CHP Parti Meclisi, 31 Mart yerel seçimleri için aday belirlemek amacıyla dün öğlen saatlerinde toplanmıştı. Gece saatlerine kadar süren toplantıdan sonra 6’sı büyükşehir, 15’i il belediye başkan adayı olmak üzere 242 belediye başkan adayı belirlendi.
Elbette bunların içinde en çok dikkat çekeni ve tartışılanı, kuşkusuz Hatay’da tekrar büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterilen Lütfü Savaş oldu.
6 Şubat depreminde yıkımın en büyük olduğu yer Hatay’dı ve büyükşehir belediye başkanı olarak Lütfü Savaş, bu yıkımda en büyük pay sahibi olanlardan biriydi. Depremin hemen sonrasında Hatay’ı görmüş biri olarak söylüyorum ki, depremde Hatay diye bir yer kalmamıştı.
Ortada bu kadar büyük bir yıkım vardı ve yerel yönetimin en tepesindeki adam büyük bir rahatlıkla “Ben Büyükşehir Belediye Başkanıyım. Ruhsatı ilçeler veriyor. Ben Belediye Başkanı olarak konuşuyorum ama binaların ruhsatını ilçeler veriyor, onlar takip ediyor.” diyebilecek bir pişkinlikteydi.
Lütfü Savaş, pişkinliğiyle insanı çileden çıkarırken, yüzlerce kişiye mezar olan Rönesans Rezidans’ın müteahhidinden “idealist” diye bahsediyordu. Bununla da kalmayan Savaş, “Ne belediye ne mevzuat ne bu işi yapan insanlar çok sorgulanırsa onlara yazık etmiş oluruz.” diyordu.
Lütfü Savaş “onlara” derken aslında “bize” demek istiyordu. Belli ki aralarında gizlemeye çalıştığı “duygusal” bir ilişki var.
Lütfü Savaş, AKP’yi çok eleştirdiğimiz rant belediyeciliğinin tipik bir örneği. Kendisi zaten eski AKP’li. Yani işin mutfağından yetişmiş. Kimle nasıl ilişki kuracağını da, gerektiğinde suç ortaklarını korumasını da biliyor.
2009 yılında AKP’den Antakya Belediye Başkanı seçilen Lütfü Savaş, 2014’te aday gösterilmeyince, kapağı CHP’ye atmış. Antakya’da yıkımın bu denli büyük olmasının en büyük sorumlusu AKP’li belediye başkanlarının görevlerini layıkıyla yapmaması. AKP kurulduğundan beri Antakya’yı AKP’li belediye başkanları yönetiyor.
2004-2009 yılları arasında AKP’li Mehmet Yeloğlu,
2009-2014 yılları arasında yine AKP’li Lütfü Savaş,
2014-2019 yılları arasında AKP’li İsmail Kimyeci,
2019’dan günümüze kadar ise yine AKP’li İzzettin Yılmaz.
İşte Antakya’daki yıkımın sorumluları, 20 yıldır Antakya’yı yöneten bu isimler. Bunlardan hesap sorulması, bunların cezalandırılması gerekirken tekrar daay gösterip ödüllendirmek de ne oluyor?
Hadi AKP’yi anladık. Zaten belediyeleri de Türkiye’yi de bu şekilde yönetiyorlar. Yitip giden canlar umurlarında bile değil.
Peki ya CHP?
CHP de mi bu düzene dur demeyecek?
Madem yıkımın sorumlularını ödüllendireceksiniz niye AKP’ye muhalefet ediyorsunuz?
Ya da şöyle sorayım; 6 Şubat depremi ve sonrasında yaşananlara rağmen, Hataylıların bu kadar tepkisini çeken Lütfü savaş’ı neyin karşılığında aday gösterdiniz.
Özgür Özel, katıldığı bir televizyon programında Lütfü Savaş’ın adaylığı sorulduğunda “Hatay’daki başkan kararımız tarihi olacak.” demişti. Gerçekten tarihi bir karar verdiler. Özgür Özel artık Hatay’a kaybedilmiş gözüyle bakabilir.
Çıkan haberlere, yapılan yorumlara bakılacak olursa bırakın Hatay’ı, Türkiye genelinde bile CHP’ye büyük tepki var ve insanlar bu karardan dönülmedikçe sandığa gitmeyeceklerini ifade ediyorlar.
AKP’ye karşı muhalefetin amiral gemisi olan CHP’nin, en azından Hatay’da, bu kadar acının ortasında insanlara umut olacak birini aday göstermesi beklenirdi. Ancak CHP, Hatay’da depremzedelerin değil rantın, yolsuzluğun, yıkımın yanında yer aldı.
CHP’nin Hatay’da aldığı karar, tüm Türkiye’de yıkım etkisi yarattı. Ancak bu kez enkaz altında kalan CHP olacak!