MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde kalp ameliyatı oldu.
Devlet Bahçeli’nin rahatsızlığı nedeniyle siyaset dışı kalması ise herkesten çok DEM’lileri üzmüş olmalı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli’ye geçmiş olsun dileklerini iletmiş. Bakırhan, Bahçeli için “Barış ve kardeşlik çalışmaları konusunda Türkiye’nin size ihtiyacı var” demiş.
Bir başka DEM’li, DEM Parti Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Halk TV‘de katıldığı televizyon programında, Bahçeli’yi öve öve bitiremedi. Temel, Bahçeli için “Şu an Türkiye’nin gerçek anlamda bulunduğu riskleri, Orta Doğu’da ve dünyada gerçek anlamda güç olmasının önündeki pranganın Kürt sorunu olduğunun en bilincinde olan lider Sayın Bahçeli’dir. Ben bir gün bu değerlendirmeyi yapacağımı hayal edemiyordum.” demiş.
Bahçeli artık kendisiyle ne kadar övünse azdır. DEM’lilere bile bunları söyletti ya…
Bahçeli’nin kalp ameliyatı olmasından sonra sosyal medyada “Apo da geçmiş olsun dileklerini iletti mi” tarzında eleştirel paylaşımlar da yapıldı ama Apo bırakın mesaj göndermeyi, çiçek gönderse yeriydi.
Çünkü cezaevinde çürümeye yüz tutan Apo’yu yeniden PKK’nın ve Kürtlerin lideri haline getiren Bahçeli’ydi.
Bugünlerde hâlâ kimileri Bahçeli’ye şaşırıyor ama biz Türk Solu olarak 19 yıl önce MHP’nin aslında Türk-İslamcı değil, Kürt-İslamcı bir parti olduğunu ve o zamanki açılımın içinde de yer aldığını yazmıştık.
aşağıdaki satırlar, Başyazarımız Gökçe Fırat’ın 17 Nisan 2006 tarihinde yayınlanan “Federasyon, realite, masa” başlıklı yazısından:
“(…) Bunların hepsinin siyasal referansı ve lideri Said-i Kürdi’dir. Said-i Kürdi bu ülkede hem Türk-İslam Sentezi’nin hem de Kürt-İslam Sentezi’nin kurucusudur.
Türk-İslam’la çökerttiler, Şimdi Kürt-İslam’la bölecekler…”
Ama Bahçeli ile DEM Parti geleneğinin aşkı bundan ibaret değil elbette. Bahçeli, her fırsatta adı HDP, DTP, BDP ne olursa olsun, Meclis’teki PKK’lıları ziyaret etmekten, ellerini sıkmaktan geri durmadı.
2007 yılında Meclis’in açıldığı güne damga vuran olay, şüphesiz Bahçeli ile Ahmet Türk’ün el sıkışmasıydı. E, ne de olsa ikisi de ağaydı. Ağanın kapısı ağaya açık olmalıydı değil mi?
Ertesi yıl 2008’de ise Bahçeli, hem de 23 Nisan günü, Birinci Büyük Millet Meclisi’ndeki törende, DTP milletvekili, bebek katili Apo’nun avukatı Hasip Kaplan’ı yanında oturmaya davet etmiş ve “Gel Hasip, Meclis’in renklerini birlikte tamamlayalım” demişti. Apo’nun avukatının elini tutarak kendi oturduğu sıraya oturtmuştu.
Türk Ordusunun şanlı komutanları ilerleyen yaşları ve ciddi hastalıkları sebebiyle cezaevinde can verirken ağzını açmayan Bahçeli, Ahmet Türk’ün hastalığından dolayı cezaevinden çıkmasını sağlayanlardan biriydi üstelik.
Bahçeli’nin teröristbaşı Apo’yu Meclis’e davet etmesinin ardından yapılan DEM-MHP görüşmesiyle ilgili, özellikle Bahçeli’nin yaklaşımı konusunda, soruları cevaplayan Ahmet Türk, Bahçeli’ye hayranlığını şöyle ifade etmişti:
“Gerçekten çok iyi karşıladı. İnsani ilişkileri çok farklı, yakın, candan. Düşüncelerini açık ifade eden bir tavrı vardı. Birileri bu süreci farklı bir noktaya çekmeye çalışıyor. (…) Çok iyi bir tutumu vardı. Gerçekten sayın Bahçeli’nin tutumunu görünce insan şok oluyor, samimi olduğunu da insan fark ediyor.”
Görüyor musunuz, Mansur Yavaş’ın adaylığını bile milliyetçilik bahanesiyle desteklemeyen DEM Parti’nin “milliyetçi lider” aşkını?
Seçim sürecinde muhalefeti DEM’lenmekle eleştiren Bahçeli, 20 yıldır PKK’nın tüm partileriyle kendisi demleniyormuş. Artık demlenmesi tamamlandığı için sanırım, ihanet sürecini dışarıdan izlemek yerine kendisi yürütmeye karar verdi.
DEM’liler de çok üzülmesinler, bu ülkede kötülere kolay kolay bir şey olmuyor.