Hamza Yerlikaya’nın 21 yıllık sahte diploması
Geçtiğimiz hafta Hamza Yerlikaya ile ilgili yaşanan bir gelişme, siyaset dünyasını heyecanlandırdı. CHP Burdur Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Mehmet Göker, sosyal medyadan yaptığı açıklamada; “Usta çırak ilişkisinde bugün: Ekonomist, milli sporcu, Vakıfbank Yönetim Kurulu üyesi, eski AKP milletvekili ve CUMHURBAŞKANI danışmanı Hamza Yerlikaya’nın sahte lise diploması kullandığı mahkemece tescillendi” ifadelerini kullanarak Hamza Yerlikaya’nın sahte diploma ile makam mevki sahibi olduğunu duyurdu.
Mehmet Göker’in twitinden sonra basın, Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması üzerine haberlerle doldu. Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması, günlerdir tartışılmaya devam ediyor.
Aslında Hamza Yerlikaya’nın sahte diploma ile bir yerlere gelmesi bizleri şaşırtmıyor. En nihayetinde Yerlikaya’nın danışmanlığını yaptığı Erdoğan da sahte diploma ile cumhurbaşkanı olmadı mı?
Burada merak etmemiz gereken şey, sahte diplomayı kimin kime tavsiye ettiği.
Mehmet Göker’in açıklamasında ve konu ile ilgili haberlerde yer almayan şeyi de biz açıklayalım: Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması ile ilgili mahkeme kararı yeni değil, tam 21 yıllık. Evet, yanlış duymadınız, Hamza Yerlikaya 21 yıl önce sahte lise diploması kullanmış, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi de Yerlikaya’nın “evrakta sahtecilik” yaptığına karar vermiş (22. 02. 2001).
Bizi şaşırtan kısmı ise tam olarak burası, çünkü ne Mehmet Göker’in paylaşımında ne de konu ile ilgili haberlerde kararın yıllar önce verildiği yazmıyor. Sanki karar yeni imiş gibi bir algı oluşturuluyor.
Aynı şeyi yandaş basın ya da AKP milletvekillerinden biri yapmış olsa, “çarpıtmalar üzerinden algı yaratılıyor” diye veryansın edecek herkes, gerçeğin bir kısmının üzerini örterek algı çalışması yapıyor.
Bizim açımızdan kararın ne zaman verildiğinin gazetecilik etiği açısından önemi var. Yoksa Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması zaman aşımına uğrayacak değil. Sahtecilik fiilinin bir hafta önce değil de 21 yıl önce işlenmiş olması suçun niteliğini etkilemiyor sonuçta.
AKP düzeninin yarattığı tipik eğitimsiz, liyakatsiz insanın örneği olarak Yerlikaya’nın sahte diploma kullanması değil kullanmaması şaşırtıcı olurdu.
Her diploma tartışması Erdoğan’a çıkıyor
Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması gündeme gelince hemen herkesin aklına aynı şey geldi: Erdoğan’ın sahte diploması.
Ancak Mehmet Göker de Yerlikaya’nın sahte diploması ile ilgili haber yapan gazeteler ve internet siteleri de söz birliği etmişlercesine, Erdoğan’ın sahte diploması konusuna girmemeyi tercih ettiler.
Muhalefet milletvekilleri ve muhalif olduğu iddiasındaki basın kuruluşları elbirliğiyle Erdoğan’ın sahte diplomasının üzerini örtedursunlar, Erdoğan da sahte diploması da, hatta diplomaları, olduğu yerde durmaya devam ediyor.
Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması ile ilgili 21 yıl önce verilen kararın, hem de sanki yeni bir gelişmeymiş gibi, tekrar gündeme getirilmesi yeniden sahte diploma tartışmalarının açılmasına sebep oldu. Burada Hamza Yerlikaya’nın sahte diploma ile bir yerlere gelmesi kadar sahte diploma ile bir yerlere gelmenin önünü açan gelişmeyi de es geçmemek gerekiyordu.
Neydi o gelişme?
Bildiniz! Erdoğan’ın sahte diploma ile bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal etmesi.
Sahte diploma ile bir yerlere gelinmesinin önü nasıl açıldı, kim açtı, bunların üzerine gidilmediği sürece, Yerlikaya’nın sahte diploması, bizleri oyalayan sahte gündemden başka bir şey olamaz.
Hani muhalefetin her olaydan sonra demeyi çok sevdiği bir laf var ya, “gündem saptırma”, hah işte Hamza Yerlikaya’nın sahte diplomasıyla uğraşmak o oluyor. Hamza Yerlikaya’nın sahte diplomasını dile dolamak kolay. Üzerinden 10 yıl da geçse, 20 yıl da geçse gündeme getirir, muhalefetini yaparsın.
Ama bu ülkede Tayyip Erdoğan sahte diplomayla ülkenin tepesine oturdu, anlı şanlı muhalif vekillerimiz, araştırmacı gazetecilerimiz Erdoğan mevzubahis olunca devekuşu gibi başlarını kuma gömdüler ve gömmeye de devam ediyorlar.
Erdoğan’ın sahte diplomasını Gökçe Fırat ortaya çıkardı
Erdoğan’ın sahte diploması mevzubahis olunca hemen herkesin sessizliğe gömülmesinin tek sebebi Erdoğan korkusu değil elbette. Bu sessizliğin en önemli sebeplerinden biri de Gökçe Fırat’ı ve Türk Solu’nu sansürlemek.
