Cübbeli Ahmet, 8 Eylül’de bir konuşma yapmış. Konuşma, Türkiye gündemine son günlerde düştü. Cübbeli’nin “hainlerden”, “din-devlet düşmanlarından” ve bunlara karşı yapılacak “temizlikten” bahsettiği konuşması tepki çekti. Ama o kadar. Kimse, Cübbeli Efendi’nin tam olarak ne demek istediği, neden bu konuşmayı yaptığı, niyetinin ne olduğu üzerinde durmadı.
Konuşmanın bizi doğrudan ilgilendiren kısmına bir bakalım:
“Yunanistan’ı da gördük, bütün dünyanın gavurlarının topları bize çevrilmiş yani. Suriye’de büyük bir siyonistan, Kürdistan kurulmak üzere. Burada büyük tehlikeler, yeniden bir İstiklal Savaşı gibi, bir Kuvayı Milliye hareketlenmesi gibi yeniden bir vatan müdafaası gibi durumlar icab edebilir yani. İlerisi hayırdır ama çok vatan haini var, çok din-devlet düşmanları var, çok… Onun için de bir temizlik icab edebilir yani.”
Cübbeli, “bütün dünyanın gâvurlarının” toplarını çevirmesinden şikayetçi. Ama acaba Cübbeli için bu gavurlar kimler? Mesela, Erdoğan’ın Semerkant’ta hemhal olduğu “Moskof Gavuru” Putin değildir herhalde Cübbeli’nin kastı! Ya da “Kızıl Çin İmparatoru” Şi? Yok, o da olamaz. Demek ki daha en başta Cübbeli’nin “gâvur” tanımlaması da sorunlu, iki yüzlü, çifte standartlı.
Bu Şeriatçılar böyledir. İşlerine gelen gayrimüslimi sever, gelmeyene gavur diye söverler. Mesela 2022’de ABD, AB vs gâvurdur, ama Rusya ve Çin hâşâ! 1914’te Almanya, Avusturya birlikte “cihat” edilen devletler olarak “gâvur” olmaz ama 1922’de Vahdettin, İngiliz zırhlısına binerken de artık İngiliz’e kimse gâvur diyemez. 1968’lerde de Amerika gâvur değildir. “Gâvur” diye bir kategori açıp bunun üzerinden dış politika yapmaya kalktığı için hatırlatıyorum bunları.
Ama Cübbeli’nin tek kategorisi bu değil. Konuşmasının en önemli öğelerinden biri “hain” kategorisi. Şimdi biz, hem de Atatürk’ün Nutuk’taki ifadelerine dayanarak, Vahdettin’in hain olduğunu söylediğimiz zaman, AKP Reisi’nden, MHP Reisi’ne oradan da Cübbeli benzerlerine ve hatta bazı “muhaliflere” kadar geniş bir sağ kesim bize “o hain değil, herkes hata yapabilir” diyor. Bunların önemli kısmı da birilerine “hain” demenin doğru olmadığını söylüyor. Ama işte bakın, “hain” diye bir kategori varmış demek ki…
Ama Cübbeli gibilerin “hain” sözüne karşı çıkmalarının tek anlamı Vahdettin’i “hain” sıfatından kurtarmak. Vatanı İngiliz’e, Yunan’a peşkeş çekmeye kalk, Millî Mücadelecilerin üzerine Kuvayı İnzibatiye gönder, başarılı olman halinde Atatürk başta tüm önderleri asacak ol, çuvallayınca da ağababalarının Malaya zırhlısına atla, kaç. Yine de hain olma! Fakat muhalefet hain olsun… Hem de bırakalım ülkeyi işgal etmiş bir müstevliyle işbirliği yapmayı, dışarıyla az ya da çok bir bağı bile olmadığı halde Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, laikler hain olsun, öyle mi Cübbeli Efendi? Ne güzel? Bir de Vahdettinlere, Damat Feritlere, İskilipli Atıflara, bilumum hakiki haine, hain demek suç olsun! İşte istedikleri bu!
Yani Cübbeli’nin “hainleri” biziz. Sizsiniz…
Gerçekten gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olanlar değil!
Cübbeli “hain” sözünün hemen arkasından bunu biraz daha açıklamak için olacak, “din-devlet düşmanları” diyor. Bunları temizlemek gerektiğini yumurtluyor.
Kardeşim, her şeyden önce burası bir din devleti değil. Siz ne kadar uğraşsanız da olmayacak da! Yani öyle “din-devlet” diyerek karışık bir tanımlama yapamazsın. Bunun da ötesinde din üzerinden bir ihanet tanımıyla insanları temizlemekten bahsedemezsin! Cübbeli’ye kalsa demek ki kendisi gibi olmayan herkesi katledecek. Başka mezhepten bir Müslüman’a dahi yaşama hakkı tanımayacak. Kaldı ki bıraktım başka mezhepten olmayı, dinsiz olmak da suç ya da ihanet değildir.
Niyet, bu “din” zemininden yola çıkarak Atatürkçü, Cumhuriyetçi, laik katliamı yapmak. Başka hiçbir şey değil.
Cübbeli gibi tarikat baronlarını tanırım. Onlar “din-devlet” dedikleri zaman bizim gibi normal insanların anladığından farklı şeyler anlarlar. Onlar için din kendi tarikatıdır. Onun dışında kalanlar din düşmanıdır. Bir başka konuşmasında Cübbeli, ruz-ı mahşerde meleklerin “Nakşibendî tarikatının, Halidiye kolundan” olduğunu söyleyenleri sorgusuz cennete alacağını söylerken bu kafayı çok güzel belirtmişti. İşte buna bir de “İsmailağa cemaati” ifadesini de eklemeliydi. Diğer taraftan bu tarikat şefi için “devlet” de mevcut iktidardan ibarettir. “Devlet düşmanı” ise muhalifin ta kendisidir. Özellikle de Atatürkçü, Cumhuriyetçi, laik muhalif ise!
Dikkatinizi çekmiş olmalı. Cübbeli, “hainlere”, “din-devlet düşmanlarına” karşı başlatacağı temizlik harekâtı için yeniden “İstiklal Savaşı” ve Kuvayı Milliye benzetmeleri yapmaktan çekinmeyecek kadar pervasız. Bu sözleriyle Soner Yalçın gibi Nakşî ve bilhassa “Cübbeli” hayranlarına, Perinçekçiler gibi “Putin-Dugin ve Arvasi Hazretleri düşüncesi”ne gönül vermişlere, görünürde Atatürkçü, özde AKP’li, gerici ve hepsini kapsayan esas şemsiye olarak Avrasyacı, Şanghaycı, Rusçu kesimlere işaret çakıyor. Ama hiçbir gerçek Atatürkçünün buna itibar etmeyeceği açık!
Cübbeli Ahmet Efendi, Kuvayı Milliye’nin değil Kuvayı İnzibatiye’nin torunudur. Bugün yaptığı hain temizliği çağrısı da dört başı mamur bir Kuvayı İnzibatiye çağrısından başka bir şey değildir.
Bu tehlikeli Kuvayı İnzibatiyeciye, Cübbeli “Anzavur” Ahmet’e dikkat!