Cumhuriyet gazetesinde bir haber okuyorum. Başlık: “Dem Parti’de Önseçim Tamamlandı.” Muhabir imzası yok. Gerçi olmaması da yerinde çünkü haberi muhabir yazar. Bu bir haber değil, adeta örgüt beyannamesi. Sayfalar dolusu il, ilçe isimleri, sonuçlar… Yönerge dili düzeltilmemiş bile. Şöyle bir ifade geçiyor örneğin haber metninde: ”Kadın eşbaşkan adayı merkezi komisyon tarafından belirlenecek.”
Arkadaş merkezi komisyon ne? Biz sizin legaldeki, illegaldeki iç işleyişinizi bilmek zorunda mıyız? Şu ifade de geçiyor haberde: “… Pêsan Organizasyon’da halk oylaması yapıldı.”
“Pesân Organizasyon” ne ki?! Açıkla bari.
90’lı yıllarda sol yayın organlarında vardı. “Elimize PTT kanalıyla ulaşan ABCDE – ML örgütü Merkez Komitesi DABK bildirisini aktarıyoruz.”
Yani en azından doğrudan aktardıklarını söylüyorlardı. Cumhuriyet gazetesi o kadar umursamaz bir tavırdaki, gelen bülteni aynen koymuşlar ama altına gazetenin imzasını da atmaktan çekinmemişler.
Gazetecilik ve Cumhuriyet’in düştüğü noktaları saptama adına bu uzunca notu düşelim. Şimdi esas konuya dönelim.
“Haberde” Mardin Büyükşehir Belediye Başkan adayları ile ilgili de haber var. Mardin’de de “önseçim” yapılmış. Aktarıyorum: “Mardin’de 5 bin 359 delege oy kullandı. Büyükşehir belediye eşbaşkanlığı için seçimler ikinci tura kaldı. Ahmet Türk: 2 bin 540. Azad Yıldırım: 703. Devrim Demir: Bin 788. Gülizar İpek Bilek: Bin 665.”
Ben bu sonuçları görünce ilk aklıma gelen “Ahmet Türk hasta değil miydi?” sorusu oldu. Sonra “epey de oy almış derebeyimiz ama başka aşiretler de var herhalde” diye içimden geçirdim.
Tam ABD tipi “demokrasi”. Irak’ta 1,5 milyon insanı katledip “demokrasi” getirmişlerdi. Demokrasi var ya sandık eksik olur mu?
Feodal derebeyleri, tarikat şeyhleri, savaş ağaları, aşiret reisleri… Hepsi aday olabiliyor. Kendi silahlarının öttüğü yerde sandıklardan kendilerine yüzde yüz oy çıkıyor. Böylelikle hangi aşiretin hangi tarikatın ne kadar marabası olduğunun da nüfus sayımı yapılıyor.
DEM dedikleri Kürt ırkçısı parti de kendince bir “demokrasi” denemesi yapıyor. İşlemeyeceği yerde infaz ederler, biter. PKK’nın iç infazlarında katlettikleri terör saldırılarında katlettikleri ile miktar olarak yarışır.
Ancak Cumhuriyet’in haberinin altında şaşırtıcı bir haber daha görüyorum. Ahmet Türk adaylıktan çekilmiş. Aktif siyaseti bırakmış! Açıklaması da şöyle: “Daha önce yüzde 50’yi aşmamam durumunda çekileceğimi açıklamıştım. Halkın sahiplenmesinden dolayı halka teşekkür ediyorum. Aktif siyasetten çekiliyorum.”
Hayda!!! Adama bak sen. Bozulmuş. Yüzde elli olmazsa olmazmış. Aldığı oyu beğenmemiş. Kime kızdı ki acaba? Marabalarına mı? Yoksa aday olan diğer ağalara mı?
Belki de “PKK’lilerin” kendisine saygısızlık yapıp, çoluk çocukla yarışa sokmasına kızmıştır. Tabii ya. Kendisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dahi büyük saygısını kazanmış, bizzat “Bilge Lider”in referansı ile hapisten çıkmış biri. Nedir bu önseçim vesaire saçmalığı!!!
Kasrı Kanco’daki şatosunda, beyimizin onca işi varken, hem de “sağlık sorunları” devam ederken, lütfetti, aday oldu, siz ona oy falan kullandırıyorsunuz.
“Ahmet Ağa” öyle muteber (!) bir Kürt büyüğüdür ki; ceketini koyar, mevkiler o cekete koşar. İsterse sağcı Demokratik Parti’den de vekil seçilir, CHP’den de. SHP de onu ister, HEP-DEP-MEP ya da her ne haltsa da…
Kemal Sunal filmindeki Faşo Ağa gibi “siz ağanın pohunun üstüne poh mu koyarsınız?” Ağamız aday olmuş, bir de yanına ek aday mı koyarsınız?
O da haklı olarak kızmış. “Aktif siyaseti bırakmış.”
Bu aralar Kürt faşistleri arasında en çok duyduğumuz ifade “aktif siyaseti bıraktım.”
Önce eski MİT kuryesi Selahattin Demirtaş kullandı bu ifadeyi. Şimdi de Ahmet Türk küsmüş, “aktif siyaseti” bırakıyormuş.
Yahu ne aktifi ne siyaseti? Öncelikle, Selahattin hapiste. Hem tutuklu hem hükümlü. Nasıl siyaset yapabilir ki? Hem de aktif. Adam burada bile “MİT’çiyim” diye haykırıyor adeta. Selo Bey, 7 gün 24 saat tweet atıyor. O kadar rahat ki; değil tweet, “trip” atacak kadar da küstah. “Aktif siyaseti bırakmış”mış…
Ahmet desen, bu adam hasta değil miydi? “Haşmetmeap” Tayyip Erdoğan bunu ülkücü lider denen Bahçeli “hastadır, yaşlıdır, tanıdıktır” diye rica etti diye özel izinle salmadı mı? Tayyip’i tanımasak çok merhametli adam diyeceğiz.
90’ınına merdiven dayamış Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli komutanları, hücrede infaz edilir gibi, şehit ediliyor. Sahte “sağlam raporları” yazılıyor, bir ay geçmeden vefat ediyorlar. Çetin Doğan ve diğer kahraman komutanlarımızdan bahsediyoruz.
Bu ağa mıdır, aşiret reisi midir, derebeyi midir ne olduğu belirsiz Kasro Kanco korkuluğu, Bahçeli’nin şefaatiyle, Tayyip’in icazetiyle çıkmış dışarı, fink atıyor. Güya hasta! O miting senin bu toplantı benim hopluyor zıplıyor, propaganda yapıyor. Bir de küsüyor, aktif değil pasif olacakmış, onu beyan ediyor.
Bu kepazeliği, bu rezilliği de solculuk, devrimcilik, ilericilik adına savunanlar var. Hepiniz birbirinizi yıkayın emi.
