6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık yedi ay geçti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada deprem bölgesinde “180 bin konutun ihalesinin yapıldığını”, bölgede “toplam 680 bin konut ve köy evi ile 170 bin ticari alanın yapılacağını” açıkladı.
Özhaseki’nin açıklamasına göre bölgede ihalesi yapılan konut sayısının yapılacak toplam konut sayısına oranı %26 oranında kalıyor. Bu durumda her 4 konuttan sadece 1 tanesi ihaleye çıkmış durumda. İhaleye çıkmış olmasına rağmen henüz yapımına başlanmayan konut sayısı da son derece yüksek.
Kalan konutların bir kısmı “Yerinde Dönüşüm” projesiyle birlikte vatandaş tarafından üstlenilecek. Buna karşılık devletten hibe ve kredi desteği alınacak.
Bu iki oran toplansa bile deprem bölgesindeki konutların neredeyse yarısının ihaleye bile çıkmadığı görülüyor.
İktidarın genel seçimlerde en sık tekrarladığı vaat, “deprem bölgesindeki konutların 1 senede tamamlanacağı”ydı. Yaklaşan yerel seçimler öncesinde verilecek bu sözün tutulması deprem bölgesindeki AKP’li seçmen açısından son derece önemli.
Ancak Bakanın yaptığı açıklama bu durumun mümkün olmayacağını gösteriyor. “Farklı bölgelerde az sayıda deprem konutunun tamamlanacağı” ve bu konutların depremzedeye “emsal olarak sunulacağı” bir seçim kampanyası yapılabilir.
Bir kısım depremzede konutlarına yerleşecek, büyük çoğunluğu ise umutla bekleyecek…
Ondan sonrası Allah kerim!
Ancak seçim sonrasındaki süreçle birlikte deprem konutlarının yapım hızının daha da yavaşlayacağını söyleyebiliriz.
Bunun temel sebebi ise iktidarın “konut yapımını” yeni dönemde büyük bir ekonomik kurtuluş reçetesi olarak görmesi.
İstanbul’da kentsel dönüşüm için özel bir yasa çıkarma hazırlıklarının yapılması, “en kısa sürede 1,5 milyon konut inşa edileceğinin” dile getirilmesi, kapsamlı bir hazırlığın yapıldığına dair önemli işaretler.
Geçtiğimiz hafta Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş’ta yaptığı konuşmada “en kısa sürede Türkiye genelinde 6,5 milyon yeni konut yapılacağını” söyledi.
İstanbul’da 1,5 milyon, Türkiye genelinde 6,5 milyon konut… Bunlar devasa rakamlar.
İnşaat sektöründe yaratılacak bir hareketlilik, Erdoğan’ın vatandaştan ısrarla istediği “yastıkaltı birikimlerin” ekonomiye dâhil edilmesi açısından son derece önemli.
Türkiye genelinde başlatılan böylesi kapsamlı bir konut seferberliği ekonomide bir rahatlama yaratabilir. Ancak diğer taraftan üretim kapasitesi sınırlı olduğu için deprem bölgesindeki ihaleler yavaşlayabilir.
Geçtiğimiz yıl “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi” adıyla başlatılan “İlk Evim İlk İş Yerim” projesine 5 milyon kişi başvuru yapmıştı.
Bu projenin deprem sebebiyle rafa kaldırılması kaynakların kısıtlılığını gösteriyor. Türkiye’nin birçok yerinde başlamış olan TOKİ projelerinin ilerlemediğine dair şikâyetler de basında yer alıyor.
İktidarın “konut hamlesi” kendisini rahatlatacak bir adım olabilir ancak depremzedelerin büyük sıkıntılar yaşamasına da sebep olabilir.