyetçi parti genel başkanı eliyle bir deneme yapıyorlar ama bunun sonucu da diğerlerinden farklı olmayacak.
Başta AKP olmak üzere Siyasal İslamcı tayfa zaten en başından beri açılım taraftarı. E sözde milliyetçi partiyi de Bahçeli’nin ağzından çağrı yaparak bağladılar. Sol-sosyalist cenah deseniz, PKK kuyrukçusu olduğundan yeni sürece karşı da sesini çıkarmaz, destekler.
Geriye bir tek ana muhalefet partisi olan CHP’nin tavrı kalıyor. CHP, genel başkanı Özgür Özel’in her fırsatta vurguladığı gibi kurucusu olduğu Cumhuriyet’in yanında mı olacak yoksa o da yukarıda saydığım koroya mı katılacak?
Sürecin başından beri özellikle Özgür Özel’in açıklamalarının ortaya koyduğu tablo hiç de iç açıcı değil.
Bahçeli’nin terörist başı Apo’ya yaptığı çağrının hemen ardından konuşan Özel, “el yükselterek” Kürtlere “devlet” teklif etmişti. Sonra gelen tepkiler üzerine çark ederek “Kürt vatandaşların da devletin sahibi olarak kabul edilmesi gerektiğini” söyledi.
İşte bu tam da PKK söylemidir!
Özgür Özel yakında “Türklerin Kürt topraklarını işgal ettiğini”, “Kürtleri sömürdüğünü” falan da söylerse şaşırmayacağım. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandıracaktı; Özgür Özel de halkların kardeşliği ile taçlandırmak istiyor sanırım.
Genel başkan olduğundan beri Özgür Özel’in konu ile ilgili yaptığı en önemli vurgu, sürecin TBMM’den yürütülmesiydi. İnsanın aklına gelmiyor değil hani, bildiği bir şey mi vardı da sürecin dışında kalmamak için böyle konuşuyordu?
Yoksa “Erdoğan ile aramızda” dediği şey bu muydu?
Açılım başladı, DEM Parti hemen eski müttefikini unutup yeni ufuklara yelken açtı. CHP de “terörist” damgası yediğiyle kaldı. Ama Türk Solu okurları buna hiç şaşırmadı çünkü biz bunu ta en başından yazmıştık.
“Türkiyeli” Özgür Özel, açılıma karşı çıkabilir mi?
Açılım gündemi ortaya çıktığından beri Özgür Özel’in yaptığı açıklamalar insanı dehşete düşürüyor. Bu açıklamaların teması da ne yazık ki “Türkiyelilik”.
Ağzını her açtığında “Kürt, Laz, Arap…” diye bir sürü etnik grup sıralayan “Türkiyeli” Özgür Özel, gerçekten AKP-MHP-DEM ittifakına karşı Cumhuriyeti koruyabilir mi?
Daha önceki açılım süreçlerinde de CHP alttan alta hep açılımı destekledi. Aman “barış gelsin”, aman “akan kan dursun”, aman “analar ağlamasın” söylemleri altında kendi akıllarınca “Kürt sorununu” çözmeye çalışıyorlardı ama aslında yaptıkları AKP’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme planının bir parçası olmaktan ibaretti. Bugünkü durum da çok farklı değil.
CHP’nin içinde kimse Türkiye’yi bölme operasyonuna karşı çıkamıyor. Çünkü karşı çıksalar İmamoğlu’nun “DEM Parti ile görüşmem” diyen Afyon Belediye Başkanı Burcu Köksal’a kapıyı gösterdiği gibi kendilerine de kapıyı göstereceklerini biliyorlar. Aynı İmamoğlu, Ahmet Türk için yıldırım hızıyla Mardin’e gitmişti. Ahmet Türk ise dakikasında kendilerini satıp Bahçeli’ye, AKP’ye koştu.
CHP’nin, daha doğrusu Özgür Özel’in “süreç TBMM’de yürütülsün, bütün siyasi partiler dahil edilsin” diye sürekli vurgu yapmasının sebebi de bu sanırım. Şimdi yeni bir masa kuruluyor, bütün Kürt-İslamcı partiler sürecin içindeler, masada yerlerini almışlar, Özgür Özel sürecin dışında kalmamak için “bizi de alın masanıza” diye her gün açıklama üstüne açıklama yapıyor.
