“Siz CHP düşmanısınız” terörü
2023 Seçimleri yaklaşırken herkes AKP’nin ve Tayyip’in bu seçimleri kaybedeceğini tahmin ediyordu. En azından bir yıl öncesine kadar ruh hali buydu.
AKP’nin eridiği belliydi. Nitekim seçim sonuçları da bunu gösterdi. 2015’te %50 oy alan AKP, 2023’te %35’e düştü. Muhalefetin tek yapması gereken bu oyların CHP’ye ve İyi Parti’ye gelmesini sağlamaktı. Bunun için de halkı birleştirmek gerekiyordu. Hatta CHP’nin ve lideri Kılıçdaroğlu’nun son bir yılda yaptıklarına bakınca, şunu söylemek yersiz olmaz. CHP’nin tek yapması gereken, hiçbir şey yapmamaktı! Hiç ama hiçbir şey yapmasalar, AKP ve Tayyip’ten şu anda kurtulmuş olabilirdik.
Bunun yerine CHP ve lideri ne yaptı? Halk muhalefetini böldüler. Muhalif saflarda kendi dar ideolojik kalıplarına uymayan herkesi terörize ettiler. Hem de bunu “helalleşme” isimli çok garip bir kampanya ile başlattılar. Bunun için de AK-trolleri örnek alan iğrenç bir trol ordusunu ve CHP medyası adı verilen yepyeni ve korkunç bir aygıtı kullandılar.
Herhangi biri CHP’nin yönetimini elinde tutan kliğini mi eleştirdi? “Beşli Çetenin ajanı!”CHP adına konuşan fanatik bir Kürt şovenisti veya anti-Kemalist’i mi eleştirdiniz? “Ulusalcı faşist!”
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı için güçlü bir aday değil mi dediniz? “Alevi düşmanı, mezhepçi yobaz!” CHP düşmanlığı tescilli, eski AKP’li, yetmez ama evetçi, liberal isimleri mi eleştirdiniz? “CHP düşmanları, gidin siz İyi Parti’ye oy verin.”
CHP lideri, kendi Büyükşehir Belediye Başkanını, Ekrem İmamoğlu’nu yalnız bırakma. Haksız hüküm ile siyasi yasaklı yapıldığı gün yanında dur, kürsüye çık mı dediniz? “Vay siz İmamoğlu, Akşener trollüsünüz, CHP düşmanısınız!”
“Fanatik CHP”li kılığındaki saray ajanları
Peki, kimdi bu halka arsızca saldıran isimler? Hepsi tescilli CHP düşmanları. Eski AKP artıkları. Yetmez ama evetçiler. Yeminli Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları. PKK ile AKP aşkının çürük meyveleri… Esas Saray ajanları bunlardı. Bir kısmının MİT ajanı olduğu defalarca tescillenmiş ve hepsi CHP’nin yönetimini ve medyasını ele geçirmiş ajanlardı.
Böylelikle “siz CHP düşmanısınız” terörü ile önce CHP tabanı ve halk muhalefeti sindirildi ve dağıtıldı. Dağılan CHP’nin halkı birleştirmesi mümkün olabilir miydi? Saray operasyonu başarılıydı. Hem de çok. Ve CHP’nin rantını yiyen bu yeni tip troller ve tetikçiler has-hakiki CHP’liydi. Hayatını, emeğini, oylarını hep CHP’ye vermiş milyonlar ise CHP düşmanıydı.
İşin ilginci yeni tip has-hakiki CHP medyasında da CHP’den başka her partinin propagandası vardı. Deva, Gelecek, Saadet, Demokrat hadi anladık, 6’lı Masa’dalar.
Peki ya HDP, TİP, TKP, Sol Parti, YSP vesaire… Saatlerce değil günlerce devam eden HDP ve TİP propagandası ve biraz daha az süre bulabilen diğer fraksiyonlar. Sanki Türkiye’de 1917 Şubat Devrimi olmuş. AKP falan çoktan yıkılmış. Biz Sovyetlerde oy kullanacağız. Tamamen sahte bir “sol radikalizm”! Yani Şirin Payzın aslında komünist miymiş? Ayşenur Teyze proleterya diktatörlüğünü mü savunuyormuş? CHP medyasının iplerini elinde tutan CHP milyonerleri, kodamanları meğersem sermaye düşmanı mıymış?
CHP medyası mı, Saray medyası mı?
Kimseye garip gelmiyor mu? 80’inine merdiven dayamış emekli teyzeler ve amcalar Facebook’ta bir paylaşım yapsa, daha sabahında evinden alınıp, anında hapse atılıyor. Sokakta iki kişi bir araya gelip, bir döviz açıp basın açıklaması yapmak istese, 50 polisin arasında kaybolup gözaltına alınıyor.
