Sosyal medyada son dönemde yaygınca dolanan bir görsel var. Sun Tzu’nun ünlü “Savaş Sanatı” kitabının kapağının bir benzeri yapılmış. Yazar Kemal Tzu Kuru. Kitabın adı da “Kaybetme Sanatı”. Kapakta da tahmin edeceğiniz üzere Kılıçdaroğlu’nun resmi var.
Mizah iyidir. Bu görsel de açıkçası gülümsetiyor insanı. Ancak meselemiz başka.
Bu görseli sosyal medyada yayan insanlara bir bakalım… Bir kısmı elbette trol… Daha doğrusu bir sosyal medya firmasının hesapları. Bu bir sır değil, siyasette herkesin çalıştığı bir sosyal medya ekibi vardır ve bu şirketler yarattıkları trol ordularıyla kamuoyu yaratmaya çalışır. Bahsettiğim görseli belki de bu şirketlerden biri, tabii Özel/İmamoğlu ekibinden olan hazırlamıştır, bilemiyorum.
Ancak bu kadar çok yayılması, paylaşımların “organik” de olduğunu gösteriyor.
Her neyse…
Meselemiz bu paylaşımdaki görsel değil… Meselemiz bu paylaşımı yayan samimi CHP tabanı.
Emin olun, Kılıçdaroğlu’nu bugün “kaybetme sanatı” dâhisi olarak gören o samimi CHP’limiz, son Cumhurbaşkanlığı seçiminde biz de benzer bir yorum yaptığımızda çok kızıyordu. Ne demiştik TÜRKSOLU olarak o seçimden önce? Mesela tarih 15 Ağustos 2022… Yani 14-28 Mayıs 2023’teki Kılıçdaroğlu’nun aday olup kaybettiği o Cumhurbaşkanlığı seçiminden neredeyse bir yıl önce…Manşetten şöyle demişiz:
“Vatandaş olarak sesleniyoruz: Kılıçdaroğlu aday olma!”
Açık çağrı yapmışız aday olma diye…
Peki hatırlayalım…
O günlerde Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkmak adeta bir “hainlik”ti.
Aynen bugün CHP’nın son kurultayının iptal edilip Kılıçdaroğlu’nun geri geleceği konuşulurken, Kılıçdaroğlu’nu savunanlara yapıldığı gibi…
En başta bahsettiğim o görseli gülerek paylaşan o “samimi CHP’li” 2 yıl önce aynı analizi yaptığımız için bizi çok eleştiriyordu…
Öyleyse biraz CHP tabanını da eleştirmenin vakti gelmedi mi?
Rüzgâr nereye eserse, daha doğrusu Halk TV’dir, Sözcü TV’dir, “muhalif kanallar”da hangi rüzgâr estirilse, o doğrultuda düşünen, önüne sunulan “çözüm”lerle yetinen, farklı bir “çözüm” için pek uğraşmayan bir taban CHP tabanı. Maalesef… Esas sıkıntı da bu.
Bu tabandan, trol ordusundan olmayan samimi sıradan bir CHP’liyi düşünelim. Aldığı tavırlar sırasıyla şöyleydi:
Yerel seçimler için Kılıçdaroğlu Akşener ile ittifak kurar: “Çok iyi oldu.”
Kılıçdaroğlu kendi adaylığını Akşener’e dayatabilmek için “Altılı Masa” diye bir garabet çıkartır: “Çok iyi oldu.”
Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkar, İmamoğlu ya da Mansur Yavaş’ın aday olmasını istemektedir. Bu nedenle Altılı Masa’dan ayrıldığını açıklar: “Hain Akşener.”
Malum olan gerçekleşir ve Kılıçdaroğlu seçimi kaybeder: “Olsun, kılpayı kaybettik.”
CHP kurultayında seçimi yitiren Kılıçdaroğlu büyük bir hezimet yaşar. Özgür Özel genel başkanlığa seçilir: “Keşke Kılıçdaroğlu aday olmasaydı. Adayımız İmamoğlu.”
Büyük bir savrulma, değil mi… Tek bir kişinin yaşadığı savrulmadan bahsetmiyorum. CHP tabanının komple savrulmasından bahsediyorum.
CHP tabanı aslında Türkiye’nin en eğitimli kesimi… AKP faşizmine teslim olmamış, en cesur kesimi… AKP’nin yarattığı rant çarkına katılmayı kabul etmemiş en namuslu kesimi aynı zamanda…
Ama işte büyük bir yanlış da yapıyor: CHP yönetimi ne yaparsa doğrudur anlayışı… Muhalif kanallarda ne yorum yapılırsa doğrudur anlayışı… İşte bu anlayış yıkılmadan Türkiye’de hiçbir şey değişmez.
Yazımızın başlığına dönelim.
“Çözümsüz soru: Kılıçdaroğlu mu İmamoğlu/Özel mi?”
Üç açıdan da çözümsüz bir soru bu.
Birincisi, Aslında iki kanadın da birbirinden pek farkı yok. Şu an Türkiye’nin en temel tartışma konularından birisi ne? Yeniden başlayan Kürt Açılımı. Hele hele CHP gibi muhalefetteyseniz, DEM ile ittifak yaptığı için, PKK ile masaya oturduğu için AKP’ye vurursanız güç kazanırsınız. Ama CHP yönetimi için birbirine giren iki ekip de bu konuda anlaşıyor. Aralarında bir “sorun” yok.
İkincisi ve daha önemlisi, bu soruya çözüm bulma çabası son derece beyhude ve gereksiz… Yani vereceğimiz yanıt bir çözüm sunmayacak bize… Türkiye’nin önünü açacak olan ne Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’dir ne de Özel/İmamoğlu CHP’si… Bu iki seçenek arasında sıkışmış hisseden her samimi CHP’li, farklı bir bakış, farklı bir duruşun da mümkün olduğunu bilmeli.
İki taraftan birini seçmek zorunda değiliz. İki tarafa da karşı çıkabilmeliyiz. Zaten karşı da çıkmalıyız. AKP’yi devirmek mi istiyorsunuz… Çözüm basit… CHP yine ve yeniden Atatürk’ün partisi olmalı. Kıvırmadan, eğip bükmeden Atatürkçülük savunulmalı… Türkiye’nin en çok atılan sloganının “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” olması bir tesadüf değil. Türk milleti Atatürkçü bir siyasi hareketin arayışı ve beklentisi içinde…
Bu arayış ve beklentiyle buluşamayan bir CHP yönetimi (hangi ekipten olursa olsun) yine AKP’yi deviremeyecektir…
