Kahramanmaraş’ta bir baba. Mesut Hancer. Enkazın üstüne oturmuş. 15 yaşındaki kızı Irmak’ın elini tutmuş. Irmak’ın küçücük eli sıkı sıkıya babasınınkine tutunmuş. Ve son nefes öyle verilmiş. Baba orada oturuyor saatlerce. Hem güvenilen hem de üstüne kar yağmayan dağ gibi heybetli. Enkaz küçülmüş bu dağın yanında.
Irmak’ın tek umudu o elmiş. Başka bir umut gerçekten hiç olmamış. Devlet üzerine çekilen bütün nutuklar yalanmış. Irmak bu yüzden son nefesinde bile babasının elini bırakmamış. Babası da onu yüz üstü bırakmıyor.
Her depremden sonra bir fotoğraf “simge resim” ilan edilir. Bu resim, depremden öte, Türk milletinin ve devletinin bulunduğu anın simgesidir.
“Devlet nerede?” çığlıkları atılıyor. Devlete ait bir işaret, yardım ekibi, güvenlik gücü vesaire yok tabii bu anlarda. Ancak kameralar var.
Her kamera adeta tarihin gözü gibi ışık tutuyor yok edilmiş şehirlerde, enkazların üstünde bekleşenlere. O gözün içine bakan evlatlar, anneler, babalar “devlet nerede” diye haykırıyor her seferinde. Nedeni çok basit. Çünkü gerçekten de devlet ortalarda yok!
AKP iktidarının, 20 yılının siyasi özeti. Önce asker yok edildi. Sonra da hukuk ve devlet…
1999 yılına göre teknoloji, iletişim, medya ne çok ilerlemiş meğer. Şimdi bakıyoruz, kameralar ve sosyal medya her yerde, en küçük yerleşim biriminde. Ancak asker yok. Asker yoksa orada devlet de yok. Devlet yoksa sadece ceberrutlar var. Ve de çırılçıplak kalmış bir ulus. Kendini yaşatmaya çalışan bir halk.
Kızı Irmak’ın elini bırakmayan baba var. Dirisine de, naaşına da sahip çıkan. Babalar var yalnız artık. Ancak adını koyalım. “Devlet Baba” yok.
Her zamanki gibi facia anında ortalıkta gözükmeyen AKP lideri Tayyip Erdoğan dün gösterdi kendini. Kameraların gözünün içine haykıran anneler ve babalar “devlet nerede” diye sorarken, yüzlerce km ötede, bol ışıklı sıcacık bir toplantı salonunda, Tayyip en sert ifadesiyle yine aynı kameralara dikti gözünü ve yanıt olarak halkı tehdit etti. Aynen aktarıyoruz:
“Yalan haber, çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri takip ediyoruz. Gün tartışma günü değil günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız.”
Yani gerçekten de ortada yara saracak, şefkat sunacak, çare olacak, ailelere kanat gerecek bir devlet baba yok. Bir tehdit cümlesi var sadece.
Böylelikle “devlet nerede” sorusu, “ben yoksam devlet yok” diyen şahıs tarafından yanıtlanmış oluyor. Ortada bir tehdit makamı var ama devlet hakikaten yok.
Arada bir kamera var ancak! Halk kameraya haykırıyor “devlet nerede” diye. Deprem bölgesinde yüzlerce km ötede adam kameraya bağırıyor yanıt olarak, “defteri açacağım” diye.
Kameraların aradan çıkacağı ve tarihsel karşılaşmanın gerçekleşeceği an kaçınılmazdır. Türk milleti devletsiz kalamaz.
Peki, ya şu an? Çocuklarının elini bırakmayan babalar ve anneler bugün bizim devletimizdir.