Çünkü Erdoğan’ın sahte diplomasını ispatlayan ve konunun kamuoyuna mal edilmesini sağlayan kişi, Türk Solu Başyazarı Gökçe Fırat’tır.
Gökçe Fırat, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılından beri bu sorunun peşinde. Bu sürenin yarısını da hapiste hukuksuz bir şekilde tutularak geçirdi.
Elbette ki bunun en önemli sebebi, diplomanın peşini bırakmaması, Erdoğan’ın sadece üniversite değil, lise diplomasının da sahte olduğunu ispatlaması, işlemleri yapan noter hakkında suç duyurusunda bulunup dava açması, söz konusu noter kâtibinin cezalandırılmasını sağlamasıydı.
Tüm bu gelişmeler, Gökçe Fırat’ı iktidarın gözünde hedef durumuna getirmişti ve Gökçe Fırat uydurma bir suçla 4 yıl Silivri’de tutularak sahte diplomanın peşinden gitmenin cezasını çekecekti.
2016 yılının Haziran ayında Erdoğan’a diploma verdiği iddia edilen Marmara Üniversitesi’nin İşletme Fakültesi önünden seslenen Gökçe Fırat, Erdoğan’ın liseden itibaren eğitim hayatını sorguluyor, lise mezuniyeti üzerindeki şaibeyi açıklıyor, Erdoğan’ın ve Marmara Üniversitesi’nin yaptıkları üniversiteye giriş tarihi ile ilgili açıklamalar arasındaki farkı buluyor ve soruyordu:
“Tayyip Erdoğan üniversite için bir sınava girmiş midir? Hangi üniversitelerin sınavına girmiştir, hangisini kazanıp hangisini kazanamamıştır? Ya da Tayyip Erdoğan ÖSS’ye mi girmiştir?”
Erdoğan’ın sınav sonuç belgesini, transkript belgesini isteyen, üniversitenin diploma kayıt defterinin açılmasını talep eden hep Gökçe Fırat’tı.
Çünkü diploma diye önümüze konan kâğıtların hiçbir değeri yoktu. Gerçek, ancak bu kayıtlardan anlaşılabilirdi. Ama ne hikmetse bu kayıtlar bir türlü açılmadı.
Diploma davası şahsi değil toplumsal bir davadır
“1- ‘Diploma nerede?’ diye soranlar, ‘Gazetecilik suç değildir’ diyenler için sınav zamanı!
Yarın saat 10’da Çağlayan’da diploma davamın karar duruşması var.
Sözünün eri olan herkesi, başta gazetecileri, aydınları ve muhalif vekilleri beklerim…
2- Unutmayın, bu diploma davası ‘şahsımın’ davası değil, tüm milletin davası.
Gökçe Fırat’ın yanındayım dediğinizde, de ‘şahsımın’ değil, adaletin ve hakikatin yanında olduğunuzu göstermiş olacaksınız.”
Gökçe Fırat, 22 Ekim 2020 günü başta gazeteciler ve aydınlar olmak üzere herkesi diploma davasına çağırmıştı.
Gökçe Fırat için iftira davası açılmıştı ve bu davanın sonucu her şeyi değiştirecekti.
Ertesi gün mahkemeye kim mi geldi? Hiç kimse!
Ne bir tane araştırmacı gazeteci ne de bir tane milletvekili.
Mahkeme sonucunda Gökçe Fırat beraat etti.
Diploma meselesi mahkeme kararıyla iftira olmaktan çıkıyordu.
Peki, bunu hangi gazete ve televizyonlar haber yaptı dersiniz?
Bildiniz, hiç!
Bir tane gariban muhabir vardı, Gökçe Fırat’ın mahkemesinden sonra twit atmıştı da birkaç dakika sonra sildirmişlerdi.
Kaç tane milletvekili gündeme getirdi diyeceğim ama cevabı zaten biliyorsunuz; hiç!
Ben yazının başlığında bu dava Gökçe Fırat’ın ve Türk Solu’nun davasıdır derken, davayı sırtlayan anlamında o ifadeleri kullandım. Yoksa elbette ki dava bütün Türk milletinin davasıdır. Ancak bu davayı Türk milleti adına sürdüren Gökçe Fırat ve Türk Solu’dur.
Bakmayın şimdilerde bir siyasi parti her hafta bir suç duyurusunda bulunuyor, Marmara Üniversitesi önüne gidip açıklamalar yapıyor. Bu arkadaşlar 6 yıl önce neredeydi demeyeceğim ama 6 yıl niye beklediler?
Hadi harekete geçtiler, bu konuyu yıllardır dillendiren biri var, davalar açmış, bedeller ödemiş, niye Gökçe Fırat’ın kapısını çalmıyorlar? Neden “gel bu işi birlikte yapalım” demiyorlar? Hadi onu demiyorlar, gelsinler bilgileri, belgeleri paylaşalım. O da yok!
O zaman acaba diyorum bu arkadaşların amacı rol çalıp Gökçe Fırat’ı unutturmak mı?
Aynı şekilde diploma konusunu gündeme getirip de bu işle en fazla uğraşan Gökçe Fırat’ın adını bile anmayan “gazetecilerin” de çok iyi niyetli olmadıklarına eminim.
Gökçe Fırat’ı sansürleyerek Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürdüklerinin farkında değiller mi?
Bence farkında olmamalarının imkânı yok. Elbette herkes her şeyin farkında.
Ama biz de her şeyin farkındayız.