Şimdi önümüzde yeni bir açılım süreci var. CHP her ne kadar “halkların kardeşliği”, “Türkiyelilik” söylemlerine sarılsa da bu açılımın tarafları bellidir. Kürt-İslam İttifakı tüm bu süreci kendi arasında götürecektir. Tam da Özgür Özel’in sürekli vurguladığı gibi CHP, Cumhuriyeti kuran parti olduğu için bu masanın dışında bırakılacaktır.
CHP tuzağa nasıl düştü?
Yerel seçimler öncesinde başını İmamoğlu ve Özel’in çektiği bir grup, seçimlerde Kürtlerin oyunu alamazlarsa kazanamayacaklarını, İstanbul ve Ankara’nın bile elden gideceğini söylüyorlardı. CHP’yi destekleyen sözde muhalif kanallar ve gazeteler de her gün bu fikri işleyerek kamuoyu oluşturmaya, CHP tabanını ve muhalif kitleyi ikna etmeye çalıştılar.
Neticede ortaya “Kent Uzlaşısı” denilen bir ucube çıktı.
Genel seçimlerde AKP bakiyesi gericileri Meclis’e taşıyan Kılıçdaroğlu’nun başlattığı geleneği, Özgür Özel DEM Partililerle yaptığı ittifakla devam ettirdi.
Kayyum atandığında çok tartışılan Esenyurt Belediyesi var ya; hani CHP’nin “Kent Uzlaşısı” adı altında PKK’lı aday gösterdiği belediye. İşte aday listelerinin YSK’ya teslim edildiğinin ertesi günü Türk Solu’ndaOzan Pekgöz, yaşanacakları birebir yazmıştı:
“(…) AKP’nin, CHP içindeki DEM’li yerel yönetim unsurlarını en ufak bir açığında affedeceğini mi sanıyorsunuz?
…
Bir CHP’li belediyeden terör örgütüne eleman ve kaynak aktarıldığı bir kez tespit edilsin, bir kez iltisak lekesi bulaşsın… Tüm AKP’nin ‘İşte haklı çıktık’ demeyeceğini mi sanıyorsunuz? Bahçeli’nin ‘CHP kapatılsın’ diye höykürmeyeceğini mi sanıyorsunuz?
Bu durumda CHP’ye kim çare olacak? İkinci açılım için Erdoğan’a ellerini açmış bekleyen Atatürk düşmanı DEM mi?”
Sonra olanları hepimiz biliyoruz. Önce DEM Partili belediyelere sonra da CHP’den kazanan DEM’liEsenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı ve CHP ile DEM Parti arasında bir dayanışma tesis edildi. DEM Parti CHP’yi önce kendi yayına çekti sonra da ortada bırakıp Bahçeli ile Erdoğan’ın kollarına koştular. Olan “terörist” damgası yiyen muhalefete oldu.
AKP, MHP ve DEM Parti’nin yürüttüğü bir süreç şeffaf olabilir mi?
Özgür Özel’in sürece dahil olmak için sürekli tekrar ettiği bir şey daha var ki, akıllara zarar! Neymiş efendim, süreç şeffaf bir şekilde ilerlesinmiş!
İlahi SayınÖzel!
Siz, AKP, MHP ve DEM Parti’nin yürüttüğü bir sürecin gerçekten şeffaf bir şekilde ilerleyebileceğine gerçekten inanıyor musunuz?
Yoksa siz de AKP gibi bizi aptal yerine koymaya mı çalışıyorsunuz?
AKP bugüne kadar neyi şeffaf yapmış ki, bu süreci şeffaf götürsün?
MHP deseniz AKP’nin şıracısı!
DEM Parti’yi zaten MİT üzerinden kontrol ediyorlar. Adamlar Numan Kurtulmuş ve Bahçeli’yle görüştüler, tek bir açıklama yok. Neymiş, bütün görüşmeleri yapıp öyle açıklayacaklarmış.
Ne pazarlıklar döndüğünü çıkıp anlatacaklar mı sanıyorsunuz?
