Cumhurbaşkanlığı adaylık süreci tüm hızıyla sürüyor. Meclis’te grubu olmayan partiler ve bağımsız adaylar için yarış erken başladı.
Evet, aday olmak için toplamaları gereken 100 bin imzadan bahsediyorum.
Adaylık için başvuran isimlerin hepsi birbirinden iddialı isimler. Muharrem İnce, Fatih Erbakan, Sinan Oğan gibi isimler kamuoyu tarafından bilinen, Meclis’te olmasalar bile belli partilerin desteklediği adaylar olarak öne çıkıyorlar.
Bir de bunların yanına Perinçek’i eklemek lazım. Perinçek ayrı bir konu olduğu için onu sona bırakarak adayların imza performanslarını değerlendirelim.
Bu saydığım isimler arasında Perinçek’ten sonra en iddialı isim Muharrem İnce. Saray operasyonu kuşkusu ağır basan adaylık sürecinde “ilk tur yüzde 30, ikinci tur yüzde 60 alırım” diye yüksekten uçuyordu. İmza toplanmaya başlanmasının üzerinden iki gün geçti, üçüncü günün içindeyiz. Bugün saat 11.00 itibariyle Muharrem İnce’nin topladığı imza sayısı 53 bin 761 (Kaynak: Habertürk). Halbuki İnce aday olacağını açıkladığında, oyları bölmemesini isteyen 100 bin mesajı bir kaç saat içinde almıştı. Demek ki, bu işler trollerle olmuyormuş.
İmza sürecinin sonunda Muharrem İnce gerekli olan imzayı toplar mı? Görünen o ki toplayabilir. Hem toplamasa ne olacak? Saray bir destek atar kendisine. Muharrem İnce de Saray destekli Cumhurbaşkanı adayı olarak siyasi kariyerine noktayı koyar.
Muharrem İnce iddiasındaki bir adayın, ki ilk turda yüzde 30 alacağını iddia ediyor, 100 bin imzayı birkaç saat içinde toplaması gerekirdi. Örneğin Meral Akşener, geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçimi için aday olduğunda, 4 saat içinde 124 bin imza toplamıştı. İddialı aday olmak budur, yoksa şu kadar oy alırım, bu kadar oy alırım diye bol keseden sallamak değil.
İkinci sıradaki isim, Fatih Erbakan. Erbakan’ın performansı beni şaşırttı. Fatih Erbakan’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasını isteyenlerin sayısı 50 bine dayanmış durumda. Her ne kadar imza yarışında ikinci olsa da, bu sonuç Erbakan için de bir fiyasko. Necmettin Erbakan’ın oğlu ve partisinin genel başkanı olarak köklü bir geleneğe sahip ama üçüncü günde topladığı imza sayısı toplaması gerekenin yarısı bile değil.
Üçüncü sırada Ümit Özdağ’ın adayı Sinan Oğan var. Sinan Oğan bana Ümit Özdağ tarafından harcanmış gibi geldi. Özdağ, önce Mansur Yavaş’ı harcamak istemişti. Mansur Yavaş’tan ümidini kesince de Sinan Oğan’ı aday gösterdi. Sinan Oğan, 27 binin üzerinde imza aldı ancak süreç sonunda 50 bini ancak görür gibi duruyor. Tabi oraya da bir Saray müdahalesi olmazsa.
Sinan Oğan’ın harcanması meselesine gelirsek, Ümit Özdağ madem o kadar iddialıydı, neden kendi olmadı. Halbuki kendi aday olsaydı çok daha fazla imza toplayabilir, belki aday bile olabilirdi. Ancak kendisinde o potansiyeli görmemiş olacak ki, Sinan Oğan’ı aday gösterdi ve harcadı. Ümit Özdağ Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini biliyordu ve seçilme ihtimali daha yüksek olan milletvekilliğine oynadı. Sinan Oğan’a ise hem Cumhurbaşkanlığı hem de milletvekilliği yolu kapanmış oldu.
İmza sayısına göre dördüncü sırada ise Perinçek var. Perinçek’i bu listedeki komedi unsuru olarak da bakabilirsiniz. Gerçi listede kendini peygamber ilan eden bile var ama Perinçek’in ruh hali de şu ana kadar 71 imza toplayan Davut Turan’dan çok farklı değil.
Her seçimde barajları yıkan, gümbür gümbür gelip fıs tırıs giden Perinçek, bu adaylık sürecinde de epey yüksekten uçuyor. En son, “İkinci turda karşıma kim çıkarsa çıksın, ezici bir oy ile Cumhurbaşkanı olacağım” demiş.
Birinin Perinçek’e önce aday olabilmesi için 100 bin imza toplaması gerektiğini hatırlatması lazım. 2018 seçimlerinde AKP’nin desteğiyle 100 bin imzayı bulan, ancak seçimlerde 98 bin oy alan Perinçek, kelimenin tam anlamıyla ümitsiz vaka.
Partisinde 100 bin imza verecek insan yok mu? Var elbet ama Perinçek partisindeki üye sayısından az oy alabilmeyi başarabilen ender insanlardandır. AKP geçen seçimlerdeki imza sürecinde Perinçek’e destek atmıştı. Ne de olsa Perinçek o zamanlar hâlâ muhalif zannediliyordu ve muhalefetin oylarını bölebilirdi. Şu an için ise Perinçek’in herhangi bir aktrolden bir farkı yok.
Perinçek de bunun farkında olmalı ki, adaylık süreci başlamadan önce Erdoğan’a epey bir yalvardı “beni de ittifakınıza alın, sandalye verin” diye. Hatta yetmedi Dugin’i falan araya soktular, “Vatan Partisi Cumhur İttifakı’na katılırsa, Erdoğan’ın eli Batı karşısında güçlenecektir” dedirtildi. Erdoğan’ın bu girişimlere cevabı, “ondan gelecek hayır Allah gelsin” oldu. Sonrasını biliyorsunuz; Perinçek Cumhurbaşkanlığına aday oldu ve şu ana kadar topladığı imza 12 bin 384.
Aydınlık gazetesine baksanız, tüm Türkiye Perinçek’e imza vermek için seçim kurullarına akıyor. Vatan Partisi’nin araçları, insanları seçim kurullarına taşımak için vızır vızır çalışıyor. Güzel kafalar bunlar tabi ama gerçek hayatta karşılığı yok.
Bu imza süreci gösterdi ki, öyle trol ordularıyla sosyal medyada yürüyen propagandayla Cumhurbaşkanı olunmuyormuş. Bırakın Cumhurbaşkanı olmayı aday bile olunmuyormuş. Sanal dünyadaki varlığın dışında önemli olan gerçek hayattaki karşılıkmış ve üç günlük imza maratonu gösterdi ki, bu adayların hiçbirinin gerçek hayatta bir karşılığı yokmuş.