Bekir Bozdağ, Yozgat’taki toplu açılış töreninde bir açıklama yaptı:
“Biz 20 yıldır iktidardayız. 20 yıldır bu ülkede hiç kimse çıkıp, ‘AK Parti iktidarları bizim yaşam tarzımıza şöyle böyle müdahale etti, değiştirmeye zorladı’ diyemez. Sanki her gün, her yerde birilerinin yaşam tarzına müdahale ediliyormuş gibi bir algıyı yaymaya da kimsenin hakkı yoktur. Suç işlemek, kanunların suç olarak tanımladığı şeyleri işlediğinde birinin hukuku karşısında bulması yaşam tarzına müdahale değil. O ayrı bir şey. Ama yaşam tarzı tercihleri konusunda kime, nerede, nasıl müdahale edilmiş? Bir tane örnek göstersinler.”
20 yıldan bir tane örnek gösteremezsiniz gibi bir iddiayla ortaya çıkan Adalet Bakanı’na sadece geçtiğimiz hafta yapılan uygulamaları, alınan kararları, hukuksuzlukları hatırlatmak isteriz.
Gülşen’in tutuklanması
Şarkıcı Gülşen yaklaşık 6 aydır gündemde. Konserlerinde giydiği kıyafetler iktidara yakın kesim tarafından eleştiriliyor. Kıyafetleriyle ilgili sosyal medyada lince maruz kalan Gülşen, geri adım atmadan, tarzını değiştirmeden konser vermeye devam etti.
Sosyal medya linciyle bu kadını bezdirip geri adım atmasını sağlarız diye düşünenler, Gülşen’in kolay lokma olmadığını gördüler. Geçtiğimiz hafta orkestrasındaki “imam” lakaplı bir kişiye yaptığı espriyi gündeme getirip, tekrar lince başladılar.
Sonunda Gülşen tutuklandı, gösterilen tepkiler sonucunda tutukluluğu ev hapsine çevrildi. Tutuklama isteyen savcı, gazeteci Sedef Kabaş için de tutuklama isteyip tutuklatan isim. Gülşen’i tutuklayan hakim de Sezen Aksu’nun “kafasına sıkılması” sözlerini eleştiri olarak kabul eden kişi.
Burada görüldüğü gibi yaşam tarzına müdahale vardır. Bir kadının kıyafetini beğenmeyenler onu, “halkı kin ve düşmanlığa yönlendirmek” suçlamasıyla tutuklatmıştır. Fikir özgürlüğü Anayasa’yla güvence altındadır, ama bu yasa sadece belli bir kesim için yürürlüktedir.
Mesele sadece Gülşen’in kıyafeti meselesi değildir. Bugün bu kıyafetten rahatsız olduğunu söyleyenler, yarın kadınların pantolon giymesinden de rahatsız olduklarını söyleyebilirler. Bunu dillendiren isimler de var. Mini eteği, şortu geçtik, pantolonu konuşur hale geldik. Çarşafa, türbana girmeyen her kadın bu zihniyet için tehdittir.
Mesele sadece kadın kıyafeti de değildir. Tepki gösterilmezse sıra erkeklerin kıyafetine de gelir. Erkeklerin şort boyunu, kıyafet rengini konuşmaya başlarız.
Festivallerin iptal edilmesi
Gerici vakıf ve derneklerin başvurularıyla festivaller iptal ediliyor. Bu cemaatler vali ve kaymakamları kontrol atına almışlar. Çeşitli bahaneler ileri sürerek bu kararları aldırtıyorlar.
Bu festivallerde gençlerin içki içmesi, farklı giyinmesi onları rahatsız ediyor. Esas rahatsız eden şey eğlence. Mutlu insan görmek istemiyorlar.
Ahlak gibi bir kavramla karşı çıkıyorlar, ama asıl ahlaksızlık kendi yapılanmalarında mevcut. Tacizlerle sürekli gündemde olan tarikatların ahlak zırhının ardına sığınmaları normal.
İçki içmek, rock müzik dinlemek, dans etmek bir yaşam tarzıdır. Eğer bunlar yasaklanıyorsa, ortada bir müdahele vardır. Bu müdahaleleri sadece yasak savmak için kınamakla yetinmemek gerekir.
Festivaldeki ortamı beğenmeyenler meseleyi farklı noktalara da getirecek. Kendi istedikleri gibi olmayanlar sokakta dolaşmasın diyecekler. Bunu çok abartılı bulanlara Eskişehir’de parkta yoga yapan kadınlara yapılan müdahaleyi hatırlatalım.
Gerici yapılanmalara dur denilmezse Taliban rejimini ülkeye dayatırlar. Kendileri gibi hayat sürmeyenlere yaşam hakkı tanımazlar. Yaşam tarzına müdahalenin ne olduğunu anlamak için bu noktaya mı gelmek gerekiyor?
Bu hafta yine içkiye zam geldi. 2 ayda yapılan bu zamlar da yaşam tarzına müdahaledir. Kimse içki içmesin dayatmasını her kesime uygulamaya çalışıyorlar.
Muhalefetin laik tavır alması
Seçimlere yaklaşırken alınan bu iptal kararları, tutuklamalar iktidarın çevresindeki tarikatların etkisinin oldukça arttığının göstergesidir. İktidar siyaseti de ticareti de tarikatlarla yapacak.
Belli cemaatlerin isteğiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını da buna ekleyebiliriz. Geçen hafta Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu İsmailağa cemaatinin etkin isimleri ziyaret etti. Bu ziyaretlerde, iki bakanlığın hizmetlerinden dolayı memnuniyetlerini dile getirdiklerini açıkladılar.
AKP, seçime doğru giderken iktidarda kalmak için cemaatleri hoş tutmayı tercih ediyor. Böylece tarikatların daha da etkin hale geldiğini görüyoruz. 6’lı Masa bileşenleri, bu tutuklamaları, iptalleri, basit bir gündem değiştirme çabası olarak görmemelidir. Laikliğe sahip çıkmak, yaşam tarzına müdahale edenlere karşı doğru tavır alınarak sağlanır. Muhalif tabanın bu talebini görerek harekete geçen bir “masa” istiyoruz. Tarikat üyelerinin değil, Atatürkçülerin talebini dinleyin.
Laikliğe sahip çıkıp içselleştirdiğimiz zaman farklı fikirlere tahammülün ne demek olduğunu anlayacağız. Bozdağ’ın suç kavramının ne kadar yanlı olduğunu, yaptığı açıklamadan görüyoruz. Adalete sahip çıkmak bu noktada anlam kazanır. Adalet, fikir özgürlüğü, belli bir kesim için değil, herkes için olmalıdır.