Özgür Özel gerçekten bunu inanarak söylüyorsa ya çok saftır ya da bu iş için seçilmiş görevlilerden biridir.
Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret eden Özgür Özel, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada açılım ile ilgili, “Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda engelleyici olmayacaktır. Tarih önünde üzüntü duyacağımız bir pozisyonda kalmayacağız.” demişti. Ancak görünen o ki, çoktan o pozisyona girmişler ama ya farkında değiller ya da bilerek o pozisyonu alıyorlar.
Üzülerek belirteyim ki, Türk milleti tarih önünde onları çok üzecektir.
Sorun ekonomi değil vatan
Bu noktada CHP’nin başını çektiği muhalefete çağrıda bulunmak gerekiyor. Ama öncesinde muhalefetin içinde bulunduğu iki yanlışın altını çizmeliyiz.
İzlediğim kimi muhalif kanallarda açılım çağrısı yapan Bahçeli’nin MHP’sinin oy kaybedeceğine dair yorumlar yapılıyor. Yanlış anlaşılmasın, burada açılım eleştirilmiyor, sadece açılım çağrısı yaptığı için MHP’nin oy kaybedeceği tespiti yapılıyor.
Şimdi bu sivri zekalılara soralım; madem DEM Parti ile görüşmek oy kaybettiriyor, yerel seçim zamanında CHP’yi neden uyarmadınız?
Hoş oy kaybetmek MHP’nin çok da umurunda değil. Zira bu muhalifler sürekli olarak AKP ile ittifak kurduğu için MHP’nin oy kaybettiğini söylüyorlar ama ne Bahçeli ne de seçmeni bunları takmıyor.
Muhalefetin içinde bulunduğu ikinci yanlış da AKP’ye sadece ekonomi üzerinden muhalefet yapması. Ancak şu son gelişmeler de gösterdi ki, Türkiye’nin ana sorunu ekonomi değil vatandır. AKP ilk iktidara geldiği gün de böyleydi, şimdi de böyle.
Şimdi yoldan geçen ve CHP’ye oy veren herhangi bir vatandaşa da sorsak, CHP’nin üst düzey bir yöneticisine de sorsak hepsi, AKP’nin bir proje partisi olduğu noktasında hemfikirdir.
Neydi o proje? BOP!
AKP, en başından beri Türkiye’yi bölmek ve bir Kürt devleti kurmak için uğraşıyor. Şimdi ona sözde milliyetçi partinin genel başkanı da eklendi.
Şimdi CHP’nin önündeki soru çok nettir. Yazının başında sormuştuk, burada tekrar soralım:
CHP, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında mı olacak yoksa Cumhuriyeti bölmeye çalışan AKP-MHP-DEM ittifakının mı?
CHP’nin artık şu “ekonomi üzerinden muhalefet”i bırakıp vatan üzerinden muhalefete geçmesi gerekiyor. Memlekette o kadar şey oluyor, Özel Ardahan’a gitmiş Doğu Ekspresi falan diyor!
Norveç değil burası Türkiye!
AKP iktidara geldiğinden beri vazife savan CHP için de belki bu son şanstır. Vatanı kurtarıp Cumhuriyeti kuran Atatürk’ün partisi CHP, kuruluş ayarlarına dönmelidir.
Türk milleti iki kez AKP’nin açılım sürecini rafa kaldırttı. AKP bile Türk milletinin istemediği bir şeyi yapmaya cesaret edemez.
Muhalefete düşen de Türk milletinin sesine kulak vermek ve gereğini yapmaktır.
Özgür Özel geçtiğimiz gün DEM Parti sözcüsü gibi çıkıp “Cumhuriyet belli bir zümrenin, kitlenin, mezhebin, etnik kökenin cumhuriyeti değildir. Zenginin, fakirin… Kürt, Arap, Çerkez, Laz, Rum, Roman… Vatan topraklarında yaşayan herkesin cumhuriyetidir.” demiş.
Bilin bakalım bu açıklamada kimler yok? Cumhuriyet’in asli kurucusu Türkler!
Özgür Özel madem “Atatürk’ün iki koltuğundan birinde” oturduğunu söylüyor, öncelikle Atatürk’ün millet tanımını öğrenmesi gerekir:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”