Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi, Ali Babacan’ın Deva Partisi ve Mahmut Arıkan’ın genel başkanlığındaki Saadet Partisi’nin birlikte oluşturduğu Yeni Yol Partisi, TBMM grubunu oluşturdu ve bugün ilk toplantısını yaptı. Oluşumun adı her ne kadar “Yeni Yol” olsa da karşımızda doğrudan doğruya eksenini eski AKP’lilerin oluşturduğu bir Kürt-İslamcılar kulübü var. Grubu oluşturan partileri de bu partilerin başındakileri de hepimiz çok iyi tanıyoruz. Hele ki Davutoğlu ve Babacan’ın kimliklerini, tavırlarını ve geçmişlerini dikkate aldığımızda zaten bu “yeni yolun” çıkacağı yeri tahmin etmemek mümkün değildi. Onlar da daha ilk grup toplantısında yaptıkları ve söyledikleriyle bu öngörüleri doğrulamakta gecikmedi.
Davutoğlu kürsüye geldi ve her zamanki ağır İslamcı üslubuyla konuştu. Her cümlesini analiz etmeyeceğiz elbette ama şunları mutlaka alıntılayıp üzerinde durmalıyız:
“Biz 13 yıl boyunca Suriye’de kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla katledilen mazlumların dertleriyle uykuyu kendimize haram kılmıştık! O zaman bizi acımasızca eleştiren ve bu zalimlerle işbirliği yapmak gerektiğini söyleyen muhalefetin şimdi Şam’a yardım seferberliği şovuna kalkışmaları karşısında sormak gerekmez mi?”
Davutoğlu açık bir şekilde, aslında AKP’nin Suriye politikasının doğrudan kendi projesi olduğunu söyleyerek iktidara göz kırpmakla, oraya yeniden yamanmaya çalışmakla kalmıyor. Dikkatinizi çekerim; eleştirdiği partilerden “muhalefet” olarak bahsediyor! Yani Davutoğlu, aslında hiçbir zaman kendisini muhalefetten görmediğini, hep özünde AKP’li kaldığını herkesin gözünün içine sokarak ilan ediyor! Buradan Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere bu adamları Meclis’e taşıyanlara, CHP’li Atatürkçü seçmeni bunlara oy vermeye zorlayanlara, bu siyasal İslamcıları her akşam muhalif diye Halk TV’de insanımızın karşısına çıkaranlara en derin selamlarımızı yollayalım. (!)
Davutoğlu sadece AKP’lilik yapmakla da kalmıyor. Yalnızca AKP’nin Suriye politikası üzerinden değil Türkiye’deki Suriyeliler üzerinden de muhalefete yükleniyor. İslamcılık tek başına yetmiyor, Arapçılık da yapıyor…
Yeni Yol’un eski yüzlerinden bir diğeri olan Ali Babacan ise Arapçılık görevini Davutoğlu ifa ettiği için olsa gerek konuşmasında eksenini Kürtçülük üzerine kurdu. MHP lideri Bahçeli’nin tetiklediği yeni PKK açılımına doğrudan destek olurken Tayyip Erdoğan’a yaptığı tek eleştirisi ise süreci daha açıktan desteklemesini talep etmekten ibaretti:
“Tam 3,5 ay oldu. Sayın Bahçeli her hafta bir şeyler söylüyor… Ancak Sayın Erdoğan, bu sürecin tam olarak neresinde durduğunu hâlâ açıklamış değil.”
Madem ortada AKP’den DEM’e, MHP’den Apo’ya uzanan bir Kürt-İslamcılık masası kurulmuş, bu “eski” AKP’li Kürt-İslamcılar kulübü neden bunun dışında kalsın ki? Elbette onlar da oturmaya koltuk, kapmaya parsa isteyecek. Yapacakları eleştiri de ancak “aman daha gayret, daha cesaret” tarzında olacak…
Yeni Yolcular arasında biraz AKP aleyhine açıktan konuşabilense Saadet lideri Arıkan oldu. Ancak o da hiç siyasete girmemeyi tercih ederek sadece “ekonomik muhalefet” –artık o da ne demekse– yaptı. Aynen Özgür Özel’in İslamcı versiyonu gibi davranan Arıkan’ın kürsüde elinde tuttuğu AKP’yi fahiş fiyatların koyucusu olarak boykot etme dövizinin de en az Özel’in kırmızı kartı kadar anlamsız ve çocuksu olduğunu da belirtemeden geçemeyeceğim.
Anlaşılıyor ki Arapçılık vurgusu Davutoğlu’nda, Kürtçülük Babacan’da kalınca ona da bu “ekonomik muhalefet” kalmış…
Bunlara kızmıyorum. Bunlara “muhalefet” payesi ve mecliste sandalye bahşedenlere kızıyorum. Kızmaya da devam edeceğim.