Batı’da bilimin ilerlemesi buna karşılık İslam toplumlarında geri kalması ister istemez “bilimi engelleyen İslam mı?” sorusunu akla getiriyor ve ilk bakışta doğru gibi geliyor. Ama ilk bakış hep yanıltıcıdır ve daha derine bakmak gerekir.
Nasıl ki Hıristiyan dünyası bilimde geri kaldığı dönemde bilimi geri bırakan Hıristiyanlık değilse, aynı şekilde İslam dünyasının bilimde geri kaldığı dönemin sorumlusu da İslam dini değildir.
Din ile bilim arasında aslında bir çatışma olmaz, bu, bilimin doğasına da aykırıdır dinin doğasına da. Ama bazı bilim adamları ile din adamları kendi aralarındaki mücadeleyi bilim ile din arasındaki çatışma gibi sunarlar ve bu da insanlara ilk bakışta doğru gibi gelir.
Şu mantığı yürütelim: Bir zamanlar bilimi geri bıraktıran Hıristiyanlık nasıl birden onu ilerletmeye başladı?
Ya da bir zamanlar bilimi ilerleten İslamiyet nasıl oldu da birden onu geriletmeye başladı?
Toplumlar suçu dinlere atmayı çok severler, oysa toplumlar dinleri simgelemez. Ve aynı şekilde İslam toplumunun gerilemesinden İslam’ı sorumlu tutanlar nasıl yanılıyorsa, Türk toplumunun sözde geri kalmasından laikliği sorumlu tutanlar da aynı şekilde yanılmaktadır.
Bugün için tartıştığımız soruyu Mahir Ünal ortaya attı ve Harf Devrimi ile düşünce setlerimizin yıkıldığını, geri kaldığımızı ifade etti.
Elimde 1001 İcat: Dünyamızda İslam Mirası isimli bir kitap var. 2010 yılında, İslam dünyasının dünya bilimine katkılarını anlatmak için yazılmış çok kapsamlı ve çarpıcı bir kitap bu. İslam toplumunun dünya biliminin temellerini nasıl attığını anlatan, ispatları ile sunan bir kitap bu. Ve ben bu kitabı her açıp okuduğumda bir Müslüman olarak çok gurur duyarım.
İşte bu kitabın son bölümünde bir kronoloji grafiği var. 600’lü yıllardan başlayarak Müslümanların dünyada bilime ve kültüre hangi katkıları yaptıklarını gösteren 4 sayfadan oluşan uzunca bir tablo.
Birinci sayfa, 632 ila 865 yıllarını, ikinci sayfa 887 ila 1145 yıllarını, üçüncü sayfa 1187 ila 1437 yıllarını, son sayfa ise 1453 ila 1633 yılları arasını kapsıyor. Devamı var diye sayfayı çeviriyorsunuz ama devamının olmadığını görüyorsunuz.
Demek ki İslam dünyasının dünya bilimine katkısı 1633’te bitmiş!
1633’te Lagari Hasan Çelebi’nin bir roket uçuş denemesi var. Ondan önceki önemli tarih ise 1577 yılında Taküyiddin’in İstanbul Rasathanesi’ni kurması. Bir önceki önemli tarih ise Piri Reis’in meşhur dünya haritası, yılı 1513.
Demek ki Avrupa’nın bilimde asıl atılımı yaptığı, Galileo, Kopernik, Kepler, Newton gibi bilimin öncülerinin çıktığı bu 16. yüzyılda da aslında İslam toplumu bilimde gerilemekteydi.
İlk sorumuz şu olmalı: Taküyiddin’in rasathanesi neden sonuç alamadı?
Harf devrimi mi oldu, laiklik mi geldi de bu çalışmalar durdu?
Elbette hayır!
Medrese Müslümanları bu Müslüman bilim adamına karşı ayaklandılar, rasathaneyi topla yıktılar da ondan. Evet, Osmanlı biliminin son atılımı olan Taküyiddin Rasathanesi mollaların ayaklanması ile yıkılmıştır. Yani bilimsel gelişmeyi durduran İslamcılar olmuştur!
Bu kronoloji bize bir şeyler anlatmalı: 1600 yılından 1900’lere kadar kayda değer hiçbir bilimsel gelişme yok İslam toplumunda ve bu dönem laik bir dönem değil, harf inkılâbı da yok.
Aslında 1600’den geriye doğru gitsek 1300-1600 yılları arası da yarı karanlık bir devir.
Nasıl açıklayacağız bu durumu? Mahir Ünal’ın suçu harf devrimine ve laikliğe atması gibi biz de suçu dine, İslam’a ya da Arapçaya mı atalım?
Elbette öyle değil. Hıristiyan toplumu uluslaşma sürecine girerken İslam toplumları ümmetçilikte direttiği ve ulusçuluğa engel olduğu için oldu bu geri kalma.
Nitekim Atatürk ulusal devrimi yaptıktan sonra bilim alanında Türkiye yeniden kayda değer atılımlar yapmaya başladı.
En son koronavirüs salgınında aşı ihtiyacı olduğunda Refik Saydam Enstitüsü’nün kapatıldığını öğrendik değil mi? Kimdi bu Refik Saydam? Bir dönem Başbakanlık da yapan bir Cumhuriyet tıpçısıdır, bilim adamıdır. Türk çocuklarının ve halkının salgın hastalıklardan kurtulması için bir aşı enstitüsü kurulmuştur onun adına ve işte AKP o enstitüyü kapatmıştır.
Yani Taküyiddin’in rasathanesini yıkan zihniyet bu defa da Refik Saydam’ın Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatmıştır.
Bizi bilimde geri bıraktıran kafa işte budur: Mahir Ünal kafasıdır, AKP zihniyetidir, medrese Müslümanlığıdır.
Atatürk’ün harf devrimi sayesinde yetişen bilim adamlarımız ve kadınlarımız ise gerçekten dünya bilimine ve kültürüne katkıda bulunmaya başlamışlar, İslam toplumu yeniden aydınlanmaya başlamıştır.
Evet, Atatürk’ün harf devrimi, bilimi de kurtarmıştır.