Bunu söyleyen ben değilim. Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal.
Karal, partisinin Samsun il başkanlığını ziyaretinde, önümüzdeki yerel seçimlere yönelik açıklamalarda bulunmuş. Seçimlere kendi başlarına gireceklerini söyleyen Karal, “Biz gelene gidene destek çıkmak için kurulmuş olan bir hayır kurumu değiliz, bir siyasi partiyiz. Bu nedenle her ilde, her ilçede DEVA Partisi logosu altında seçimlere girmek için var gücümüzle çalışıyoruz.” demiş.
Bildiğiniz gibi Saadet Partisi milletvekili Hasan Bitmez, Meclis’te AKP’nin İsrail ile olan ilişkilerini eleştirdiği konuşmasından sonra kalp krizi geçirerek vefat etmişti. Bitmez’in vefatıyla Saadet-Gelecek grubu, vekil sayısı 19’a düştüğü için kapanma aşamasına gelmişti.
Ben bu sayfadan 15 Aralık 2023 günü yazdığım “Saadet Partili vekilin ölümü, AKP’lilerin vicdansızlığı ve ‘Allah’ın gazabı'” başlıklı yazıda Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a samimiyet çağrısı yapmıştım:
“Son olarak bir samimiyet testi de Ali Babacan’a! Hasan Bitmez’in vefatıyla birlikte Saadet Partisi grubunun vekil sayısı 19’a düştüğü için artık Saadet Partisi Meclis’te grup toplantısı yapamayacak.
Babacan buyursun kendi partisinden bir milletvekili versin de İslamcı bir parti yeniden grup kurabilsin. Babacan’ın da demokrasiye böyle bir katkısı olsun.
Ne dersiniz, sizce yapar mı?”
Babacan samimiyet testinde sınıfta kaldı. Çünkü partisi hayır kurumu değilmiş. Saadet-Gelecek grubunun imdadına da CHP koşmuştu. Üç İslamcı partiye 39 vekil veren CHP, 40’ıncıyı da eksik etmemişti. Eminim 5-10 vekil daha lazım olsun, Özgür Özel onu da verir.
Çünkü Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel, CHP’yi siyasi parti kimliğinden çıkarıp, tam da Deva Partili Hasan Karal’ın dediği gibi hayır kurumuna çevirdiler.
Hele Özgür Özel, 14/28 Mayıs seçimlerinden sonra yaptığı açıklamalarda İslamcı partilere verilen vekillikleri eleştirdikten sonra, hepimizin aklıyla dalga geçer gibi, gitti bir CHP milletvekilini daha Saadet’e verdi.
CHP bu üç tane siyasal İslamcı partiyi Atatürkçülerin oylarıyla Meclis’e taşırken Deva Partililerin bu yaptığı en hafifinden nankörlük olarak nitelenebilir. Ancak Deva Partililer ya da CHP’nin sırtından Meclis’e giren diğer siyasal İslamcılar hiç de öyle düşünmüyorlar. Hatta onlar Atatürk’ün partisini bunun için kullandıklarından dolayı oldukça mutludurlar da.
Baksanıza Babacan’ın yardımcısı gayet pişkin bir şekilde “Biz hayır kurumu muyuz, neden başka bir partinin adayını kendi logomuz altında gösterelim?” diyebiliyor.
Peki, Babacan’ın yardımcısına soralım o zaman, hayır kurumu değil siyasi parti olduğunuz yeni mi aklınıza geldi?
Hasan Karal, CHP kontenjanından milletvekili adayı gösterilirken ya da milletvekili seçilirken neden çıkıp dürüstçe itiraz etmedi “Arkadaşlar olur mu öyle şey, biz bağımsız siyasi partiyiz, ne işimiz var başka partinin listesinde?” diye.
Ya da o gün niye çıkıp ittifak ortağı olan CHP’lileri uyarmadı “Siz hayır kurumu musunuz?” diye.
Hem Atatürkçülerin oylarıyla, Atatürk’ün partisinden milletvekili ol, hem de sonra dalga geçer gibi çık “biz hayır kurumu değiliz, logomuzu başka partilere açmayız” de.
Ama suç bunlarda değil, suç CHP’de. Girecekleri ilk seçimde boylarının ölçüsünü alıp silinip gidecek adamları Atatürkçü seçmenin desteğiyle seçtirip Meclis’e soktular, sonuç ortada.
Deva Partili Hasan Karal, bir noktada haklı. CHP artık hayır kurumu gibi davranmayı bırakmalı ve bir siyasi parti gibi davranmaya başlamalı. Yoksa CHP için çok geç olacak, bizden uyarması.