Nakşibendi İsmailağa Cemaati’nde sular bir türlü durulmuyor. Tarikat içindeki savaş, şiddetlenerek devam ediyor. Özellikle cemaatten ihraç edilen ve Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü ile cemaatin merkez fraksiyonu arasındaki kavga artık her gün gündemin önemli bir başlığını oluşturuyor.
Gericiler arasındaki böyleiç savaşların, bizler açısından genelde faydalı bir tarafı vardır: Savaşan iki ya da daha fazla taraf, birbirlerini suçlarken aslında bu yapının çürümüşlüğüne dair ciddi verileri kamuoyuna açık hale getirirler. Daha açık bir ifadeyle rezillikler karşılıklı ifşa edilir. Bunun bir örneğini AKP ile Fethullahçıların kavgası sırasında izlemiştik. Şimdi de İsmailağa’nın iç savaşından, bu cemaatte yaşanan, aslında herkesin bildiği ama kendilerinin inkar ettiği rezaletlerin ortalığa saçılmaya başladığını görüyoruz. Muhtemeldir ki daha da göreceğiz.
Dün basına ve Türk kamuoyuna Cübbeli Ahmet’in İsmailağa’da olan bitenler hakkındaki son sözleri yansıdı. Söylediklerinin önemli kısımları şunlar:
“Ben pert oldum, Mehmet İslamoğlu hoca hasta, herkes hasta oluyoruz. Bu hastalıkları keşif ehli, havas ehli insanlar bize söylüyorlar. Gecenin kaçında 9-10 tane kız talebeyi kaldırıp sihirler yaptırıyorlar. Yavrularımızı büyü işlerine kullanıyorlar. Ben bunları bilmesem söyleyecek bir adam değilim. Kimseye iftira atacak bir adam değilim. Kaç tarikten geldi bu bilgi. Allah sihir yapanların sihirlerini üzerimizden iptal eylesin.”
Bu açıklamaları elbette saçma sapan bulabiliriz ki sihir, büyü, muska, üfürük, cin çıkarma gibi tarikatçılara has faaliyetlerin akıl ve bilim açısından saçmalığı ortada. Fakat herkesin bildiği gibi bu tip işlere genelde bir istismar vakası da eşlik etmektedir. Ayrıca İsmalağa da birçok başka tarikat gibi geçmişten beri istismar vakalarıyla meşhurdur. Kaldı ki söz konusu olayda böyle bir istismar gerçekleşmemiş olsa dahi “medresede”tutulan küçücük kızların sihir vs. saçmalıklara alet edilmesi, beyinlerinin yıkanması, ruhlarının sakatlanması da istismarın bir başka çeşidi olarak görülmelidir!
Öyle bir savcı olduğunu sanmıyorum ama olsaydı hukukun işlediği bir memlekette bu ifşaat suç duyurusu olarak kabul edilir ve gerekli işlemler başlatılırdı…
Kısacası bu itiraf ya da ifşaatı savcılar, emniyet dikkate almasa bile siz ana babalar dikkate alın. Sadece kız çocuklarınızı değil erkek çocuklarınızı da bu tip yapılardan uzak tutun. Emin olun Cübbeli’nin sözleri buzdağının görünen kısmı bile değil!