Seçimler yaklaştıkça ittifak görüşmeleri de artıyor.
İttifak denince en fazla merak edilen nokta ise DEM Parti’nin kiminle ittifak yapacağı. Aslında bu konu vatandaşın gündemi değil. Bu konu siyaset çevrelerinin gündemi ve özellikle muhalefet çevreleri tarafından dayatılan bir gündem.
Muhalefet çevrelerinde Kürt seçmenin belirleyici olduğuna dair yaygın bir kanı var. Hal böyle olunca da 2023 seçimlerinden beri CHP’yi PKK uzantısı DEM Parti ile ittifaka zorlamak ve buna kamuoyunu ikna etmek için muhalif basın ve yayın organlarında yoğun bir çaba harcanıyor.
Ancak DEM Parti’nin öyle muhalif basında söylendiği kadar dürüst, ilkeli, özellikle de AKP karşıtı olmadığı, Selahattin Demirtaş’ın son açıklamalarıyla bir kez daha ortaya çıktı.
Selahattin Demirtaş, cezaevinden yazdığı mektupta “AKP ile DEM Parti arasında görüşme olmaması büyük eksiklik” dedi.
Daha düne kadar “Seni Başkan yaptırmayacağız” diyen, kendisini siyasi esir olarak tanımlayan Demirtaş, celladına aşık olmadıysa, çok büyük bir pazarlığın içine girmiş bulunuyor.
Ancak Demirtaş’ın yürüttüğü pazarlık sadece AKP ile değil. Aynı zamanda DEM Parti ile de bir pazarlık yürütüyor. Yakın bir zaman kadar “aktif siyaseti bıraktığını” açıklayan Demirtaş, siyaset sahnesine ailecek döndü.
Başak Demirtaş, eşiyle yaptığı görüşme sonrasında DEM Parti’yi bile şaşırtan adaylık açıklamasını yapmıştı. Burada Demirtaş’ın DEM Parti içinde eski mevkisine kavuşma amacı vardı. Elbette DEM Parti de buna kayıtsız kalamadı ve “aday havuzu” içerisinde Başak Demirtaş’a da yer verdi. Sonra ne olduysa Demirtaş, Sırrı Sakık ile görüştü ve görüşme sonrasında Başak Demirtaş’ın adaylığı geri çekildi. Belki de devreye PKK girdi?
Her ne olduysa, pazarlık sürecinin devam ettiğini söylemek gerek. 20 Şubat saat 17.00’ye kadar da devam edecek. Bu süreçte daha neler olabileceğini de göreceğiz. Bilinen, DEM Parti’nin hem CHP ile hem de AKP ile sıkı pazarlığa oturduğu.
DEM Parti, CHP’den iki veya üç ilçe istiyor. E gördüler tabi CHP’nin 2023 seçimlerinde ne kadar bonkör olduğunu, “İslamcılara 40 vekil veren, Ümit Özdağ’a bakanlık veren, bizden de 2-3 ilçeyi esirgemez” diyorlar. AKP’den ise yeni kazanacakları belediyelere, özellikle de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanmamasını istiyorlar.
Demirtaş’ın AKP ile pazarlığı ise tamamen özgürlük odaklı. Kim bilir, belki de muhalefetin kazanacağına olan inancı sarsılmıştır ve “Seni Başkan yaptırmayacağız”dan “AKP ile görüşmemek büyük eksiklik” noktasına gelmiştir.
Yoksa 2023 seçimlerinden önce “Yürü Bay Kemal” diye mesajlar veren, ki bu mesajlar CHP’den çok AKP’nin işine yaramıştır, Demirtaş; bugün neden “illa AKP ile de görüşün” desin değil mi?
Aslında Demirtaş’ın açıklamalarını bir taraftan itiraf diye de okuyabiliriz. Ama esas önemli nokta, Demirtaş’ın AKP ile de açık açık pazarlık yapılmasını istemesi. Bugüne kadar yansıyan haber ve yorumlarda CHP ile açıktan, CHP’lilerin deyimiyle “şeffaf” bir pazarlık süreci yürüten DEM’liler, AKP ile gizliden pazarlık yapıyordu.
Demirtaş ise AKP ile de açıktan, “şeffaf” görüşmeler yapılmasını istiyor. Kim bilir, belki de Demirtaş’ın hücresinin anahtarı, DEM Parti ile AKP arasında yapılacak bu ittifaktadır.
Hatta Başak Demirtaş’ın adaylığı bile bunun için tezgahlanmış olabilir. Demirtaş’ın DEM Parti içindeki ağırlığının hatırlanmasından sonra “AKP ile pazarlığa oturun” çağrısı oldukça manidar.