Böylesi bir diktatörlükte yaşıyoruz. Ama CHP medyasına dokunan kimse yok! Oraklar, çekiçler, çarklar, başaklar havalarda uçuşuyor. Pos bıyıklı internet fenomenleri ve baba parasıyla meclise kapağı atıp sonra komünist olmaya karar veren bir garip kız demediğini bırakmıyor. Ama kıllarına dokunan yok. Hakikaten garip. Bir taraftan vıcık vıcık liboşlar CHP’yi ele geçirmiş. Diğer taraftan aynı CHP medyası adeta Komintern ilkelerine göre yayın yapıyor.
Sarayın komünistleri ve liboşları muhalifçilik oynuyor! Sözcüğün tam anlamıyla majestelerinin muhalefeti! Ve bir taraftan yine CHP düşmanı biziz. Onlar CHP’li!
KRT, Tele 1, Halk TV… Aslında CHP kazansın diye değil, CHP kaybetsin diye yayın yaptı. AKP’ye karşı mücadelenin değil, CHP içindeki hizip mücadelelerinin kanallarıydı. Ve düpedüz Saray onaylı medyaydılar! CHP medyası değil, Saray aparatıydılar.
Gerçek CHP düşmanları kim?
İşi biraz somuta dökelim. Kim bu insanlar? Geçmişleri ne? Nasıl bu cürete sahipler? Ve nasıl bir yılda muhalefeti kilitleyip, felç edip, en zor seçimini Saraya hediye ettiler?
Bir tarafta 10 Aralıkçılar var. Diğer cenahta Tuncay Özkan kliği var. Gürsel Tekin’in de bir kliği var ama etkisi az deniyor. Diğer yandan yerel klikçiler var. Canan Kaftancıoğlu gibi odaklar var. Erdoğan Toprak, Okan Konuralp gibi…
Dışarıdan müdahil olan Soner Yalçın var. O da Tuncay Özkan – Enis Berberoğlu – Okan Konuralp’e düşman…
Medya trolleri ve tetikçileri var. Halk TV, KRT ve Tele 1 sürekli rakip gördükleri isimlere saldırıyorlar. Tuncay Özkan CHP Genel Merkezi’ne karargah kurmuşken, Merdan Yanardağ sanki eski ortağıyla hiç bağı yokmuş gibi Tele 1’de propaganda ve ajitasyon yapıyor. Ama AKP’ye karşı değil. CHP içinde düşman gördüğü isimlere ve özellikle İyi Parti’ye karşı.
Ayrıca bir de belediye başkanları ve ekipleri var. Bütün ekipler Ekrem İmamoğlu’na saldırıyor. Saray’ın da İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak istememesinin ortaya çıkmasıyla birlikte tüm ekipler İmamoğlu düşmanlığında birleşti. Onun trollerini, onun iletişim ağını açığa çıkardılar güya.
Bizzat Kaftancıoğlu ile İmamoğlu kanlı bıçaklı. Kaftancıoğlu, İBB’yi kendi siyasi üssü ve kadrolaşma merkezi yapmak istedi. İmamoğlu ise Cumhurbaşkanlığını hedeflediği için İBB’de partizanlığa, daha doğrusu Canan Hanım partizanlığına, karşı çıktı. İpler kopunca İmamoğlu’nun kavgayı kazanacağı belliydi. CHP İstanbul İl Kongresi’nde Canan Kaftancıoğlu’nun kaybedeceği yüzde yüzdü. Kılıçdaroğlu bizzat devreye girdi. Diğer adaylara çekilme talimatı verdi. Canan Hanım yine il başkanıydı ancak artık süngüsü İmamoğlu’na karşı düşmüştü. Ve Kılıçdaroğlu’nun “elemanı” konumuna gerilemişti.
Diğer yandan “İmamoğlu trolü” ve “medyası” diye suçlanan kesim de aslında İmamoğlu’na değil, başka bir cenaha hizmet ediyordu. Canan Hanım’a mı? Tuncay Özkan’a mı?
İmamoğlu’nu Karadeniz turuna çıkması için kışkırtan ve yanına Nagehan Alçı’yı ekleyen aynı odaktı. Ardından da yine CHP’li görünümlü trollerle İmamoğlu’na karşı Alçı ile olan pozlarından dolayı linç kampanyası başlatan da aynı ekipti. Diğer yandan CHP’ye katılmadan önceki fantastik tweetlerini silmiş olan Canan Hanım’a karşı, bu paylaşımlarını bahane ederek Ak-trollerle ittifak yapan başka bir CHP kliği daha vardı. 10 Aralıkçılara göre Canan Hanım’ın “tweet”lerini önceden arşivleyen ve Ak-trollere servis edenler, Özkan trolleriydi.
