Türkler Anadolu’ya geldiğinde karşılarında Bizans vardı…
Biz ona “Kahpe Bizans” dedik de ayıp ettik sanılmasın, Bizans tüm dünyada böyle bilinir; saray darbelerinin, kuyu kazmalarının, arkadan hançerlemelerin tarihidir, buna Bizansizm denir.
İsteyen Batı tarih kitaplarını açıp okusun, Bizansçılık neymiş görsün…
Malkoçoğlu, bu Bizans’a karşı tek başına savaşan bir vicdan savaşçısıdır. O çağda Anadolu’da Malkoçoğlu olmak, hem devrimci olmaktır hem de kahraman olmaktır.
Cüneyt Arkın, elbette orada doğru yerdeydi.
…
Cumhuriyet kurulduğunda Mustafa Kemal’in askeri olmak aynı zamanda öğretmen olmaktı. O da Öğretmen Kemal oldu.
Yine Bizans’a karşı savaştı, Öğretmen Kemal’in karşısındaki yobazlar Müslüman değildi, onlar Müslüman görünümlü Bizanslılardı.
Mustafa Kemal, Yunan’a karşı savaşırken Bizans’la savaşmamış mıydı?
Ve Mustafa Kemal’e karşı Yunanların yanında saf tutan, isyan orduları kuran Yobazlar değil miydi?
Cüneyt Arkın yine doğru yerdeydi…
…
Sonra işçi sınıfı yükselirken, tıpkı Anadolu’da Türklerin yeni bir devlet kurması gibi bir işçi uyanışı yaşanırken Maden’de işçiydi, grevciydi.
Evet, o dönemde de sermaye Bizans’tı, işçiler Malkoçoğlu.
Ve 1 Mayıs’ta safa girmek, Bizans’a karşı savaşmak gibiydi.
Cüneyt Arkın yine doğru yerdeydi…
…
Ama 1 Mayıs’ta işçi sınıfının hakkı için nöbet tutan adam, işçi sınıfı adına kurulduğu söylenen Sovyetler Birliği’ne de karşı çıkardı, çünkü Sovyetler o günlerin Bizans’ıydı.
Amma abarttın diyenler, tarihçilerin Rus ve Sovyet tarihlerini Bizans sisteminin devamı olarak inceleyen külliyatına bakabilirler!
Güneş Ne zaman Doğacak’ta, Sovyet Bizansizmi tarafından sürgün edilen, dili ve dini yasaklanan, soykırıma tabi tutulan Türk’tür!
Sovyet emperyalizmine karşı savaşan devrimci Galiyev’lerin yolundan gider, yine Bizans’a karşı Malkoçoğlu’dur.
Yine doğru yerdedir Cüneyt Arkın.
…
Kısacası Malkoçoğlu olmak Bizans’a karşı olmaktır.
Her devirde Bizans değişir ama özü aynıdır; kalleşlik, sömürücülük, soykırımcılık.
Ve Malkoçoğlu da her devirde yeniler kendini, yeniden doğar ama hepsi aynı roldür: Bu rol kahramanlıktır. Ama milli kahramanlık.
Kendini bir mahalleyle, bir sınıfla, bir meslekle, bir kesimle sınırlamadan, her devirde haklının yanında olmak, imdat çığlıklarına yetişen adam olmak.
…
Kimileri soruyor, hangisiydi Cüneyt Arkın diye: Milliyetçi olan mı, Atatürkçü olan mı, Solcu olan mı?
Hepsiydi! Milliyetçi olunması gereken yerde milliyetçi, solcu olunması gereken yerde solcu, Atatürkçü olunması gereken yerde de Atatürkçü.
Biz buna Türk Solculuğu diyoruz.
Ama şöyle de denilebilir: Kahpe Bizans’a karşı olmak, Malkoçoğlu olmak.
Evet. Cüneyt Arkın Türk Solcusuydu çünkü o Malkoçoğlu’ydu…