Atatürk’ün Harf devrimini takip eden bir dil devrimi de var elbette. Bu, Türk dilindeki bazı yabancı kökenli kelimelerin atılarak yerlerine Türkçelerinin konması çabası.
Osmanlı döneminde Türkçede en fazla yabancı kökenli kelime Arapça ve Farsçadan olduğu için bunların atılarak yerlerine Türkçelerinin konulması için çalışmalar başladı. Bu çalışmaları Türk Dil Kurumu kurumsallaştırmaya çalıştı. Atatürk ve Cumhuriyet’in Milli Eğitim Bakanlığı bizzat bu işe de önderlik ettiler. Ama bu tümüyle sivil bir çabaydı. Dil Kurumu önerdi, kimi gazeteciler ve yazarlar bazı kelimeleri attılar, bazılarını kullandılar ama son kararı hep halk verdi. Halk benimsediği kelimeleri kullandı benimsemediklerini ise kullanmadı.
Atatürk’ün Dil Devrimi’nin nasıl bu kadar başarılı olduğuna Batılı uzmanlar bile hayret eder ve açıklayamazlar. Nedeni çok basittir: Bu dil devrimini bizzat halk yapmıştır!
Ama kimi medreseciler ile bazı liberal medreseciler (Bizde üniversite de bir medrese değil midir!) ısrarla bu dil devrimini suçlamaya devam ediyor ve özellikle de bir kelimeyi seçerek kullanıyorlar: “Uydurukça!”
Lütfen dikkat edin; bu kelimeyi kullanan herkes bilinçli veya bilinçsiz Türk diline “piç” demektedir. “Uydurukça”, “piç”in karşılığıdır. “Anası babası belli olmayan kelime” demektir.
Bu, sadece dile edilen bir hakaret değildir, bir millete, tüm Türklere edilen hakarettir. Özellikle dinci medresecilerin Atatürk nefretlerinin kelimeye dökülmüş halidir.
Dilde özcülük akımına karşı çıkanların asıl derdinin Arapçayı korumak olduğu açık. Arapçılık yaptıkları için Türkçe kelimelere karşı çıkıyorlar, bu kelimeler sözde uyduruk olduğu için değil. Öncelikle bunu bir bilelim.
Hâlbuki dilde özcüler bugün de İngilizce başta olmak üzere Batı dillerinin istilasına karşı çıkıyorlar. Yani dilde özcülük akımı Arap karşıtlığından doğmamıştı, şimdi de bir Batı karşıtlığından doğmuyor. Nedeni çok basit: Kendi diline sahip çıkma güdüsü.
Tabii ki şunu da diyebiliriz: İyi de hangi dil tam anlamıyla öz olabilir ki?
Elbette hiçbir dil. Her dil, başka dillerden kelime alacaktır. İster Arapçadan alınsın ister İngilizceden fark etmez. Yeter ki bir dil kendi sözcükleri varken başka dillerin sözcüklerinin istilasına uğramasın. Osmanlı Türkçesinde durum tam olarak buydu ve buna karşı mücadeleye girişildi ve başarılı da olundu. Bugün de aynı mücadele Batı dillerinin istilasına karşı verilmektedir. Ve verenler de Arapçı İslamcılar değil ulusalcı laik Atatürkçüler!
Harf inkılâbına Türk halkı evet demiştir ve tartışma bitmiştir. Aynı şekilde dilde özcülük ve gelenekçilik için de karar mercii halkın kendisidir. Halk, korumak istediği kelimeler varsa, bunlar Arapça kökenli de olsa İngilizce kökenli de olsa korur. Nitekim korumaktadır da. Ve halk, atacağı eski kelimeleri atar, benimseyeceği yeni sözcükleri de benimser.
Her kelimenin bir anlamı vardır, bir de ruhu. Yeni kelimeler anlamı karşıladığı halde ruhu kaybediyorsa, o zaman milli dil gerçekten fakirleşir. Ama kimi zaman eski kelimenin bir ruhu kalmamışsa, anlamını bilmek dile yine bir şey kazandırmaz. Unutmayalım, sadece insanoğlunun değil, milletlerin de, milletlerin dillerinin de ruhu vardır. Dili ve ruhu aynı anda yaşatmak işin temeli olmalıdır.
O halde hâlâ sürüp giden bu dilde özcülük ve gelenekçilik çatışması neden?
Bence gelenekçiler korumak için, özcüler yenilemek için çalışsın, son kararı da millet versin!
Unutmayalım ki dilde son karar mercii millettir, dil milletindir…
Gelelim bugünümüze.
Bugün Türk dili, Batılı kelimelerin gerçekten istilası altında. Fakat çok daha büyük bir tehlike var, bu da Türk dilinin çatısını yıkacak bir saldırı.
Her dil, o dili kullanan milletin düşünme tarzını yansıtır. Biz Türkler, tekil söyleriz ama bu tekil çoğulu ifade eder. Batı dillerinde ise her çoğul mutlaka çoğul eki alır. Farkında mısınız bilmem ama Türk diline giren Batı kökenli kelimelerden daha büyük zararı bizim de artık cümlelerde çoğul ekler kullanmamız veriyor.
Ya imlamız?
Bizim dilimizde özne çok önemlidir, kimi zaman gizli olsa bile, bizde özne vurguludur. Peki, neden artık özneden sonra virgül kullanmayız? Bize daha ilkokulda öğretildiği halde, Türk dilinin bu en temel imlasına uymaz da Batı dillerinin imlasına geçeriz?
Dil meselemizin bugünkü sorunları bence bunları tartışmak olmalı.