Devlet Bahçeli, dün yaptığı yazılı açıklamayla; iktidarın yeni koalisyon ortağı HÜDA PAR üzerinden MHP’ye yöneltilen soruların maksatlı olduğunu, muhalefetin “HDP ile yapılan ittifakı gizlemek” için bu soruları ortaya attığını, HÜDA PAR’la ilişkisi olduğu söylenilen Hizbullah’ın “devlet tarafından 2000’li yıllarda bitirildiğini” ve 2012 yılında kurulan HÜDA PAR’ın “yok edilmiş bir örgütle” ilişkisi olamayacağını dile getirdi.
Bahçeli, operasyonların yapıldığı dönemde İçişleri Bakanı olan Sadettin Tantan’ı kamuoyuna açıklama yapmaya davet etti.
Haftada bir gün ve sadece salı günü yapılan grup toplantısında konuşan, diğer günlerde sırra kadem basan Bahçeli’nin, yeni ortağı için pazar günü mesaiye kalması ilginç. MHP’ye HÜDA PAR üzerinden getirilen eleştiriler gerçekten huzurunu kaçırmış olmalı. HÜDA PAR’ın aynı günlerde “yerli ve milli” ilan edilmesi elbette tesadüf değil. Erdoğan, sükutun ikrar anlamı taşıyacağını söyleyerek Bahçeli’den açıklama yapmasını rica etmiş de olabilir.
Bahçeli’nin açıklamasına göre HDP’nin de PKK ile ilişkide bulunması da mümkün olamaz. İktidarın İçişleri Bakanı düzenli olarak “PKK’nın bitirildiğine” dair açıklamalar yaparken, HÜDA PAR gibi “2012’de kurulan” HDP’nin PKK ile ilişkisi olduğunu söylemek Bahçeli’ye göre “mantıksız” olmalı.
Sadettin Tantan, Bahçeli’ye yanıt vererek Hizbullah ve HÜDA PAR’ın aynı kökten geldiğini ve bu ikisi arasındaki bağlantıları daha önce isim isim açıkladığını söyledi.
Eski bir İçişleri Bakanının bu iki hareket arasındaki ilişkiyi ortaya koyması önemli. Ancak mesele bu bağlantıyla sınırlı değil. HÜDA PAR parti programında “Anayasa’dan Türklüğün çıkarılmasını isteyen, Kürtçe’nin resmi dil olarak tanınmasını talep eden” bir siyasi parti.
Genel başkanları açıkça “Türk bayrağı” denilmesinden rahatsız olduğunu dile getirdi. Güneydoğu’dan Kürdistan olarak bahseden, isyancı Şeyh Said’i siyasi önder olarak gören bir siyasi hareket.
HÜDA PAR ve Hizbullah arasındaki ilişki için “ikna edici bir delil yoktur” diyen Bahçeli elbette HÜDA PAR’ın parti programından ve siyasi çizgisinden habersiz olamaz.
Ancak haberdar olması bu konuda bir şeyler söyleyeceği anlamına gelmiyor.
Bahçeli, Apo’nun İstanbul seçimleri için yazdığı mektubu biliyordu da ne oldu? Açıklama yaptı ve Apo’nun “HDP’nin istismarına müdahale ettiğini, hatta önüne geçmek maksadıyla tarafsızlık çağrısında bulunduğunu” söyleyerek İmralı’yı selamladı.
Muhalefet bir taktik olarak iktidar koalisyonuna bu tarz sorular elbette sorabilir ancak görünen o ki, Bahçeli Erdoğan’ın gölgesindeki yeni konumunu fazlasıyla içselleştirmiş durumda.
Devlet Bahçeli çok uzun bir üredir kendi siyasi geleceğini Erdoğan’a emanet etmiş durumda. Siyasi gündemi de deprem bölgesine yapılan gezilerde Erdoğan’ın arkasında durup sessizce izlemesi gibi takip ediyor. Eskiden yaptığı gibi “mızıkçılık yapamayacağının” ve artık güçten düştüğünün farkında.
Bahçeli HÜDA PAR’a kefil oluyor çünkü kefil olmak zorunda. Erdoğan için kazanmanın dışında bir seçenek nasıl yoksa, Bahçeli için de Erdoğan’ın yanında yer almanın dışında başka bir seçenek yok.
Fatih Erbakan ve HÜDA PAR bile AKP’yle ittifakı kabul etmek için belirli şartlar öne sürüyorken, MHP’nin pazarlık yapabilecek bir siyasi gücü kalmamış durumda.
Erdoğan’ın Bahçeli’yle sürekli Çayyolu’ndaki evinde görüşmeyi tercih etmesi, Balgat’taki “siyasi merkez”in artık sadece görüntüden ibaret olduğunu gösteriyor olabilir.