AKP ve MİT, kontrolü altındaki tüm bu ekipleri kolaylıkla kullandı. Seçimlere 3 ay kala İmamoğlu hüküm giymişti. Kılıçdaroğlu yanında bile değildi. Almanya’daydı. İmamoğlu ile Akşener İBB’nin önünde dayanışma mitingi düzenleyince de, bütün rakip CHP ekipleri birleşti. “İmamoğlu-Akşener CHP’yi bölmek istiyor” diye kampanya başlattı.
Diğer yandan Canan Kaftancıoğlu’na yönelik sosyal medya tabanlı hukuki linç de başarılı oldu. O da hüküm giydi ve siyasi yasaklı oldu. Ancak İmamoğlu’nu yalnız bırakan Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu davasını bir mitinge çevirdi.
Önemli olan şuydu ki; İstanbul İBB seçimlerinde büyük zafer getiren İmamoğlu-Kaftancıoğlu birlikteliği parçalanmış ve her iki siyasi figür AKP yargısı ile tasfiye edilmişti. Alan Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için temizleniyordu. Hem CHP içinde hem CHP medyasında hem de AKP yargısında…
Ve Kılıçdaroğlu
Ve son olarak Kılıçdaroğlu! Bir partinin genel başkanı başarısız olabilir ancak kendi partisine ve parti teşkilatına karşı diğer partilerle birlikte kulis yapıyorsa, ona başarısız genel başkan denmez! Başka bir şey denir.
CHP’nin içindeki etkin kliğin tüm muhalifleri susturma ve kendi çizgisini dayatma stratejisinin amacı neydi? Bir, Kılıçdaroğlu hariç tüm olası adayların saf dışı bırakılması. İki, AKP iktidarını bir halk cephesi ile devirmek yerine, bir pazarlıklar ve lobiler bloku ile RTE’nin karşına çıkmak. Yani 2023 AKP’sinin karşısına CHP ile değil, 2002 AKP’si ile çıkmak.
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması projesi ultra bir “partizanlık” maskesiyle perdelendi. Nihayetinde bir partinin teşkilatının partisinin liderinin arkasında durması doğaldır, öyle değil mi? Ancak CHP yönetim kliği CHP teşkilatıyla birlikte, bir taban hareketiyle Kılıçdaroğlu’nu öne çıkarmıyordu. Saadet, Deva, Gelecek, Demokrat Partilerin liderleriyle kulis ve hatta kumpas çalışmaları ile yürüyordu.
Meral Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun dört partiyle birlikte kendisine karşı bir blok oluşturduğu eleştirisi doğrudur ancak eksiktir. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun bu dört partiye ve eski AKP’li liderlere kendisinin adaylığı için verdiği tavizler, sadece İyi Parti’ye değil bütün CHP teşkilatına karşı bir kumpasa dönüşmüştü adeta.
“Matematik”e kafayı takmış ve “Kürtlerin ve AKP’lilerin oylarıyla seçimi çat diye kazanacağız” fantezisini bol bol pazarlayanların yarattığı yeni “matematik” denklemi her şeyi açığa çıkarıyor. 2018 yılında TBMM’ye 146 vekil çıkaran CHP, bu vekil sayısını sadece 132’ye düşürdü.
CHP listelerinden 169 vekil TBMM’ye girmişti ancak bunun 37 tanesi diğer 5 partiye aitti. Bu partiler bir gram çalışma yapmadılar. Çünkü adayları seçilmesi garanti ballı noktalara kondu. Şimdi CHP’nin emektar teşkilatını düşünün. Çalışacaklar, çabalayacaklar ancak Meclis’e girecek vekillerinin dörtte birinın başka partilere gideceği kesin. O teşkilat çalışabilir mi? Nihayet CHP teşkilatı da felç edildi.
CHP’nin has seçmeni ise Sadullah Ergin tarzı isimlerle küçük düşürüldüğünü, aptal yerine konduğunu düşündü. Başka muhalif partilere dağıldı.
Ancak yine de hakkını verelim. Kılıçdaroğlu kazandı! Cumhurbaşkanlığı adaylığına kavuştu. CHP düşmanı, Atatürk düşmanı, Cumhuriyet karşıtı, Eski AKP’li garip isimlerle kurduğu ittifak kazandı! Kaybeden CHP oldu. Kaybeden Türk milleti oldu. Kaybeden Millet İttifakı oldu. Kaybeden Cumhuriyet oldu.Helalleşme diye çıktığı yolda, partisini ve muhalefeti felç etti, kendi “planını” eleştiren herkese trolleri ve medyasıyla acımasızca saldırdı.
Acaba Sayın Kılıçdaroğlu CHP’ye ve muhalefete verdiği zararlardan dolayı istifa etmeyi düşünür mü? Ben zannetmiyorum. Ancak en azından bir özür dilesin. Bunca Mustafa Kemal ve Cumhuriyet düşmanının ortasında kendini “İkinci Kemal” diye lanse etti. Bu ayıptır! Ayıp!