Dün CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz TRT Genel Müdürlüğü önünde kısa bir basın açıklamasında bulundu.
Daha önce kalabalık bir parti grubuyla protesto gösterisi yapmayı planlıyorlardı. TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ile görüşme talepleri olumlu karşılanınca gösteriden vazgeçmişler.
Konu, TRT yayınlarının siyasi parti ve liderlere çifte standart uygulaması.
Yapılan basın açıklamasına göre TRT Genel Müdürü, sohbette topu şöyle karşılamış:
“CHP Türkiye’nin köklü bir siyasal partisidir. Dolayısıyla sözleri haber değeri taşır.”
Tabi iki CHP’li, bu sözle tatmin olmamış ve 67 dakikalık görüşme boyunca Genel Müdür’e sorular sormaya devam etmişler.
Evet, Genel Müdür’ün kabul ettiği gibi gerçekten de CHP’nin her söylemi, sözü, tavrı haber değeri taşır.
Haber değeri taşımayan ise, TRT yayın politikasının muhalefete adaletsizce yaklaşması.
AKP kurulduğu günden beri 7 genel seçim, 4 yerel seçim, 4 Cumhurbaşkanlığı seçimi, 3 referandum düzenlendi. AKP, tüm devlet kurumları gibi TRT’yi de kendine benzetti. TRT, bugün bir nepotizm ve siyasal İslam odağı. Ve bu 20 yıldır biliniyor.
O halde CHP, neyi kanıtladı? Ne elde etti?
TRT’nin ne olduğu ortada. Hatta Genel Müdürü’nün tipi bile ortada. Tipini bıraktım. Adamın adı “Mehmed Zahid” be kardeşim! Ne bekliyorsunuz? (Takır takır ad hominem yapmanız gereken işte böyle durumlar da var!) 3 yıl boyunca Fahrettin Altun’un “Gerçek Bakanlığı”nda yapacağını yapmış, sıra TRT’ye gelmiş. Olay bundan ibaret.
Bir de bulmuş karşısında iki CHP’liyi, fırsatı kaçırmayıp dalgasını geçmiş.
“Erdoğan’a ayrılan sürenin bin 942 saat olduğu söyleniyor. Siz diyebilirsiniz ki bunun 942 saati Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı işler. Ama bin saati de örneğin Kütahya mitinginde olduğu gibi ya da Meclis’te grupta yaptığı konuşma gibi AKP Genel Başkanı sıfatıyla yaptığı işlerdir.”
Günaydın’ın ve Yavuzyılmaz’ın TRT ile ilgili tecahülüarif dolu açıklaması şöyle bitiyor:
“Peki o halde neden CHP’nin yaptığı grubu tam olarak vermiyorsun? Neden üç dakika veriyorsun? Neden TRT aracılığıyla CHP’nin sözünü halka ulaştırmayı görev saymıyorsun?… Biz sorumlu bir siyasetçi anlayışı içerisinde TRT Genel Müdürüne görüşlerimizi açık olarak ifade ettik. TRT yayınlarını izlemeye devam edeceğiz.”
Konunun özü, “izlemeye devam edeceğiz” sözünde gizli. CHP, 20 yıldır izliyor da izliyor. Sonra da şu oldu bu oldu diye anlatarak oturduğu yerden iktidar olacağını zannediyor.
AKP, bu seçimlerde sandık çevresinde 1 milyon, dışarıda 1 milyon olmak üzere toplam 2 milyon kişiyi seferber edecek. CHP ise en son geçen seçimde hangi parti görevlilerinin sandık başında olup olmadığının dökümünü YSK’dan bekliyordu.
Tabi ki Anadolu Ajansı da TRT de son derece ahlak dışı, son derece vicdan dışı ve halk düşmanı bir kafayla yönetiliyor. Tabi ki CHP’ye yapılan korkunç bir haksızlık.
Ama artık bu tartışmayı aşmayalım mı?
Kaldı ki şimdi TRT ve bir sürü özel kanal AKP’ye hizmet ediyorsa CHP’nin de elinin altında tarihinde hiç olmadığı kadar televizyon ve radyo kanalları, gazeteleri, internet haber portalları var. Halk TV, Tele1, KRT, Now (Fox), Cem TV, Cumhuriyet, Sözcü, Korkusuz… Daha neler neler.
Demek ki mesele televizyon da değil.
CHP, elinin altında televizyonlar yokken de iktidar olamıyor, varken de…
Zafer Partisi ne yapsın mesela? Beğenin beğenmeyin, o ayrı mesele. Bir siyaset ve üslup belirlediler, oradan yürüyorlar. Zafer Partisi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iki tur arasına damgasını vurdu mu? Vurdu. Gerçekten siyaset yaptılar. Ambargo uygulayan CHP medyası bile bir noktdan sonra onların ayağına geldi mi gelmedi mi?
Yine pazarlık kızıştırıyor dediğimiz Erbakan’ın oğlu bile ne yaptı? Bildiniz. O da siyaset yaptı. Ortak listeye girmesi gerektiğinde ortak listeye dahil oldu, kendi logosuyla seçime girmesi gerektiğinde de ters köşe yaptı ve kendi logosunda ısrar etti.
Sosyal medyanın trol ağlarına veya kerameti kendinden menkul PR gurularına (hem de parasıyla) siyaset yaptırıp ekranda dakika saymanın hiçbir işe yaramadığı ortada.
CHP, televizyon yerine artık halkı izlemeye karar verirse, siyasetini buna göre yaparsa o zaman bir şansı var.
***
Ama tüm bunların ötesinde, TRT ziyaretinin akla getirdiği başka bir şey daha var. Belki de Gökhan Günaydın ve Deniz Yavuzyılmaz, o kadar saf değil ve bu ilkokul müsameresi boşuna sergilenmedi.
Herkesin bildiği sırı çekinmeden söyleyelim. 31 Mart’ta CHP’yi (bu kafayla) hezimet bekliyor. 1 Nisan sabahı parti örgütüne anlatacak bahanelere ve mağduriyet hikâyelerine ihtiyaçları olacak. TRT’nin adaletsizliği de bu bahanelerden biri.
“TRT’ye kadar gittiler mi? Hesap sordular mı? Gittiler de sordular da. Ama işte bu halk…”
Hatırlayın. Altılı Masa neydi? Kılıçdaroğlu’nun adaylığını dayatabilmek için İslamcılara siyasi rüşvet verme düzeneği değil miydi?
Şimdi Özgür Özel ve ekibinin tüm stratejiyi 1 Nisan’da partiyi elinde tutmak üzere kurgulamadığından emin olabilir miyiz?